Bugün günlerden Kızıldere…

Devrimci lider Mahir Çayan ve arkadaşlarının 30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere’de katledilmesinin üzerinden 45 yıl geçti. PKK Lideri Abdullah Öcalan İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede ‘40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum’ sözlerini kullanmıştı

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, “40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım” dediği devrimci lider Mahir Çayan ve arkadaşlarının 30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere’de katledilemesinin üzerinden 45 yıl geçti. 12 Mart Darbesi’nin ardından diktatörlüğe karşı silahlı mücadeleyi esas alan devrimcilerden THKO militanları Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmesine engel olmak için THKP-C ve THKO militanları, 26 Mart 1972’de ortak eyleme geçti. Ordu’nun Ünye ilçesindeki NATO üssünde görevli 2 Kanadalı ve 1 Britanyalı teknisyeni rehin alan Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy ve Ertuğrul Kürkçü’nün aralarında bulunduğu 11 devrimcinin Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kaldıkları ev 30 Mart günü askerler tarafından kuşatıldı.

Mahir sempatizanlığıyla başladım

Ankara Merkez Komutanlığı görevinde bulunan Tümgeneral Tevfik Türün tarafından yönetilen operasyonda son mermisine kadar savaşan Mahir Çayan ve 9 arkadaşı yaşamını yitirirken, katliamdan sadece Ertuğrul Kürkçü kurtuldu. Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere’de katledilmesi, Türkiye devrim mücadelesinin dönüm noktalarından biri oldu. Devrim ve özgürlük mücadelesinde Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya gibi gençlik hareketinin yol gösterici liderlerinden biri olan Çayan, “Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye” diyen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın da çizgisini esas aldığı isim oldu.

Cevahir’den, Mahir’e, Haki’ye, Öcalan’a…

Çayan’ın mücadelesi ve düşüncelerinden derin biçimde etkilendiğini belirten Öcalan, 14 Ekim 2013 tarihinde, İmralı heyeti ile yaptığı görüşmesinde Mahir Çayan için şu sözleri kullanmıştı: “Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum.” Öcalan’ın bahsettiği emanet, hakların özgürlük mücadelesiydi.

Kazanacağımız koca bir dünya var

Dönemin koşullarında “ortak yaşam ve birlikte mücadeleyi” esas alan Mahir Çayan’ın yazılarında da, “Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkının öngördüğü ayrılma, özerklik, federasyon gibi çözüm yollarının hangi şartlar altında ve ne zaman geçerli olabileceğini açıkça ortaya koyar” şeklindeki tespitler öne çıkarken, Çayan’ın, “Onların bugün büyük görünen güçleri ve imkanları bizlere vız gelir. Onlar bir avuç, biz ise milyonlarız. Kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır” sözleri günümüze kadar taşınan mirası oldu.

Mahir ve Kürt halkının mücadelesi

Çayan’ın mücadelesini anlatan HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, “Mahir Çayan’ın mirasına sahip kalmak Kürtlerin özgürlük mücadelesine ortak olmakla eş anlamlıdır” dedi. Kürkçü, sözlerine şöyle devam etti: “İdam sehpasındaki Deniz Gezmişlerin de makineli tüfeklerin önündeki Mahir Çayan’ın da uğrunda mücadele ettiği şey özetle buydu. Yani gücü, iktidarı, yetkiyi geleceği halkın eline vermek. HDK ve HDP, bu yöndeki en esaslı çabaların başında geliyor. Şüphesiz, bizim devrimci hareketimiz, sosyalist mücadelemiz, Kürtlerin özgürlük mücadelesi, kadın mücadelesi, emekçi hareketi çok yönlü bir mücadele. Bunların arasında en birleştirici kanallarının başındadır, HDP ve HDK. Ve bu yolda atılmış en önemli adımdır” dedi.

HABER MERKEZİ / dihaber

EN SON EKLENENLER