Dr. Yerlikaya: ‘Normalleşme süreci’ tehlikeli bir aşama

Covid-19 pandemisi dünya genelinde onaylanmış vaka sayısı 4 milyonu aşarken, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 300 bine yaklaştı. Kürdistan ve Türkiye’de de durum hiç iç açıcı değil. Türk Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı son açıklamada, vaka sayısının 138 bin 657, hayatını kaybedenleri ise 3 bin 786 kişi şeklinde duyurdu. Vaka ve ölüm sayıları gün geçtikçe artmaya devam ederken, Türk yetkililer 11 Mayıs gününden itibaren, ‘normalleşme sürecine geçiliyor’ gerekçesi ile karantina koşullarının yumuşatılacağına ilişkin açıklamalar yaptılar.

Pazartesi günü kuaförler, restoranlar ve alışveriş merkezleri, sosyal mesafeye uyulması şartı ile açılacaklar. Gerçekten normalleşme süreci aşamasında olup olmadığımızı, salgın tehdidi hala sürerken, insan akışının yoğun olacağı mekan ve iş yerlerinin açılmalarına izin verilmesinin ne anlama geldiğini Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya ANF’ye değerlendirdi.

Öncelikle Sağlık Bakanlığı’nın her akşam sosyal medyada açıkladığı vaka sayıların çok daha fazla olduğunu bildiklerini belirten Dr. Yerlikaya, sayılara ilişkin tartışmaların sadece Türkiye’de değil dünyada da yürütüldüğünü kaydetti. Türkiye’de açıklanan resmi sayıların kendilerinin sahadaki çalışmalarından elde ettikleri sayıların 4-5 kat altında olduğuna dikkat çeken Dr. Yerlikaya hem vaka hem de ölüm sayılarının çok ciddi miktarlara ulaştığını belirtti.

‘GEVŞETİLEN TEDBİRLERİN BEDELLERİ OLACAKTIR’

Dr. Yerlikaya, Türkiye’nin koronavirüs salgınından dolayı vakaların görüldüğü ülkelerden 7. sırada olduğunu vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye aynı zamanda ölümlerin görüldüğü 12. ülke konumundadır. Bu verilere bakıldığında ortada çok başarılı bir sürecin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu normalleşme sürecini de bu veriler üzerinden ele almak gerekir. Bizim gözlemlerimize göre halen hem bölgede hem de Türkiye’nin genelinde hastalığa bağlı tehlikenin ciddiyeti devam etmektedir. Alınan tedbirlerin gevşetilmesi kararının da açıkçası erken bir karar ve bir takım ağır bedellerinin olabileceğini düşünüyoruz.

Pandemi ile mücadele siyasal ve ekonomik kaygılarla alınan kararlar sonucunda yürütülmez. Salgın hastalıklarını konu alan hekimlik dalı olan epidemiyoloji biliminin verileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Ayrıca veriler konusunda şeffaf bir süreç yürütülmelidir. Biz, yaş dağılımlarına göre hangi ilde kaç vaka ve ölüm olduğunu Sağlık Bakanlığı ile paylaşmamıza rağmen, bu verilerimiz Bilim Kurulu’na iletilmiyor.”

AVM’LERİN AÇILMASI EKONOMİK KAYGILAR GÜDÜYOR

Normalleşme süreci olarak adlandırılan aşamanın tehlikeli bir aşama olacağını ifade eden Dr. Yerlikaya, “Düşünün ki bu aşamada ilk olarak AVM’lerin açılması gündeme gelmiş durumda. Toplum, gıda ve benzeri zaruri temel ihtiyaçlarını zaten bir biçimde karşılıyordu. Ama AVM’ler toplumsal ihtiyaç olarak bakıldığında çok da zaruri olarak öne çıkan bir mekanlar olmadığını biliyoruz. AVM’lerin açılmasını bilimsel verilere veya önermelere değil, ekonomik kaygılara dayanarak açıldığını görüyoruz.

Dolayısıyla bilimsel veriler ışığında toplumsal sağlık korunarak normalleşme sürecine girilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Fakat iktidar bunu yapacağına, en baştan beri bu süreçten bir başarı hikayesi çıkarmaya çalışmaktadır. Şu ana kadar varsa bir başarı o da sağlık emekçilerinin ve hekimlerin hastanelerde sürdürdükleri özverili çalışmalardan ortaya çıkan sonuçtur. Ayrıca şu an ki veriler güncel veriler ama ilerleyen dönemlerde sosyal mesafe kuralına uyulmadığı taktirde bu verilerin daha fazla sayılara ulaşabileceği ihtimalini de hesaba katmak gerekiyor” diye konuştu.

VİRÜS MUTASYONA UĞRAR MI?

Koronavirüsün mutasyon geçirme olasılığının olduğu bilgisini veren Dr. Yerlikaya, şunları paylaştı: “Mart ayından itibaren kimi gözlemlere göre, bu virüsün bulaşma hızında bir değişiklik olmaması ile hastalık yapıcı etkisinde zayıflama olduğu sonucuna varıldığını biliyoruz. Mart ayındaki pozitif vakalarda zatürre gibi emareler daha sıkı iken zaman ilerledikçe hastaların zatürre ve akciğer bulgularında belirgin azalma olduğu gözlemlenmekte.

Ülke genelinde de günlük vaka sayısının azalmamasına rağmen yoğun bakımda yatan hastaların sayılarında bir miktar azalmanın buna bağlı olabileceği ile ilgili veriler var. Bir önceki SARS virüsü hastalık yapmamaya başlayarak mutasyona uğrayıp ortadan yok olmuştu. Bu yeni tip koronavirüsün de artık hastalık yapmayacağına dair bir takım teorik tartışmalar var. Ama bunlar için bilimsel veriler üzerinden araştırmalar yaparak bir sonuca ulaşmak gerekiyor.

Tabi şu an ki koronavirüse karşı aşılar geliştirilse ve virüs tamamen ortadan kalksa bile, biz doğaya vahşice müdahale ettiğimiz ve hayvanların yaşam alanlarını bozduğumuz sürece yeni virüsler ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla insanlığın takkesini önüne koyup düşünmesi ve yaşam biçimini değiştirmesi gerekiyor. Doğanın talanına son verip onun bir parçası olarak diğer canlıların da yaşamlarına hürmet edecek bir tarz ile hayatlarını idame ettirmeliler.”

‘COVİD DIŞI HASTALARIN TEDAVİSİ AKSATILMAMALI’

Covid-19 pandemisi ile hastanelerdeki tüm enerjinin bu virüs ile mücadeleye akıtıldığı için başka kronik hastalığı olanların tedavi süreçlerinin aksadığını söyleyen Dr. Yerlikaya, “Özellikle onkolojik hastaların tedavilerini olamamaları durumunda hayati tehlikeleri gittikçe artıyor. Bu süreç uzadıkça söz konusu hastaların gereksinimleri daha çok oluyor. Bu soruna yönelik bir planlamanın hızla hayata geçirilmesinde yarar var. Çünkü birçok hastane pandemi hastanesi olarak ilan edilmiş durumda ve bu hastanelerde sadece Covid’e yoğunlaşan bir pratik söz konusudur.

Bu sürecin uzaması durumunda Covid dışındaki hastaların daha çok sıkıntı yaşayacakları öngörülmeli. Dolayısıyla Covid dışı hastaların da başvurabilecekleri bir takım sağlık merkezlerinin hızla planlanmasına ihtiyaç var. Çünkü Covid ile ilgili ölümlerin oranı yüzde 2 iken, Covid dışı vakalardan olan bir kalp krizi veya beyin kanaması riskinin çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Örneğin kanser tedavisi gören, organ nakli bekleyen, böbrek yetmezliği ve benzeri önemli hastalıkları olan hastaların bekletilmemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘TOPLUM REHAVETE KAPILMAMALI’

Koronavirüs salgınına yakalananların sayılarının Amed’de yaklaşık 600 olduğunu ve 45’e yakın da ölümün gerçekleştiğini aktaran Dr. Yerlikaya, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bu sayıların içerisinde pozitif vaka olan 90 sağlık emekçisi arkadaşımız var. Sağlık emekçilerinden 2 arkadaşımızı kaybettik. Genel olarak rakamlarda bir azalma olduğunu görüyoruz. Ama rehavete kapılmamak gerekiyor. Salgın hala devam ediyor ve her gün onlarca hasta ortaya çıkıyor.

Toplumun ‘bu iş bitti ve eskiye dönelim’ tarzı doğru değil. Bu süreçte hala maske takma ve kamuya açık alanlarda sosyal mesafenin korunmasında ciddi yararlar olacağını düşünüyoruz. Çünkü rakamlarda azalma sevindirici olsa da risk tamamen ortadan kalkmış değil. Henüz aşısı olmayan, herhangi bir tedavisi bulunmayan ve toplum açısından bulaşıcılığı çok yüksek olan bir virüs ile karşı karşıyayız.”

 

 

 

EN SON EKLENENLER