Cezasızlık çocukları hedef haline getiriyor

Türkiye, çocuk hakları ihlalleri bakımından karnesi bir hayli kötü ülkelerin başında yer alıyor. İstismar sayıları, cezaevindeki çocuklar, küçük yaşta ağır işlerde çalışanlar, çatışmalı bölgelerde yaşamını yitirenler ve bizzat devletin güvenlik güçleri tarafında öldürülenlerin rakamları yüksek.

Nusaybin’de salgından kaynaklı sokağa çıkma yasağında, bir polisin site içinde oynayan çocuğu silahla kovalayıp yakalaması kamuoyunda tepki topladı. Polis hakkında idari soruşturma açıldı fakat bu gibi durumlarda kamuoyu tepkisi sonrası memurlar çoğu kez göreve yeniden başlıyor. Zira Türkiye’deki davalara ve olaylara bakıldığında bu gibi durumlarda polis ve yetkililere neredeyse ödül gibi cezalar veriliyor. Cezasızlık çocukları güvenlik güçlerinin hedefi haline getiriyor.

‘TAŞ ATAN ÇOCUKLAR’

Özellikle Kürt illerinde çocukların devletin hedefi haline gelmesi sadece polis ya da askerle sınırlı değil. 2010 yılında devlet bizzat TMK’da yaptığı değişiklikle kamuoyunda ‘taş atan çocuklar’ olarak bilinen ve TMK mağduru olan 15 yaşın altındakileri ‘suça itilen çocuk’ olarak değerlendirip yargılanması anlamında adımı atmıştı.

Çocuklar 15 yaşın altında yargılanabilirken onları öldürenler çoğu kez az cezalar aldı ya da beraat etti. Özellikle Kürt illerinde, 2015 yılına gelindiğinde yani AKP’nin ilk 11 yılında TİHV’in rakamlarına göre 241, çeşitli STK’ların verilerine göre ise toplam 477 çocuğun devlet tarafından öldürüldü. 28 Aralık 2011’de Roboski katliamında ölen 34 kişini 19’u 18 yaşının altındaydı. Örneğin İHD Amed Şubesi’nin 2019’da açıkladığı rakamlara göre son 10 yılda zırhlı araçların çarpması sonucu 16’sı çocuk 36 kişi yaşamını yitirdi. Özellikle 2015-2016’daki ablukalarda birçok çocuk, zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu öldürüldü. Bişeng Goran (12), Nidar Sümer (17), Mahmut Bulak (16), Muğdat Ay (12), Cemile Çağırga (10), Tahir Yaramış (35 günlük), Elif Şimşek (8), Berat Güzel (12), Ramazan Gümüş (14), Hidayet Tek (4), Esra Şalk (2), Müslüm İlhan (8), Enes Erdem (9) ablukalar döneminde öldürülen çocuklardan sadece birkaçıydı. 2015 günü ise Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 7 aylık hamile Güler Yanalak, karnına isabet eden kurşun nedeniyle ağır yaralandı. Bebeği kurtarılamadı. 2015 tarihinde 3 aylık Miray bebek, keskin nişancıların evlerine ateş etmesiyle vuruldu. Ablukalarda birçok çocuk da yaralandı.

ÇOCUKLAR GÖZALTINDA İŞKENCE GÖRÜYOR, TUTUKLANIYOR

İlerleyen yıllarda yine İHD raporlarına yansıyan tablo değişmiyordu. Çocuklar ya güvenlik güçlerinin açtığı ateş ile yaşamını yitirdi ya mayınlara basarak öldü ya da gözaltında işkenceye maruz kaldı: “2018 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde; 1 çocuk güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucunda yaşamını yitirmiş, 1 çocuk yaralanmıştır. Silahlı çatışma sonucunda 1 çocuk yaralanmıştır. Bombalı saldırılar sonucunda 1 çocuk yaşamını yitirmiştir. Resmi hata ve ihmal sonucunda 3 çocuk yaşamını yitirirken 46 çocuk yaralanmıştır. Mayın ve sahipsiz bırakılan patlayıcıların infilak etmesi nedeniyle 2 çocuk yaşamını yitirmiş, 2 çocuk ise yaralanmıştır. 2018 yılında, toplumsal gösterilerde veya ev baskınları sonucu, en az 54 çocuk gözaltına alınmış, 5 çocuk ise tutuklanmıştır. 2 çocuk gözaltında işkenceye maruz kalırken, yine 3 çocuk ise gözaltı yerleri dışında ve 2 çocuk tutuldukları hapishanede işkenceye ve kötü muameleye maruz kalmıştır.”

POLİSLER BERAAT ETTİ YA DA AZ CEZA ALDI

Peki, bu çocuklar için açılan davalarda sorumlular ne kadar yargılandı? Son olaydaki gibi sosyal medyaya yansıyan ya da kamuoyunda güçlü şekilde adalet istenen davalarda, sanıklar aleyhine soruşturmalar başlatıldı, mahkemeler görüldü. Ama Türkiye’de geniş kamuoyu tarafından en çok bilinen çocuk ölümlerinin davaları dahi adil yargılamadan uzak ve sonuçsuz kaldı.

21 Kasım 2004’te Mardin Kızıltepe’de babasıyla birlikte katledilen Uğur Kaymaz’ın davası aradan geçen 16 yıla rağmen adil bir şekilde sonuçlanmadı. Davada yargılanan dört polisin tamamı beraat etti. Beraat kararını Yargıtay tarafında onadı. AİHM, Türkiye’yi Yaşam hakkı ihlali gerekçesiyle 140 bin TL tazminata mahkûm etmesine rağmen yargılamanın yenilenmesi talebi kabul görmedi. Dosya hala Anayasa Mahkemesi’nde.

4 Mayıs 2017, Şırnak’ın Silopi ilçesinde zırhlı aracın evin duvar ve kolonlarını yıkarak içeri girmesi sonucu o sırada salonda uyumakta olan Muhammed Yıldırım (7) ve Furkan Yıldırım (6) kardeşler yaşamını yitirdi. Yargılama iki yıl sürdü ve 19 Haziran 2019 tarihinde görülen karar duruşmasında, zırhlı aracın sürücüsü Ömer Yeğit hakkında “Taksirle bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanması” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yeğit’e verilen cezada indirime giden mahkeme, cezayı 2 yıl 1 aya indirerek, 19 bin Türk Lirası para cezasına çevirdi.

FAİL BULUNAMADI…

Ceylan Önkol, Amed’in Lice ilçesinde havan mermisi isabet etmesi sonucunda 28 Eylül 2009’da yaşamını yitirdi. Önkol’un failleri hala ortaya çıkarılmadı. Savcılık dosyaya gizlilik kararı koydu. Aile iki defa AHİM’e başvursa da 2017’de AHİM davada ihlal olmadığına karar verdi. Lice Cumhuriyet Savcılığı 5 yıl sonra (30 Nisan 2014) soruşturma dosyasında, mühimmatın sabit durduğu ve kim tarafından koyulduğu belli olmadığı gibi gerekçelerle dosyayı rafa kaldırdı. Aile ve iHD’li avukatlar İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açsa da Danıştay 16 Mayıs 2019’da Ceylan Önkol’un ailesine tazminat ödenmesi kararını bozdu.

Ablukalarda öldürülen ve cenazesi gömülemediği için dondurucuda saklanan 11 yaşındaki Cemil Çağırga davasında da fail bulunamadı. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 Ağustos 2018’de Çagırga soruşturmasına dair “Daimi Arama Kararı” aldı. Ablukalar döneminde öldürülen birçok sivil ve çocuk için ise fail bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi…

İYİ HAL İNDİRİMLERİ

Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 14 Ocak 2015 tarihinde evinin önünde oyun oynayan 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, kolluk kuvvetleri tarafından açılan ateş sonucu vurularak, öldürüldü. Kazanhan’ın davasında Özel Harekat Polisi M.N.G. hakkında verilen müebbet cezası haksız tahrik altında olası kasıt ile suçu işlediği” gerekçesiyle önce 16 yıla, sonrasında da sanığın yargılama süresi boyunca “olumlu” davranış sergilediği kanaatiyle 13 yıl 4 aya düşürüldü. Polis Memuru H.V. hakkındaki verilen beraat kararı verildi. Nihat Kazanhan’ın öldürülmesine ilişkin sanık polisler hakkında verilen 13 yıl 4 ay hapis cezası ve beraat kararı, Yargıtay’a yapılan başvurunun kabul edilmemesi üzerine AYM’ye taşındı.

 

 

EN SON EKLENENLER