Cezaevlerinde hak ihlalleri son bulmuyor

Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 12 Eylül dönemi uygulamalarına yenisi eklendi. Aralarında gazetecilerin de olduğu 12 tutsağa işkence yapıldı, sürüklendi, çırılçıplak soyularak süngerli odaya konuldu

İçeride ve dışarıda savaş politikası yürüten AKP iktidarı, cezaevlerini ise işkence merkezlerine dönüştürdü. Sosyal hakların ortadan kaldırıldığı, revire çıkma, mektup alma gibi temel hakların ortadan kaldırıldığı ve son olarak “tek tip elbise” tehdidi ile 12 Eylül koşullarını kat be kat aşan cezaevlerinden her gün yeni bir işkence haberi geliyor. Son dönemde adını işkence ile duyuran Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’nde aralarında KHK ile kapatılan dihaber muhabiri Erdoğan Alayumat ile gazetemiz çalışanı Serkan Erdoğan’ın da olduğu 12 tutsağın, çırılçıplak soyularak işkenceye uğradığı ve süngerli odaya konulduğu öğrenildi.

Yerlerde sürüklediler

Tutsakların 2 Ekim’de ayakta ve tek sıra tekmil dayatmasına karşı çıktıkları için 20 ile 30 kadar gardiyanın saldırısına uğradığını belirten İHD avukatlarından Tugay Bek, tutsakların bunun keyfi bir tutum olduğunu aktarması üzerine yaşanan işkenceyi şöyle aktardı: “Tutukluların bu haklı itirazları karşısından kurum birinci ve ikinci müdürünün talimatı ile odada bulunan infaz koruma memurları tarafından müvekkiller ve diğer tutuklular tekme ve yumrukla yoğun bir şekilde darp edilmiştir. Tutuklular yerlerde sürüklenmiş, kafalarına basılmış. Erdoğan Alayumat ve Zeki Çiçek koridorda sürüklenmiş ve ‘Süngerli Oda’ diye tabir edilen yere götürülmüş. Zorla darp edilerek çırılçıplak soyulmuştur” dedi.

Doktor işkenceye rapor vermedi

Bek, gazeteci Alayumat’a işkence edildiği sırada, gardiyanların “Gazeteci bunları da yaz” diyerek alay ettiğini ve tüm tutsakların darp edilirken, tehdit edildildiğini, tüm bunların cezaevi birinci ve ikinci müdürünün talimatı ve nezaretinde gerçekleştiğini vurguladı. Tutsakların uğradıkları işkence için doktora çıkmak için başvuruda bulunduklarını aktaran Bek, Alayumat’ın uğradığı işkence sonucu sol kulağında kısmen işitme kaybı yaşadığını aktararak, cezaevi yönetiminin işkence edilen tutsaklardan sadece ikisinin revire çıkmasına izin verdiğini belirtti. Bek, yaşanan işkencenin ardından cezaevi dokturunun da tutumuna dikkat çekerek, doktorun tutsakları hastaneye sevk etmediğini ve çıplak gözle dahi görülen işkenceyi raporlamadığını belirtti.

3 Ekim’de aileleri ile açık görüşü olan tutsakların yaşadıklarını aktarmamaları yönünde tehdit edildiklerini belirten Bek, yaşanan işkencenin ardından cezaevi idaresinin ayakta ve tek sıra halinde sayım vermeyi kabul etmeyen tutsaklar hakkında “Sayım vermeme” suçlaması ile disiplin soruşturması başlattığını ve yine Erdoğan Alayumat ve Zeki Çiçek hakkında “İsyana teşvik” suçlaması ile soruşturma başlatıldığını aktardı.

Kameralara el konulsun

Tutsakların cezaevi idaresi kanalı ile ayrıca cumhuriyet savcılığına bir şikayette bulunduğunu aktaran Bek, 4 Ekim’de ise kendisinin yaptığı ziyarette yaşananların aktarıldığını belirtti. Bek, işkence hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ifade ederek, cezaevindeki kamera görüntülerinin yok edilme tehlikesine karşı el konulup incelenmesi gerekiğine vurgu yaptı.

Kimimizin eli, kimimizin kolu kırıldı

Tutsakların 3 Ekim’de yapılan açık görüşte ailelerine aktardıkları ise yaşanan işkencenin boyutunu gözler önüne seriyor. Babaları cezaevinde olan Hadi Elçiçek ile Serkan Elçiçek, 20 yıldır tutsak olan babalarının 20 Eylül’de Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’nden sürgün geldiğini belirterek, cezaevinde ilk 10 gün kalp hastası olan babasının ilaçlarının ve kişisel eşyalarının verilmeyip, hücrede tutulduğunu söyledi. Elçiçek, “Cezaevine gittik babamın vücudu ve yüzü çizik ve morluklar içindeydi. Babam bana, ‘yemeklerden hemen sonra 50 kişilik gardiyan grubu bize hakaret edip saldırıyor. Burada elektrik dahil her türlü işkenceyi yapıyorlar. Benle birlikte 12 kişiyiz ve hepimiz bu uygulamaya maruz kalıyoruz” diyerek duyarlılık çağrısında bulunduğunu aktardı.

‘Yere yatırıp başımı ezdiler’

Tutsaklardan Zeki Yılmaz’ın annesi Meryem Yılmaz da, oğlunun her yerinde morluklar ve iki kaşının üstünde derin yarıklar olduğunu belirterek, oğlunun söylediklerini şu şekilde aktardı: “Gardiyanlar bizi çırılçıplak soyduktan sonra süngerli odaya götürdüler. Orada yere yatırıp ayaklarıyla başımı ezip, beni darp ettiler.” Yılmaz, oğlunun cezaevindeki gardiyanların tutsakları “Burası Tarsus Cezaevi’dir. Sizi burada öldürürüz” şeklinde tehdit ettiğini de anlattığını söyleyerek “Tutukluların sesini duyun artık” dedi.

‘Oturmakta zorlanıyoruz’

Nadir Kutluk da, kardeşi Özgür Kutluk ile yaptığı telefon görüşmesini aktararak, kardeşinin kendisine “12 arkadaşımla birlikte süngerli odada çıplak bir şekilde darp edildik. Kimimizin eli kırıldı, kimimiz ayakta durmakta ve oturmakta zorluk çekiyor. Darp raporu almak için başvurduk ama revire çıkarmıyorlar” dediğini kaydetti. Tutsakların can güvenliğinin olmadığını söyleyen Kutluk, herkesi duyarlı olmaya çağırdıklarını söyledi.

İşkence kapıda başladı

24 Ağustos’ta tutuklanan HDP Mersin İl Eşbaşkanı Mehmet Mirze Söylemez’’in de Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiği ve cezaevi girişinde “çıplak arama “ dayatıldığı belirtildi. Dayatmayı kabul etmeyen Söylemez’in de darp edildiği ve bağımsızlar koğuşuna konulduğu aktarıldı.

MA

EN SON EKLENENLER