Doğru: Gazetecilik onurunu korumaya devam edeceğiz

 KHK ile kapatılan DİHA muhabiri Muhammet Doğru, kendisine verilen 8 yıl 6 ay hapis cezasını değerlendirerek, “Şartlar ve koşullar ne olursa olsun bizler gazetecilik onurunu koruyarak, halka gerçekleri ulaştıracağız” dedi.

Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Muhammet Doğru’ya, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay, “örgüt propagandası yapmak”tan ise 2 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Doğru, kendisine verilen 8 yıl 6 ay hapis cezasını değerlendirerek, her koşulda gazetecilik faaliyetini sürdüreceğini söyledi.
‘GAZETECİLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Bu tür cezaların artık sıradan bir hal almaya başladığını vurgulayan Doğru,  şu ifadeleri kullandı: “Bu ceza gerçekleri yazmama engel olamaz. Ben gazetecilik faaliyeti yürüttüğüm için 10 ay cezaevinde kaldım. Ama beni susturamadılar. İçerdeyken de cezaevinde yaşanan ihlalleri yazdım. Bugün de gazetecilik faaliyetimi sürdürüyorum. Bugün cezaevine de girsem dışarda da olsam her türlü şartlar altında mesleğimi yapmaya devam edeceğim. Çünkü bizim topluma gerçekleri anlatmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğun bilincinde olanlar olarak, her zaman topluma gerçekleri aktarmaya devam edeceğiz.”
‘GEZETECİLER HER DÖNEM HEDEFTE’
Toplumdan gizlenen, saklanan veya çarpıtılan gerçekleri gün yüzüne çıkaran gazetecilerin her dönem hedef haline getirildiğine dikkat çeken Doğru, “AKP iktidarı döneminde gazeteciler hiçbir dönem yaşamadıkları hak ihlallerini yaşıyor. Türkiye basın özgürlüğü noktasında şuan dünya sıralamasında, 180 ülke içerisinde 155’inci sırada. Gerçekten demokrasi, ifade özgürlüğünü savunuyorum iddiasında bulunan bir ülke, nasıl oluyor da 155’inci sırada yer alıyor. Toplumun bunu sorgulaması gerekiyor” diye belirtti.
‘KORKUTMAK İSTİYORLAR’
Olağanüstü Hal’de (OHAL), toplumun baskı altına alındığını ve bundan en çok nasibini ise gazetecilerin aldığını dile getiren Doğru, şöyle devam etti: “Baskılar OHAL ile birlikte daha da artış gösterdi. Bunlar iktidarın 2019-2023 hedefleri çerçevesinde yapılan provadır. OHAL onun sadece bahanesi oldu. Toplum içinde en aykırı sesi bugün muhalif ve Kürt basını çıkardığı için en büyük baskıyı da onlar görüyor. Tabi bu baskılar Kürt basını için yeni değil. Kürt gazeteciler 90’lardan bu yana baskılarla karşı karşıyalar. Kürt gazeteciler gerçekleri yazdıkları için 90’larda katledildi. Onlarcası faili meçhul diye adlandırılan aslında faili belli olan cinayetlere kurban gidildi. Şimdiki dönemin 90’lardan biraz farkı ise şu; katledilmiyoruz, büyük cezalar ve cezaeviyle korkutulmaya çalışılıyoruz. Ama her koşulda mesleğimizi yapacağız.”
‘CEZAEVİNDE MESLEKLERİNİ SÜRDÜRÜYORLAR’
Doğru, “Nedim Türfent, Erdoğan Alayumat, Seda Taşkın, Şerife Oruç ve ismini saymadığımız onlarca arkadaşımız yaptıkları haberler nedeniyle tutuklu. Bu arkadaşlarımız şuan cezaevinde de olsa mesleklerini yapmaya devam ediyorlar” diyerek, kendisi de mesleğini sürdüreceğini ifade etti. “Biz Kürt gazeteciler 90’larda mesleğimizi yaparken katledildik, kaçırıldık, faili meçhul cinayetlere kurban gittik” diye hatırlatma yapan Doğru, “Biz o dönemin şartlarında gazetecilik mesleğinin onurunu koruduk ve gazetecilik yapmaya devam ettik. Bugün OHAL şartlarında mesleğimizi bütün baskılara rağmen sürdürüyoruz. Bundan sonra da şartlar ve koşullar ne olursa olsun gazetecilik mesleğinin onurunu korumaya ve topluma olan sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
MA / Sadiye Eser

EN SON EKLENENLER