Diyarbakırlı Hıristiyanlar: Sur’daki paydaşlığı yok ediyorlar

Diyarbakır Ortodoks Kilisesi’nin cemaati, Sur’un inanç ve etnik demografisinin değiştirilmek istenmesine tepki gösterdi. İncil Araştırma Komisyonu Başkanı Şaban Ok, “Ekmeğini aşını birlikte paylaştığı, damlarda şehriyeler keserek birlikte ortaklaşa paydaşlığıdır Sur. Asıl yok edilmek istenen bu paydaşlıktır. Öfkemiz ve tepkimiz büyük” dedi.

Diyarbakır’da tarihi suriçinde çatışmalarla tarihi kent dokusu ve kimliği geri dönülmez bir yıkım ve tahribatı yaşarken, bunu fırsata çeviren devlet, tüm ilçeyi yıkıp ranta açmanın planlarını yapıyor. Farklı inançların ve kültürlerin merkezi olan Sur’da bir çok kesim yıkımlara karşı elinden geldiğince direniyor. Ciddi rahatsızlıklar yaratan yıkıma Diyarbakır Ortodoks Kilisesi cemaati de karşı çıkıyor. Surlu Hristiyanlar, tarihi ilçenin inanç ve etnik demografisinin değiştirilmek istenmesine tepki gösterdi.

‘HIRSLARINI DUVARLARIMIZDAN ALIYORLAR’

Yıkımın tüm Sur halkını etkilediği gibi kendilerini de çok incittiğini ifade eden İncil Araştırma Komisyonu Başkanı Şaban Ok, binlerce yıldır kültür ve dillerini değiştiremeyen resmi ideolojinin, hırsını ve öfkesini duvarlarından aldığını dile getirdi. Sur’un binlerce yıllık tarihe sahip olduğunu, geçtikleri bütün yolların ve sokakların binlerce yıllık medeniyetin izlerini taşıdığını vurgulayan Ok, Yahudi, Süryani, Ermeni, Kürt, Türklerin bütünleştiği sokaklara sahip olduğunu söyledi ve “Ekmeğini aşını birlikte paylaştığı, damlarda şehriyeler keserek birlikte ortaklaşa paydaşlığıdır Sur. Asıl yok edilmek istenen bu paydaşlıktır. Tabi ki öfkemiz ve tepkimiz büyük, üzgünüz.”

‘DEĞER VERMEYEN TARİHE GÖMÜLÜR’

Türkiye’de farklı dini inançlar ve etnik grupların hak ettiği değeri görmediğini dile getiren Ok, “Türkiye’de bir tane diri kilise göremezsiniz. Bu kadar manastır ve kiliseler var, ama sadece yıkık ve harabe şekilde görürsünüz. Oysa dünyanın demokratik ülkelerine baktığımızda örneğin Roma, binlerce yıllık tarih dipdiri ve canlı tıpkı bugün yapmışsınız gibi duruyor önümüzde. Çünkü başkasının tarihine, başkasının değerlerine değer vermeyen uygarlık, kendi tarihine de değer vermez. Eninde sonunda yok olmaya mahkûmdur. Ve tarihin derinliklerin gömülüp gider” dedi.

Çözümün ve birlikte bir yaşamın mümkün olabileceğini dile getiren Ok, her şeyin güzelliğiyle, mükemmel paydaşlık içinde yaşayabilme imkanı varken, koca bir ülkeyi yok edip çözümsüzlüğe doğru gitmenin anlaşılır bir durum olmadığına vurgu yaptı. Türkiye’deki yönetim sisteminin bugüne kadar hiç değişmediğini söyleyen Ok, “Ben 53 yaşındayım, ama şu ana kadar kendimi özgür düşüncelerimle, duygularımla ve kültürümle yaşayabileceğim bir Türkiye görmedim. Ben çocukken de sokaklarda panzerler vardı, şimdi de var. Yani değişen bir şey olmuyor” ifadelerini kullandı.

‘SUDAN ÇIKAN BALIĞA DÖNERLER’

Özel bir iş yerinde özel güvenlik görevlisi olarak çalışan Veysi Arca ise, Sur’dan göç eden insanların ekonomik durumlarına dikkat çekerek, yıkımın başka bir amacı olduğunu, kimi çevrelere rant için peşkeş çekilip zenginliklerine zenginlik katmak için yıkıma girişildiğini ifade etti. Yaşanan bu durumun kendilerini de etkilediğini söyleyen Arca, “Sur içinde insanların maddi durumu çok düşük, insanlar kıt kanaat geçiniyor. Çalışanı var çalışmayanı var. Halka ‘Size üç kuruş verelim gidin on kuruşluk evde oturun’ dayatması yapılıyor. Buradaki kirayı zor ödeyen biri nasıl gidip başka yerde bir yaşam sürsün” diye tepki gösterdi.

Burada insanların kendi aralarında oluşturduğu bir kültür olduğuna değinen Arca, “İnsanların çoğu burada doğup büyüyen insanlar. Dedeler, nineler, çocuklar herkes birbirini tanıyor. Buradan giderlerse sudan çıkmış balığa dönerler” dedi.

‘İNSANLAR BETON BLOKLARA HAPSEDİLECEK’

Havuz işletmeciliği yapan Serhat Zengin ise, Sur’daki yıkıma dair şunları söyledi: “Bir Diyarbakırlı için Sur bir tarihtir. Suriçine her ayak bastığımda her zaman o tarihi derinliği hissetmişimdir. Burada 7 bin yıllık bir medeniyet var. Bu tarihin bu şekilde yıkılması bizim yüreğimizi acıtıyor. Kilisenin çevresinde yeni bir yıkım başlatmışlar. Daha da yayılacak gibi görünüyor. Üç göbektir burada yaşayan insanlar, cüzi bir miktar ödenerek beton bloklara hapis edilecekler. Bu gerçekten kabul edilir bir durum değil. Yani illa bir dönüşüm yapılacaksa evleri restore edildikten sonra, burada daha önce yaşamış, büyümüş çocuklukları burada olan insanlara, asıl sahiplerine teslim edilsin.”

EN SON EKLENENLER