Cumartesi Anneleri, İsmail Bahçeci için buluştu

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 770’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmak isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, bu nedenle polis ablukasına alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi.
Bu haftaki eylemde, 24 Aralık 1994 tarihinde İstanbul’da kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan İsmail Bahçeci’nin akıbeti soruldu.

‘2019’U DA CEZASIZLIĞIN BİR NORM HALİNE GETİRİLMESİ İLE GEÇİRDİK’

Açıklamayı ise İHD İstanbul Şubesi Cumartesi Anneleri Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Besna Tosun yaptı.

BAHÇECİ’NİN HİKÂYESİ

Kaybedilişinin 25’inci yılında İsmail Bahçeci’nin akıbetini soran Tosun, şunları anlattı:
“İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılından itibaren polis tarafından aranmaya başladı. Bahçeci ailesinin Avcılar’daki evine polis baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrıldı. Kardeşi İsmail’e acil durumlarda kendisine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi. 24 Aralık’tan sonra Bahçeci ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı. Kardeşinin İsmail’e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri, polis tarafından basıldı. ‘Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı’ denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Gözaltına alınan M.Y.’nin de içinde olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ diye tehdit edildiklerini açıkladı.”
Tosun, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in aileden gelen randevu taleplerini kabul etmediğini ifade etti.
Tosun, ailenin uzun uğraşlar sonucunda görüşebildiği dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu’nun, İsmail Bahçeci’nin işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söylediğini aktardı. Tosun, dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin ise aileye “Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun. Araştırıp size haber vereceğim” yanıtını verdiğini, ancak sonrasında aileyi hiç aramadığını dile getirdi.

‘KAYBEDENLER KORUNDU’

Tosun, İsmail Bahçeci’nin arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü’nün düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Ancak İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı. 13 Aralık’ta Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sanıkları cezasızlıkla ödüllendirilen Ankara JİTEM davasında Bahçeci ailesi de müdahildi. İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilişinin 25’inci yılında yargı makamlarını etkin bir soruşturma ve yargılama faaliyeti icrası için göreve çağırıyoruz. İsmail Bahçeci ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 71 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz.”

KARDEŞİ: KATİLİ MEHMET AĞAR

Tosun’un ardından İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci söz aldı. Ağabeyinin İstanbul Levent’te kaçırıldıktan sonra kendisini aramaya başladıklarını, ancak bugüne kadar bir sonuç alamadıklarını ifade etti. 1993’ten itibaren her gün ağabeyini soran polisin 24 Aralık 1994 tarihinden sonra bir daha sormadığını dile getiren Bahçeci, “Onu kaçırdıktan sonra polis bir daha evimize gelmedi. Madem ağabeyimi sizde değil, neden bir daha gelip sormadınız? Demek ki ağabeyimi aldınız, öldürdünüz ve bir çukura gömdünüz. Anneler diyor ki; bir mezarımız olsun. İHD önünde polis ablukası altında basın açıklaması yapıyoruz. Ben buradan sesleniyorum; ağabeyimi ve diğer çocuklarımızın katilleri kim, akıbetlerine ne oldu, masum bir şekilde soruyorum, katiller nerede? Benim ağabeyimin katili Mehmet Ağar’dır. Mehmet Ağar’ı neden konuşturmuyorsunuz? Hala yaşıyor biz bunların takipçisi olacağız” diye konuştu.

BEYHAN: ANNELERİN YANINDAYIZ

Bu haftaki eyleme katılan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan da şunları söyledi: “İsmail Bahçeci zorla kaybedildiğinde sadece 8 yaşındaydım. Uluslararası hareketimiz 1994 yılındaki Türkiye ile ilgili içeriklerine baktım. Önüme koca bir liste çıktı. Zorla kaybedilme tehlikesi altında bulunan onlarca kişi için acil eylem başlatılmıştı. Bir kısmı için güncelleme bilgisi geçilmiş, bazısı iyi haber; büyük çoğunluğu ise kötü haber. Kimisi sağ salim evine dönmüş, kimisi tutuklu olarak mahkeme karşısına çıkarılmış, kimisinin ise maalesef ölü bedeni bulunmuş. Fakat geri kalan bir kısmı için, İsmail Bahçeci de dahil, güncelleme bilgisi girilmemişti. İsmail Bahçeci, diğer birçok insanla birlikte, 1994 yılından beri, 25 yıldır, zorla kaybetme mağduru.
Şu anda yanımda ve arkamda duran onlarca insan, kendisi burada olmayıp yürekleri burada olan bu ülkedeki, hatta yalnızca bu ülkede değil, dünyanın dört bir yanındaki on binlerce insan zorla kaybedilenleri unutmadılar. 770 haftadır bu insanlar sorumlulardan hesap sorulmasını, adalet yerini bulmasını talep etmek için toplanıyorlar. Buradaki insanların yakınları zorla kaybedildi, sorumlular yargılanmadı ve adalet yerini bulmadı. Er geç bu hak ihlalleri son bulacak. O güne kadar Uluslararası Af Örgütü olarak Cumartesi Anneleri’nin yanında olmaya devam edeceğiz.”
Son olarak kısa bir konuşma yapan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanefi Yıldız ise, Roboskî Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andı.

EN SON EKLENENLER