Çağrıcılar: Ya ateş çukuruna düşeceğiz ya da bir arada cenneti oluşturacağız

“Yan yanayız, bir aradayız” çağrıcıları, “birlik” vurgusu yaparak, “Ya bu kutuplaşmayı kabul ederek, ateş çukuruna düşeceğiz ya da bir araya gelerek cennet gibi bir ülke oluşturacağız” dedi.

Toplumun farklı kesimlerinden, laik cumhuriyetçilerden Müslüman muhafazakârlara, CHP, HDP milletvekillerinden AKP eski bakanlarına, her siyasetten, sağ, sol, Türk, Kürt, azınlık kanaat önderlerine, aydınlara, sanatçılara, yazarlara, akademisyenlere, bilim insanlarına, hukukçulara uzanan geniş bir yelpazede yer alan 1000 kişi, Point Otel’de düzenlediği toplantı ile Türkiye’ye, “Yan yanayız, bir aradayız” çağrısı yaptı. Yapılan ortak çağrının ardından bildiriye destek verenler söz alarak birer kısa konuşma yaptı.

TÜRK: YAN YANA DURUŞ ÖNEMLİ

İlk olarak konuşan Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Türkiye’nin vicdanı sayılan insanların bir araya gelmesinin demokrasi adına önemli olduğunu belirterek, “Sorunların demokratik yollarla çözülmesi bir direnç bir çabadır. Bu çabadan dolayı bu insanları kutluyorum. Türkiye’nin her zaman ortak bir akla ihtiyacı var. Farklılıkları şekillendiren bir duruşla gerçekleşir demokrasi. Ülkemizde birçok insan bu politikalarla bu ülkenin yönetilmeyeceğini gördü. Yan yana duruşun daha önemli olduğuna inanıyorum. Başarılar diliyorum. Yolumuz açıktır, açık olacaktır” dedi.

ERDOĞMUŞ: TÜRKİYE ROTASINI DEMOKRASİDEN ÇEVİRMİŞTİR

ANAP eski Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş, şöyle konuştu: “Daha çok politikacıların tekrar ettikleri bir söz vardır; Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bu süreçten geçemeden Türkiye olağanüstü bir ülke olmayı başarmıştır. Yaklaşık 50 yıldır demokrasi ülkesi olmayı hedeflemiştir Türkiye ama rotasını demokrasiden çevirmiştir. Kanun devletinden geriye KHK’ler devleti kuruldu. Türkiye bir Suriye, İran değildir. Türkiye’nin farklı unsurlarıyla yaşaması bir kaderidir. Bizim birlikte olmamız bizim kaderimizdir. Bu beraberlik eşitlik adalet demokrasi içinde başarabiliriz.”

TÜRMEN: TÜRKİYE’NİN DURUMUNU ÖZETLEYEN İKİ FOTOĞRAF VAR

Anayasa hukukçusu Rıza Türmen, Türkiye’nin durumunu özetleyen iki fotoğrafın olduğunu dile getirerek, “Bir tanesi Yüksel Caddesi’ndeki resim. İkinci simge ise Cumhurbaşkanı’nın AKP grubunda olması idi. Bu çağrı metni bence önemli çünkü insan olarak var olmanın, yaşamı sürdürmenin gerekli koşullarıyla iktidarın ülkeye dayattığı koşullar arasında bir gerginlik var. Çünkü insan olmanın koşulları özgür olmaktan geçer. Hakları özgürlükleri kullanmanın başımıza dert açmayacağını bilmek adaletten geçer. Bugün yargı bağımsızlığı yoktur. Başka önemli itirafı, bütün otoriter rejimlerde yapılan ilk önemli iş sivil ortamı ortadan kaldırmadır. Demokrasi talebinin sivil toplumdan gelmesi ilerisi için bir umut kaynağıdır. Bu çağrının devamının gelmesi gerekir” ifadelerinde bulundu.

ÇELİKER: BU ANAHTARI KAYBETMEMELİYİZ

Prof. Dr. Aysel Çeliker, bunun öteden beri istedikleri bir şey olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Ama bir araya gelemedik, bunu yapamadık. Kimliklerimizi hep ön planda tutmaya çalıştık. Hep beraber olduğumuz zaman böyle bir oranı yakalayabildik. Bu bizim çok önemli bir anahtar oldu. Bunu kaybetmemeliyiz. Eskiden savunduklarımızı savunmaya devam edersek bir yere varamayacağımızı anladık. Tekrar demokrasiyi kuracak bir irade istiyoruz.”

GERGERLİOĞLU: YA ATEŞ ÇUKURU YA DA CENNET ÜLKE

Prof. Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu dile getirerek, “Türkiye çok tehlikeli bir yere geldi. Bugün önemli bir çağrı yapılıyor. Kimliklerinizi bir kenara bırakmayın ama demokrasi diyerek bir araya gelin. Ya bu kutuplaşmayı kabul ederek, ateş çukuruna düşeceğiz ya da bir araya gelerek cennet gibi bir ülke oluşturacağız” dedi.

DİNK: KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ BAŞKASINA YAPMA

Katledilen gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, şöyle dedi: “Kimliklerimizi ön plana çıkarmaya heveslendik. Kim neden kimliğini ön plana çıkarmak istesin ki? Sana ne yapılmasını istiyorsan sen ona öyle yap. Bu söz üzerine çok düşünürüm. Kararlarımda, davranışlarımda bunu düşünürüm. Bana ne yapmak istiyorsanız ben size öyle davranırım” diye belirtti.

TANRIKULU: BİR ARADA OLMAK ZORUNDAYIZ

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bir arada olmak zorunda olduklarını ifade ederek, “Bir arada yaşamak zorundayız. Türkiye için önemlidir. Buradaysak yolumuz açık olsun” diye konuştu.

KAYA: ÖNCE İNSAN OLMALIYIZ

HDP Milletvekili Hüda Kaya, bir arada yaşamak istediklerini dile getirerek, “Bir arada yaşamaktan başka bir şansımız yok. İstemediğimiz bir şeyi başkasına dayatmamalıyız. Önce insan olmalıyız” dedi.

SURURİ: DEMOKRASİ İSTEYENLER YÜZDE 60’LARDA

Tiyatro oyuncusu Gülriz Sururi ise, 16 Nisan ile Türkiye’de demokrasi isteyenlerin yüzde 60’ların üzerinde olduğunun görüldüğünü söyledi.

KABOĞLU: KİMİN HUZURU?

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da, şunları söyledi: “Biz 90’lı yıllara girdiğimiz zaman şöyle bir farklılaşma çıktı aramızda; ifade özgürlüğü denildiğinde AP ne yaptı? Cezalandırılmayı esas aldı. Derken bu kez yayınlanmayan kitap toplatıldı. Bugün ise 16 Nisan geride kaldı ama niyet sorgulanması yapılıyor. ‘Şu başlığı neden attın?’ gibi terörle bağlantı aranıyor. Hukuk devleti bir yana, tek kişinin beklentileri uğruna her şey mubahtır aşamasına gelindi.

Parti devletinden çok kişinin partisine ve devletine doğru gidiş söz konusu. Bu tehlike karşısında farklıkların gücünü kabul edersek Anayasayı, 16 Nisan öncesi konuştuğumuz anayasal koşulları konuşabiliriz. Fiili durum dün başladı. ‘Huzur olmadan OHAL kalkmayacak’ diyor. Peki, kimin huzuru? Bunun için gerekli birikimler var sivil toplum örgütlerinde. Sahip olduğumuz birikimleri esas güç olarak bunun farkına varmalıyız.”

EN SON EKLENENLER