Elçi Cinayeti Davası: Devlet örtbas etmek istiyor

Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesiyle ilgili 3’ü polis 4 kişin yargılandığı davanın duruşması görüldü.

Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesiyle ilgili Sinan Tabur, Mesut Sevgi, Fuat Tan’ın “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten 3 yıldan 9 yıla kadar ve hakkında yakalama kararı bulunan PKK üyesi Uğur Yakışır’ın ise 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı davanın duruşması başladı. Duruşmaya Tahir Elçi’nin kardeşleri Mehmet Elçi, Ömer Elçi, Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, baro başkanları ve çok sayıda uluslararası kurum temsilcisi de katıldı.

Duruşmada tanık olduğu öne sürülen Hüseyin Öğünç, İzmir 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi.

Öğünç, Uğur Yakışır’ı tanıyıp tanımadığı sorusuna, “tanıyorum” yanıtını verdi. Mahkeme başkanının “Tahir Elçi’yle ilgili beyanda bulundu mu?” sorusunu ise Öğünç, “Tahir Elçi ile ilgili hiçbir beyanı olmadı” diye yanıtladı.

Tanığın dinlenmesinden sonra duruşmaya bulundukları yerlerden SEGBİS üzerinden bağlanan sanık polisler Mesut Sevgi, Sinan Tabur ve Fuat Tan, bir söyleyecekleri olmadığını belirtti.

HUKUKSUZ SÜRECE DİKKAT ÇEKİLDİ

Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, davayı aydınlatma noktasında bir isteksizlik olduğunu belirterek, cinayetin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen bir yol kat edilmediğini söyledi. Tahir Elçi Cinayeti’nin alelade bir cinayet olmadığını vurgulayan Eren, şöyle dedi:

“Bu isteksizlik ara kararlara yansıdı. Hiçbir talebimiz kabul edilmedi. Sonuç alınmayacağı bilinen müzekkereler yazıldı. Olay yerindeki kameraların görüntüleri ya silindi ya da bozuldu. Ancak buna karşı bir adım atılmadı. Sizler huzurunda dinlenen açık tanıklar soruşturma savcısı tarafından manipüle edildiklerini söyledi. Deniz Ataş adlı tanık tehdit edildiğini anlattı. Bu tanıklar tersini söyleseydiler, ne olurdu acaba? Sizler tarafından dosyanın en önemli tanıkları olarak kabul göreceklerdi. Tanıklar burada, soruşturma savcısının ‘Bizim görmediğimiz cinayette bize telkin ve yönlendirilmelerde bulunuldu’ dediler. Deniz Ataş’ın ifadesinden sonra iddia makamı ne yaptı. Deniz Ataş’ın dosyasını getirtti. Ataş’ın güvenilir bir tanık olmadığını öne sürdü. Ataş, eğer istediği gibi ifade verseydi, dosyadaki önemli bir tanık olarak kabul edilecekti. Siz de Deniz Ataş’ın tehdit ifadesine rağmen hiçbir ihbarda bulunmadınız, olayın araştırılmasını istemediniz. Cezaevlerinde kameralar var, kim bunu tehdit etti, öğrenilebilir, araştırılabilir. Deniz Ataş, mahkemede verdiği ifadenin ardından Bolu Cezaevi’nden İzmir Cezaevi’ne sevk edildi. Birileri bu tanıktan rahatsızdı.”

Cinayet sırasında Başbakanlık görevini yürüten Ahmet Davutoğlu’nun “Tahir Elçi Cinayeti siyasi bir cinayettir” ve “Mahkeme çağırırsa ifade veririm” sözlerini hatırlatan Eren, kendilerinin talebi olmasına rağmen, mahkemenin Davutoğlu’nun bilgi ve görgü sahibi olmadığını öne sürerek talebi reddettiğini ifade etti.

‘MAHKEME AYDINLATMAK İSTEMİYOR’

Avukatlardan Orhan Kemal Cengiz, mahkemenin cinayeti aydınlatmadaki isteksizliğini kendilerinin de gördüğünü vurgulayarak, mahkemenin cinayeti aydınlatmak için yargılamanın çerçevesini genişletmediğini dile getirerek, olay öncesi yaşanan ve mahkeme kararıyla telefonları dinlenen Mahsun Gürkan ve Uğur Yakışır’ın telefon kayıtlarının mahkeme tarafından taleplerine rağmen istenmediğini aktararak, “Siz cinayeti aydınlatabilecek önemli taleplerimizi reddediyorsunuz, ama cinayeti aydınlatmada doğrudan etkisi olmayan talepleri kabul ediyorsunuz” dedi.

‘SAVCI SANIK SANDALYESİNDE OLMALI’

Dosyanın başından beri manipüle edildiğini anlatan Avukat Erdal Doğan ise “Soruşturma aşamasından beri tamamen manipüle edilmeye çalışılan bir dosya var. Bunu soruşturma savcısı yapıyor hem de. O savcının bugün sanık sandalyesinde olması lazım. Bunu yapmıyorsanız isteksizsiniz. Deniz Ataş’e giden ve MİT’ten olduğu söylenen kişilerin araştırılmasını istemiyorsanız isteksizsiniz. Üzerinizde baskı ve yönlendirme varsa davadan çekilebilirsiniz” diye kaydetti.

‘SAVCI TARAFINDAN ODAYA KİLİTLENDİM’

Davada Avukat Mahsuni Karaman ilk defa soruşturma sürecinde yaşadığı bir olayı anlattı. Karaman, Elçi cinayetinde polislerin kamera görüntülerinin 13 saniyesinin silindiğini tespit ettiği için soruşturma savcısı Umut İncir tarafından odaya kitlendiğini, dosyada şüpheli olarak ifadesinin alınmaya çalışıldığını anlattı. Karaman, “Görüntülerdeki eksiklikleri tespit etmemle, soruşturmayı yürüten savcı beni odasına kilitledi. Önce şüpheli sıfatıyla, sonra tanık sıfatıyla ifademi almak istedi. Bütün bunları 13 saniyelik polis kamerasındaki kesintiyi fark ettiğim için yaptı. O dönem baro başkanı ve avukatlar, dışardan kapıyı zorlaya zorlaya beni çıkardılar. Bana Zaman gazetesini sallayarak şüpheli olarak ifade vermem durumunda ‘Seni tutuklatırım’ dedi. Bunu başsavcıya söylediklerinde ise başsavcı ‘Ben odaya kitleme talimatı verdim’ dedi. O Başsavcı Ramazan Solmaz’dır, şimdi Konya’da Kürtleri öldüren davayı o soruşturuyor. O başsavcı bu başsavcıdır” diye belirtti.

‘SAVCI VE POLİS DELİLLERİ KARARTTI’

Avukat Mehmet Emin Aktar da olaydan sonra başsavcı ile birlikte olay yerine gitmek istediklerini, ama başsavcının emniyet ekipleriyle yarım saat görüşeceğini söyleyip ayrıldığını belirterek, “Meğer delilleri karartmak için görüşmüşler” dedi. Daha sonra olay yerine gitmek için yola çıktıklarında tabancaya sesine benzer bir ses duyduklarını, ardından seri atışların yapıldığını anlatan Aktar, silah seslerinden sonra döndüklerini ifade ederek, “Daha sonra öğrendik ki bu silah sesi başsavcının korumasının sokakta havaya ateş açmasından sonra geldi. Bir çatışma görüntüsü verilmek istenmiş. Meğer sokağa çıkma yasağı ilan edip delilleri karartmak amacıyla yapılmış. Öyle de oldu” şeklinde konuştu.

Avukat Tuğçe Duygu Köksal da, dosyaya 5 yıl sonra giren mülkiye müfettişlerinin düzenlediği raporun bini aşkın olduğu belirtilen eklerinin istenmesini talep etti.

Avukat Aynur Tuncel Yazgan ise dosyada kendini polis olarak ve Ahmet Soylu olarak tanıtan birinin gönderdiği maili alıntılayarak, bu kişinin araştırılarak tespit edilip dinlenmesini istedi.

DAVUTOĞLU DİNLENECEK

Aranın ardından avukatların taleplerine ilişkin ara karar kuran mahkeme, polisin 12 saniyelik kayıp kamera görüntülerinin silinip silinmediği, montaj yapılıp yapılmadığını ya da görüntülerin neden kesik olduğunun sorulması için ATK’ye müzekkere yazılmasına karar verildi. Yazılan ve cevap gelmeyen müzekkerelere yanıtlanmasının beklenmesine karar verilirken, avukatların olay yerindeki istihbaratçıların dinlenmesi, sanık polislerin SEGBİS üzerinden değil doğrudan mahkemede hazır edilmesine talepleri ise reddedildi.

Avukatların cinayetin işlendiği dönemde başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi talebini daha önce reddeden mahkeme, bir sonraki celsede Davutoğlu’na adresinin tespit edilerek tanık olarak dinlenmesi için tebligat yollanmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti, duruşmayı 13 Kasım’a erteledi.

 

EN SON EKLENENLER