Diyanet devletin anahtarını istiyor

Her geçen gün kan kaybeden tek adam rejimi bu gerilemeyi durdurmak, iktidarının varlığını sürdürebilmek amacıyla bir süredir Diyanet’i sahaya sürüyor. Seçim tartışmaları gündemden düşmezken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tepki çeken açıklama ve uygulamaları da sıklaşmaya başladı. Saray rejiminin yol verdiği Diyanet eğitimden sağlığa, ticaretten sosyal hayata kadar birçok konuya müdahil olmayı kendine hak görüyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın birkaç gündür yaptığı açıklamalar da neredeyse her konuda fikir beyan etmesi bu anlamda büyük tepki çekiyor. AKP’nin yaşadığı krizden çıkma yolu olarak öne sürdüğü kurum toplumda yeterli bir karşılığı bulmasa da bu poltikadan vazgeçmiyor.

Diyanet’in 2021 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nda yapmayı planladığı faaliyetler de bu durumu doğruluyor. Eğitimden aile hayatına kadar birçok faaliyete yönelik planlar ortaya konan raporda Diyanet aynı zamanda sınır ötesine yönelik de hamleler yapmayı düşünüyor. Kurumun özellikle 4-6 yaş Kuran kurslarına yönelik planlarıysa dikkat çekiyor. 4-6 yaş Kuran kurslarını zorunlu eğitime dahil etmeye çalışan kurum ayrıca yeni kurslar da inşa etmeyi planlıyor. Dapora göre Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi oldukça tartışmalı olan Türkiye Diyanet Vakfı’yla (TDV) da faaliyetlerinde işbirliği yapmayı amaçlıyor.

Raporda eğitime yönelik dikkat çeken bazı planlar şöyle:

•4-6 yaş grubu Kur’an kurslarının okul öncesi zorunlu eğitimden sayılmasına yönelik MEB ve ilgili akademisyenlerle toplantı gerçekleştirilecek.

•Çalışan gençliğe yönelik yaygın din eğitimi içerik ve planlama çalışmaları yapılacak.

•4-6 yaş grubu Kur’an kursu öğreticilerine yönelik tezli/tezsiz yüksek lisans programı açılmasına yönelik 29 Mayıs Üniversitesi ile toplantı yapılacak.
•13-18 yaş grubu için bir yaz Kur’an kursları programı hazırlanması çalışmaları tamamlanacak.

•TDV ile iş birliği içerisinde 15 merkezi yerleşim yerinde birer adet 4-6 yaş grubu Kur’an kursu açılacak.

•KYK yurtlarına manevi danışman görevlendirilmeleri gerçekleştirilecek.

Kurum eğitim dışında da bazı faaliyetler planlıyor. Bunun içinde evlilik ve boşanmadan cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere, hatta bağımlılıkla mücadeleye kadar birçok detay göze çarpıyor. Planlanan o faaliyetlerden bazıları şöyle:

•Ailenin kurulması, korunması ve güçlendirilmesine yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla “Pandemi Sürecinde Aile Eğitimleri” düzenlenmeye devam edilecek.

•İlgili akademisyen, uzman ve hukukçuların katılımıyla boşanma süreç yönetiminde manevi danışmanlık ve rehberlik konulu bir çalıştay düzenlenecek.

•”Huzurlu Aile, Güçlü Toplum, Güvenli Gelecek’’ projesi kapsamında, müftülük ve belediyelere nikâh için başvuran çiftlere yönelik “Evliliğe İlk Adım Seminerleri”nin uygulanmasına devam edilecek.

•Ceza infaz kurumlarında “Dini Bilgiler Yarışması” düzenlenecek.

•Ceza İnfaz Kurumları ve Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde sunulan hizmetleri değerlendirmek amacıyla ilgili kurumların temsilcileri, alan uzmanları ve saha çalışanlarının katılımıyla Ankara’da 1 günlük çalıştay gerçekleştirilecektir.

SINIR ÖTESİNİ DE BOŞ GEÇMEDİLER

Diyanet iktidarın dış politikası çerçevesinde sınır ötesine de planlamalar yaptı. Sınır ötesindeki camilere görevlendirme yapmaktan TDV ile birlikte buralarda büro açmaya kadar birçok planlama ortaya kondu. Diyanet’in sınır ötesinde yapmayı planladığı bazı faaliyetler şöyle:

•Cami odaklı din hizmeti ve din eğitiminin etkinlik ve verimliliğinin artırılması amacıyla görevlisi olmayan 350 camie görevlendirme yapılacaktır.

•TDV ile işbirliği içerisinde 15 merkezi yerleşim yerinde birer adet 4-6 yaş grubu Kuran kursu açılacaktır.

•TDV ile iş birliği içerisinde 15 merkezi yerleşim yerinde aile ve dini rehberlik bürosu açılacaktır.

•Bölgedeki kanaat önderlerinden 20 kişi ile yerel müftülerin katılımıyla ülkemizde 4 günlük bir program düzenlenecektir.

İKTİDAR DİYANET’İ CEPHEYE SÜRDÜ

Diyanet son zamanlarda toplumda güven kaybeden iktidarın cepheye sürdüğü yeni aparat oldu. Özellikle Başkan Ali Erbaş’ın yaptığı açıklamalar iktidarın önümüzdeki dönem çubuğu nereye bükeceğine dair ciddi işaretler verdi. Erdoğan’ın da Erbaş’ın laikliği hedef alan açıklamalarına destek vermesi bunun en büyük göstergesi. Erbaş’ın son günlerde ortalığa saçılan tavırları ve açıklamaları şunlar oldu:

•Adli Yıl töreni ve Yargıtay’ın yeni binasının açılışına Erbaş’ın katılması ve dua etmesi damga vurdu.

•Törende oluşan tepkilerin ardından laikliği hedef alan açıklamasın Erbaş şunları söyledi: “İnanç, sokakta olmasın, mahallede olmasın, şehirde olmasın ve insanın içinde olsun gibi bir anlayış var. İnsan ile Allah arasında olsun, evine ve ticaretine, siyasetine, adaletine, yansımasın diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar.”

•Erbaş Ankara’da düzenlenen 2. Gençlik Çalıştayı’nın açılışında Dijital dünya ile ilgili konuşmasında “Gence adeta kul olduğunu unutturan bir etkileşim var” dedi.

•Erbaş, çevrimiçi düzenlenen “Seher Vakti Buluşmaları” adlı bir programda yaptığı konuşmada “Sosyal medyanın kullanımıyla alakalı hukuki çerçeveyi belirleyecek yasal bir mekanizmanın ihdası ve güçlü bir bilincin inşası, ötelenemez bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır” diye konuştu.

•Erbaş Twitter’dan yaptığı paylaşımda üniversitelerde, öğrenci yurtlarında, cezaevlerinde, hastanelerde Kuran kursu açacaklarını duyurdu.

AÇIKÇA ANAYASAL SUÇ İŞLENİYOR

Eğitim Sen, 4-6 yaş Kuran kurslarının zorunlu eğitime dahil edilmesinin planlanmasına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Diyanet İşleri Başkanlığı, suç işlemektedir. AKP’nin toplumsal yaşamı dini kurallarla belirleme arzusuna uygun şekilde siyasi saiklerle hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığı, eğitimin en temel ilkelerini, çocukların gelişim evrelerini ve bilimi yok sayarak okul öncesi kurumlardan başlamak üzere örgün eğitimde Kuran kursları açılması için çabalamakta, bu kursların örgün eğitimin bünyesinde yer almasını istemektedir.

Açıkça ifade etmek isteriz ki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu arzusunun gerçekleşmesi, anayasal suçtur! Eğitim ve bilim emekçileri olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın böyle bir planının ve hedefinin toplumun sinir uçlarını harekete geçirmeye yönelik olduğunu, toplumsal kutuplaşmadan medet umanların tehlikeli ve gerici bir hamlesi olduğunu vurgulamak isteriz.

Bu kapsamda sendikamız Eğitim Sen’in süreci yakından ve hassasiyetle takip edeceğini, varlığıyla dahi eşit yurttaşlık, demokrasi ve adalet gibi kavramları ihlal eden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hedeflerine ulaşamaması için tüm gücümüzle set olacağız.”

***

TDV gelirlerini katlıyor

Diyanet’in kara kutusu olarak nitelendirilen ve yaptığı harcamalarla gündemden düşmeyen TDV gelirlerini 6 yılda yüzde 118 artırdı. Vakıf, 1 milyar TL’si bağış ve yardımlardan olmak üzere 2020 yılında toplam 1 milyar 275 milyon TL gelir elde etti. TDV, 2020 yılında elde ettiği 1,2 milyar TL’nin 959 milyon 512 bin TL’sini harcadı. Harcamanın 83,2 milyon TL’si, herhangi bir detay paylaşılmadan, “Diğer” kalemi olarak yazıldı. Vakıf, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında toplam 2,4 milyar TL harcadı. Vakfın işletme gelirlerinin de milyonlarca lira olduğu öğrenildi. Buna göre 2017, 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan iktisadi işletme gelirleri 69 milyon 223 bin 495 TL olarak faaliyet raporlarına yansıdı.

***

Bütçesi 16 milyar TL’den fazla

Diyanet İşleri Başkanlığı, gelecek yılki 16,1 milyar liralık bütçesiyle 17 bakanlıktan 7’sini geride bırakacak. İçişleri Bakanlığı’ndan dahi fazla bütçesi olan Diyanet’in ödenek teklifi genel bütçe kapsamındaki 26 idareyi aşıyor. Diyanet’in bütçesi, özel bütçeli 200’e yakın idarenin ikisi dışında tamamından daha fazla. Sadece Karayolları Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Müdürlüğü’nün ödeneği Diyanet’in bütçesini aşabiliyor. Diyanet’in bütçesi 2021’e göre tam 3,2 milyar TL artırılmış olacak. Üniversitelerin bütçesi Diyanet’e göre çok düşük. Örneğin ODTÜ’ye ayrılan ödenek 911,4 milyon TL. Hacettepe’nin 1,6 milyar TL, İstanbul Üniversitesi 1,8 milyar TL, Boğaziçi Üniversitesi 482,1 milyon TL, Marmara Üniversitesi 1 milyar TL, Ege Üniversitesi 1,4 milyar TL, Çukurova Üniversitesi 1 milyar TL.

***

Gerçek gündem laiklik

AKP iktidara ilk geldiği günden beri laikliği her zaman hedef haline getirdi. 12 Eylül 2010’da gerçekleşen Anayasa Değişikliği Referandumu’ndan sonra ise bu konuda sürekli vites artırdı. Ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi krize çare üretemeyen ve toplumda meşruiyetini git gide kaybeden AKP’nin son kozu yine dine sarılmak oldu. Diyanet de bu nedenle cepheye sürüldü. Bu konuda özellikle Millet İttifakı cephesinden ‘yapay gündem’ çıkışları gelse de bu tespit son durumu tam olarak karşılamıyor. Şeriat hayali kuran siyasal İslamcı AKP iktidarı için laiklik her zaman bir hedef oldu. İktidar kanadından da ‘laikliğe sahip çıkıyoruz’ benzeri söylemler gelse de bunlar gerçekten çok uzak. Laikliğin Anayasa’da sadece bir kavram olarak durduğu bugünlerde iktidar kanadının bu noktaya yönelik müdahalelerine sessiz kalan Millet İttifakı’nın ve HDP’nin tavrı oldukça düşündürücü. Bu konuyu tartışmaktan dahi kaçan muhalefetin bu tavrı fiili şeriat rejimine doğru yol aldığımız bugünlerde iktidarın işine geliyor.

Mustafa KÖMÜŞ

BirGün Gazetesi

EN SON EKLENENLER