Düzen partileri ve Aleviler

can_kasapogluCan KASAPOĞLU

Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları coğrafyada hemen her gün Aleviler, İnançları, Cemevleri, Hak talepleri vb konularda çeşitli gelişmeler yaşanıyor.

Alevilere saldırıların ve linç girişimlerinin yanı sıra küçümseme, aşağılama ve hakarete varan yaklaşımlar bizzat ülkenin önde gelen siyasetçileri ve hatta başbakanı tarafından yapılıyor.

Örneğin başta AKP, CHP ve MHP gibi aşırı dinci-gerici, ırkçı, faşist, ulusalcı, tekçi ve tamamen Sünni, Türk-İslam Sentezli partiler Alevilere ve değerlerine adeta birbirleri ile yarış edercesine saldırmaktadırlar.

Bu partiler devletin ve dolayısıyla kendi çıkarları için on yıllardır Alevilerin sırtından, onların verdiği vergilerden her seçim döneminde arka bahçeleri görerek aldıkları oylardan ötürü varlıklarını sürdürmektedirler.

Hem varlıklarını sürdüren ve hem de Alevileri katlederek, tutuklama, gözaltı, işkence, sürgün ve her türden asimilasyonu dayatan birer siyaset izlemektirler.
AKP hükümetinin lideri ve Ülkenin başbakanı ikide bir ‘Aleviler şöyledir-böyledir’ diyerek hakaret eden açıklamaları bizzat yaparak hem suç işlemekte ve hem de ilke nüfusunun dörtte birini oluşturan Alevi toplumunu rencide etmektedir..Cumhuriyetin kurucusu CHP ise zaten başından beri Aleviler üzerinde bir korku siyaseti sürdürmekle kalmayıp, Koçgiri Katliamı ve Dersim Soykırımı başta olmak üzere, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi gibi, Kürt-Alevilerin katledildiği tarihsel vahşetlerin yaşandığı dönemlerde ya iktidardadır ve bizzat içinde yer almıştır yada iktidar ortağı olarak seyirci kalmıştır..

Genç cumhuriyetin ilk yıllarında ‘Diyaneti biz kurduk’ diyen CHP ve onun şimdiki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisidir..
İşte bundan ötürüdür ki CHP zihniyeti o gün-bu gündür Alevileri ve Aleviliği yok saya gelmiştir.Aynı parti ve kurumları, onların gelmiş geçmiş ve şimdiki genel başkanları, yetkilileri ise her dönem Alevilere reva gördükleri, Soykırım, Katliam, Sürgün asimilasyon politikalarını Kürt halkına ve kurumlarına karşıda uygulaya gelmişlerdir..

Bir başka deyimle gerek Kürt halkı ve gerekse Aleviler üzerindeki baskılar tek bir merkezden-cepheden ve aynı amaç, aynı hedeflerle yapıla gelmiştir..

Bu çevrelerin amaçları ve hedefleri, yine kendi ırkçı, tekçi, Türk-İslam sentezli ve ötekileştirerek ve hem de yok sayarak imha ve inkar ettikleri Kürt halkını ve Alevileri yok etmektir..
MHP’nin bozkurtçu, faşist yaklaşımı, AKP’nin her türden gerici ve dinci, inkarcı siyaseti ve CHP’nin ulusalcı, tekçi ve korku siyaseti yapan altı ok politikası, hepsinin de sonuç olarak hedefi aynıdır.Hedefte Kürtler ve Aleviler vardır. Kısa ve öz olarak ‘Eğer fiziksel olarak yok edemiyorsan inkar etmelisin, yok saymalısın, sürgüne göndermeli veya asimile vs etmelisin’ diyerek adeta ağız birliği etmişleridir. Görünürde birinin altı oku, diğerinin Ampulü, bir diğerinin ise üç hilal’i’nin hepsi Kürtler ve Aleviler için sadece ve sadece acı, gözyaşı, soykırım, katliam, sürgün, inkar ve imha anlamına gelmektedir..

Bu her üç parti ve gelmiş-geçmiş bütün düzen partileri, adları ne olursa olsun, (Kürt, Kürdistani ve gerçek muhalif partiler hariç) ortaya çıkaran, bir başka deyimle onlara hayat veren, üreteni ve doğuranı,-çekirdeği ise yine CHP’dir.. Demokrat Parti’den AP’ye, MSP’den AKP’ye, Milli Nizam Partisinden MHP’ye kadar hepsinin anası CHP’dir..

CHP, Yarın-öbür gün ortaya çakacak benzeri partilerinde ilham kaynağı olacaktır..Peki, bütün saldırılar karşısında ve adeta bir cephede birleşen düzen partileri, kurumları ve onların siyasetine karşı Aleviler ve kurumları ne yapmalıdırlar?

Aleviler, bunca organizeli, inkarcı ve imhacı, yok sayan, katleden ve iktidarını her alanda sürdüren bu zalimler cephesi karşısında ne kadar örgütlüdürler?
Kızılbaş Aleviler, devlete ve onun düzen partilerine yıllardır verdikleri vergileri ve katkıları ile yapılan Sünni din hizmetlerinin, Cemevlerini yok sayan siyasetine daha ne kadar sessiz kalacaklardır?Aleviler, asker ocağı denilen yerde ‘askerde kaza ile öldü’ denilip ama aslında kafasından kurşunlanmış ve sözde şehit gösterilen evlatlarını, canlarını askere göndermemeyi düşünüyorlar mı?

Mezopotamya’da yaşayan Kürt-Kızılbaş Alevilerin yanı sıra Anadolu’da ve diğer bölgelerde yaşayan Aleviler, Bektaşiler, Tahtacılar, Çepni’ler ve Türkmen Aleviler’de acaba Türkiye’nin toplumsal-sosyal ve siyasal, etnik, inanç sorunları karşısında yeteri kadar duyarlımıdırlar?

Kendi hak ve özgürlük taleplerini ancak ve ancak diğer mevcut hak ve özgürlük mücadelesi ile birleştirildiğinde sonuca gidebilecek Alevilerin önünde bir tek yol vardır.

Aleviler, Mart ayı içinde Koçgiri Katliamının yaşandığı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü, 12 Mart Darbesini, Gazi olaylarını ve elbette yeniden doğuşun, Direnişin ve baharın adı olan 21 Mart Newroz’u nu birleştirerek mazlum Kürt halkı ile ortak bir dayanışma içinde zalimlere karşı mücadele etmelidirler.Aleviler, cemlerinde adlarını andıkları, dar’ı na durdukları, nefesler okudukları ve ikrar verdikleri Seyid Nesimi, Hallac-ı Mansur, Pir Sultan, Seyid Rıza’ların gittikleri yolu unutmamalı ve içinden geçtiğimiz tarihsel-kutsal günlerde zalimlere karşı mazlumlar cephesinde yer almalıdırlar.

Her şeyden evvel Aleviler, 35 yıldır devam eden ve 50 bin insanın canını alan savaşın bitmesi, akan kanın durması için ağır-aksakta olsa başlatılan süreci yakından takip etmekle kalmayıp, bir an önce barış ortamının gelmesi için bütün güçleri ile içinde sürecin yer alarak katkı sunmalıdırlar..

EN SON EKLENENLER