Dünyanın en uzun yasağı 2 yaşında

 Birçok medeniyete, inanç, etnik kimlik ve kültüre ev sahipliği yapan Sur’un 6 mahallesindeki yasak 2’nci yılını doldurdu. Aradan geçen zamanda tarihi ilçe yerle bir edildi, insanlar zorla göç ettirildi, geriye kalanlar ise “güvenlik” ablukasına alındı.

Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesi 28 Kasım 2015 tarihinden bu yana günbegün yok ediliyor. Sur’da 14 Ağustos 2015 tarihinde öz yönetim ilan edilmiş, bundan sonra polis ve özel harekat timlerinin her gün artan dozajda müdahaleleri olmuş, arkasından “sokağa çıkma yasakları” ilan edilmişti.
DÜNYANIN EN UZUN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
Çatışmalar nedeniyle 2 Aralık 2015’te Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” tam 2 yıldır devam ediyor. Dünya tarihinin en uzun süren yasağı özelliği olan bu durum Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde vurulmasıyla birlikte başlamıştı. O günden bu güne kadar yasaklı olan ve yıkımın devam ettiği 6 mahalleyle birlikte Sur, aralıksız olarak 103 gün süren çatışmalı bir dönem geçirdi.
KİMLER OPERASYONA KATILDI?
Sur’da ilan edilen yasakla birlikte çatışmalar her geçen gün artarken, ilçeye ilk olarak polis özel harekat ve jandarma özel harekat timleri girdi. Daha sonra tank ve korucular devreye konuldu. Sonrasında da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin birliği iddiasındaki “Bordo Bereli” olarak bilinen Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde 4 taburdan oluşan yaklaşık 150 kişilik birim ve yine SAT komandoları gönderildi. Havadan da 24 saat kesintisiz helikopter ve Heron uçuruldu. Yaklaşık 100 gencin bulunduğu Sur’un etrafı on binlerce polis ve asker gücü tarafından kuşatılıp, 103 gün boyunca çetin çatışmalar yaşandı.
MUSA ÇİTİL OPERASYONUN BAŞINA GETİRİLDİ
“Bayrak-12” adıyla yürütülen operasyonun başında yer alan en yüksek rütbeli isim ise 7’nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’dı. Kolordu Komutanı Yılmaz’dan sonra operasyonun askeri komutasında yer alan ikinci kişi ise kamuoyunun yakından tanıdığı ve Mardin’de 1993-1994 yıllarında 13 köylünün öldürülmesi olayının faili olarak yargılanan Musa Çitil de yer aldı. Çitil, yargılandığı davada beraat ettirilerek Jandarma Genel Komutan Yardımcılığı’na kadar getirildi. Sonra da Sur’da başlatılan operasyonda görevlendirildi.
YIKILAN BİNALAR KARAKOLA ÇEVRİLDİ
İlçede okul, yurt, otel gibi birçok yere el konularak karakola dönüştürüldü. Green Park Otel özel mülkiyet olmasına rağmen özel harekat timleri tarafından karargah olarak kullanıldı. Halit Bin Velit Öğrenci Yurdu’na ise özel hareket timleri yerleştirildi. Diyarbakır’da ve Sur’da birçok Aile Sağlık Merkezi ve okul boşaltılarak polis noktalarına çevrildi. Yine Sur’da 12 noktada “güvenlik kulübeleri” adı altında karakollar kuruldu.
Kentin aylar boyunca diken üstünde olduğu, her gün destek eylemlerinin yaşandığı o süreçte, devlet güçlerine geri çekilme çağrıları yapıldı. Halkın Sur’a gitme girişimleri ise her defasında sert biçimde engellendi. Gece gündüz çatışmaların olduğu, patlamaların meydana geldiği ilçede 103 günde resmi rakamlara göre, 2 yüzbaşı ve 2 teğmenin de aralarında bulunduğu 53 asker, 17 polis ve 1 korucu olmak üzere toplam 71 devlet görevlisi yaşamını yitirdi. En az 392’si asker, 128’i polis, 3’ü korucu olmak üzere toplam 523 devlet gücü de yaralandı.
AİLELERE CENAZE İŞKENCESİ 
Bu süre zarfında aralarında YPS ve YPS-Jin üyelerine ait olanların da olduğu 73 kişinin cenazesine ulaşıldı. Sur’da başlatılan kuşatmayı protesto eylemlerinde ise 11 kişi öldürüldü. Sur’da çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren YPS ve YPS-Jin üyelerinin cenazeleri günlerce sokak ortasında kaldı. Polis ve askerler, cenazelerin alınmasına izin vermeyince, aileler günler süren açlık grevi yapmıştı. En son girişimler sonucu cenazeler ailelerine verilmişti. Ancak burada yaşamını yitirdiği açıklanan Hakan Aslan’ın cenazesi tanıkların yer göstermesine rağmen halen bulunamadı.
ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI 
Çatışmaların sonlanmasının ardından 25 Mart 2016 tarihinde, Bakanlar Kurulu Sur ilçesinin tamamı için “acele kamulaştırma kararı” aldı. Bu kararla birlikte Sur’un 15 mahallesinde toplam 368 alandaki 6 bin 300 parseli kamulaştırıldı, sağlam kalan binalar da iş makineleriyle yıkıldı.
40 BİNE YAKIN İNSAN GÖÇ ETTİRİLDİ
Sokağa çıkma yasakları büyük bir kültürel ve insani yıkıma yol açarken, insanlığın ortak inanç ve kültür mirası olarak kabul edilen kutsal mekânlar da harabeye çevrildi. UNESCO kültür mirası listesinde bulunan Diyarbakır surları tank ve top atışlarıyla hasara uğrarken, tüm hak ihlalleri ve yıkıma rağmen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu Sur’u, “Toledo’ya” dönüştüreceklerini iddia ederek yıkımı savundu. Tepkilere rağmen halkların ortak belleği olan Sur’da Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre şu ana kadar bin 750 ev yıkıldı. En az 500 evin daha yıkılacağı kaydedildi. Sur’da çıkan çatışma ve yıkımdan dolayı göç etmek zorunda kalan yurttaşların net sayısı belirlenemezken, yaklaşık 40 bin insanın evinden göç ettirildiği belirtiliyor.
İlçede çatışmalar bitmesine rağmen yıkım ve sıkıyönetim uygulamaları halen devam ediyor. Sur’un büyük bir kısmında zırhlı araçlar, polis kontrol noktaları yer alırken, ilçenin tamamı açık hava karakoluna dönüştürüldü. Çatışmalarla birlikte uyuşturucu, fuhuş ve ajanlaştırma politikaları da yaygınlaştı.
20 İNANÇ MERKEZİ ZARAR GÖRDÜ 
Tarihi kentte farklı inançlara ait kiliseler, camiler, konaklar, hamamlar bu yasaya dayandırılarak yok edildi. 1564-1567 yılları arasında yapılan Behram Paşa (Paşa) Hamamı ağır silahların hedefi olurken, Hacı Hamit Camii, Süleyman Nazif İlköğretim Okulu ve 1500 yıllık tarihi geçmişe sahip olmanın yanı sıra Türkiye’de türünün tek örneği olan Dört Ayaklı Minare ve onun camisi Şex Mutahar Camii, Ermeni Katolik Kilisesi, Mehmet Uzun Evi, Şehzadeler Konağı, Protestan Kilisesi, Mor Pedriom Keldani Kilisesi, Ortadoğu’nun en büyük Kilisesi Surp Giragos Ermeni Kilisesi, çatışmalardan büyük zarar gördü.
Özel harekat timleri, kiliseleri karargah olarak kullanıp ırkçı ve cinsiyetçi yazılarla tahrip etti. Ayrıca 500 yıllık tarihi olan Kurşunlu Camii, çatışmalardan dolayı yıkılırken, iktidara yakın medya bölgeye zırhlı araçlarla götürülerek camide yangın görüntüleri çekildi. Caminin gençler tarafından yakıldığı iddia edilerek propaganda yapılırken, daha sonra caminin bomba atar ve lav silahlarıyla yakıldığına dair görüntüler ortaya çıktı. Bunların yanı sıra Hüsrev Paşa Camii, Nashu Paşa Camii, Hz Süleyman Camii, Yavuz Selim İlköğretim Okulu, Esma Ocak Evi, Cumhuriyet İlkokulu gibi 20 önemli tarihi yapı büyük ölçüde zarar görürken, bir kısmının ise aslına uygun olmayan biçimde tadilata alındığı belirtiliyor. Ayakta kalan bir kaç bina ise polis ve özel timler tarafından karakola dönüştürüldü.
EKONOMİ BİTME NOKTASINA GELDİ 
Sur’da yaşan çatışmalar nedeniyle ilçedeki esnafların büyük bir çoğunluğu kepenk kapatmak zorunda kaldı. Diyarbakır Ticaret Odası’nın 2017 verilerine göre, sadece Sur’da esnaflık yapan ve dükkânlarını kapatmak zorunda kalan esnafın ekonomik kaybı 5 milyon TL. Öte yandan Sur esnafı, ekonomik kriz nedeniyle işlerinin bitme noktasına geldiğini dile getiriyor.
TOKİ’NİN YAPTIĞI EVLER SUR’UN YAPISINA AYKIRI
Sur’un tarihi evleri yıkılırken, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapılan evler ise Diyarbakır’ın tarihi evlerinin mimarisine uygun inşa edilmedi. Bununla birlikte Mimarlar Odası’nın verdiği bilgilere göre; Sur’da 2012 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın Koruma Kurulu’nun onayladığı “Koruma Amaçlı İmar Planı” olduğu ve bu plana göre Sur’u “İmar Koruma Planı” çerçevesinde inşa edeceklerini söylemelerine rağmen başka bir proje ortaya çıkardılar. Bu proje değişikliği içerisinde 6 karakol yer aldı. Bu karakolların Hasırlı, Cevatpaşa, İskender Paşa, Melik Ahmet ve Ali Paşa mahallelerinde yapımı sürüyor. Aynı zamanda bu karakolları birbirine bağlayan yollar yapılmış, bu yollar genişletilirken hiçbir şekilde Sur’un mevcut dokusunu göz önüne alınmamıştı.
AİLELER TOKİ’LERE MECBUR BIRAKILIYOR
Yüzde 82’lik kamulaştırmadan sonra evleri satın alan devlet, halkı TOKİ’lere mecbur etti. Alipaşa ve Lalebey mahallerinde 23 Mayıs’tan beri süren yıkımla da binlerce insan evlerinden zorla çıkmak zorunda kalırken, evlerini bırakmayıp direnen yurttaşlar ise Ramazan ayı boyunca susuz ve elektriksiz bırakılıp cezalandırıldı. Mahalleden ayrılmak zorunda kalan halka Elazığ ve Urfa yolu üzerindeki TOKİ’ler “indirimli” olarak sunuldu. Daha önce yaşanan yıkımda halka TOKİ evlerini sunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, aynı planı devreye koyarak TOKİ’ye mecbur bıraktı. Bakanlık yetkilileri, Sur’da Alipaşa ve Lalebey mahallelerinden çıkan halka da Sur’u bırakma koşulunda TOKİ vaadinde bulunmaya devam ederken, TOKİ’leri kabul etmeyen yurttaşlar ise ağırlıklı olarak Sur’un arka mahalleri, Bağlar ve Şehitlik gibi semtlere taşınarak yaşamlarını sürdürüyor.
MA / Esra Solin Dal 

EN SON EKLENENLER