Demokratik kitle örgütlerinden ortak mücadele çağrısı

 TTB ve Halkevleri’nin Efrin operasyonu sonrası yaptıkları savaş karşıtı açıklamaları nedeniyle hedef haline gelmesine dönük, demokratik kitle örgütleri dayanışma kapsamında bir araya gelerek ortak mücadele çağrısında bulundular.

Türkiye’nin Efrin’e yönelik başlattığı operasyona karışı “Savaş bir halk sağlığı sorundur” açıklaması nedeniyle iktidar tarafından hedef haline getirilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Halkevleri’nin, “Hedefimiz, 2019’da Tek Adam Rejimini Durdurma” ve “TTB’nin yanındayız” açıklaması nedeniyle Halkevleri üyelerinin gözaltına alınmasına ilişkin, demokratik kitle örgütleri dayanışma kapsamında basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Ankara Şube binasında düzenlenen toplantıya, aralarında TTB, Halkevleri, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK),  Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Alevi dernekleri kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda örgüt katıldı.
‘BASKI REJİMİ ORTAYA ÇIKTI’
İlk konuşmayı 30 Ocak günü gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan TTB Merkez Yürütme Kurulu üyesi Sinan Adıyaman yaptı. Adıyaman konuşmasında, TTB’ye yapılan “saldırıyı” değerlendirdi. Adıyaman, “15 Temmuz darbe girişimi bahane  edilerek OHAL ve KHK ile zaten zayıf olan demokrasi ayaklar altına alındı. Büyük bir baskı rejimi orta çıktı, meslek örgütlerini ele geçirmeye çalışıyorlar şuanda. TTB’ye yapılan saldırıyı böyle görüyoruz” dedi.
‘YAN YANA MÜCADELE ETMELİYİZ’
Adıyaman konuşmasının devamında, “ TTB’yi ele alamadıkları için yöneticilerini vatan hainliği ile suçlayarak gözaltına aldıklarını gördük. Hiçbir delil bulamadılar. Onun içinde bir hafta içinde serbest bırakıldık. Demokrasi isteyen, laiklik isteyen Halkevlerine dönük bir saldırı oldu ve gözaltına alındılar. Onlarda hiç delil olmadığı için kısa zaman içinde serbest bırakıldılar. Bugün bize, yarın Halkevleri’ne öbür gün partilere sıra gelebilir. Bu yüzden dayanışma için de olup yan yana mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
‘TALİMATLA YAPILAN BİR OPERASYONDUR’
Gözaltına alınma süreçlerine ilişkin konuşan Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş ise, şöyle konuştu: “22 Şubat günü evlerimizden alındık. TEM’de bir hafta nedenini bilmediğimiz bir şekilde gözaltında tutulduk. Dosyada kısıtlık söz konusuydu. İçerdeki arkadaşlarımız açlık grevinde bulundu bu durumu protesto etmek için. Şeker talebimiz karşılanmadı. Su ihtiyacımız dahi kısıtlandı. Kolluk görevlerinin kötü muamelesine maruz kaldık. Genel kurulda çıkan kararlardan biri tek adam rejimini durduracak bir mücadele geliştirmek ve TTB’nin yanında durdurduğumuzu ifade eden açıklamalarımız suçlama konusu oldu. Bu saldırının hedefinde bütün bir memleketin olduğu görüyoruz. Hedefte milyonların eşitlik, barış adalet talebi ve hayır diyenler var. Talimatla yapılmış bir operasyondur.”
‘2019 SÜRECİNİ KAZANACAĞIZ’
Aktaş, “saldırılara” karşı toplumsal muhalefetin topyekün mücadele vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Biliyoruz ki, Türkiye demokratik muhalefetinin ve Türkiye halklarının bu gidişatı durdurabilecek öz gücü ve kapasitesi var. İnanıyoruz ki 2019 sürecini kazanacağız” dedi.
‘KARANLIK GÜNLERİ AŞACAĞIZ’ 
TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül’de Türkiye’de toplumsal muhalefetin susturulmaya çalıştığına dikkat çekerek, ortak mücadele vurgusu yaptı. Gül, “Topluma, ‘Konuşursanız, tepki verirseniz sizi de rehin alırız’ mesajı verilmek isteniyor bu saldırılarla. Bu operasyonların karşısında kimse susmadı. Ortak bir mücadele gelişti. Büyük bir baskı bizim içinde geçerli, şubelerimizin seçimlerinde iktidarın baskılarını görüyoruz. Hem bize hem de topluma yapılan baskıya karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Geçmişten aldığımız güç ve bugünkü dayanışmayla karanlık günleri aşacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘7 HAZİRAN’DA, REFERANDUMDA BAŞARDIK’
KESK Merkez Yürütme Kurulu üyesi Ramazan Gürbüz de, 4 bin 200 üyelerinin ihraç edildiğini ve 63 üyelerinin tutuklu bulunduğunu hatırlatarak, “Savunduğumuz ilkeler; eşit, özgür, insanca bir yaşam talep ettik. İktidar buna karşı saldırılarını ise her geçen gün arttırıyor. Bundan çıkış noktası ise bütünlüklü olarak eşitlik, demokrasi talebiyle birlikte mücadele etmektir. 7 Haziran’da referandumda bunu başardık. Yine başarabiliriz” diye konuştu.
‘BOYUN EĞMEYECEĞİZ’
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün de, konuşmasında ülkenin “karanlığa” sürüklendiğine dikkat çekerek, şöyle dedi: “OHAL koşullarında yönetiliyoruz. Bunu bile kanunlara uymadan gerçekleştiriyorlar. OHAL zaten ucube. Ama uygulanışı da bir o kadar uygunsuz. Elbette ki susmayacağız. Ama biz biliyoruz ki bu karanlıkların bir sabahı var ve o sabahı beraber göreceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. Bu ülkeye demokrasi gelene kadar birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘SALDIRILAR AFRİN SONRASI ARTTI’
Halkevleri avukatlarından Sercan Eren ise, gözaltı ve tutuklamaların özellikle Efrin sürecinden sonra arttığını vurgulayarak, şunları söyledi: “İlk olarak Halkevleri ‘Afrin savaşı diktatörlüğün inşa savaşıdır’ demesiyle başladı saldırılar. Temel suçlama Afrin ile ilgili oluyor. İktidar Afrin üzerinden arkasında durmayanlara saldırıyor.”

EN SON EKLENENLER