Elim kırılsaydı….!

 ALİ ERDOĞAN

Evrensel demokrasiyi özümsemiş, parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde, Anayasalar değiştirilirken; öncelikle toplumsal mutabakat aranır. Üniversitelerden, Barolar ve Tabipler Birliğinden, Yüksek yargı organlarından; Sanayi Odalardan, İşçi Federasyonlardan, … ve Akademisyenlerden görüş alınır; Olağanüstü hallerde değil, başta yaşam özgürlüğün ve diğer özgürlüklerin güvence altında olduğu bir ortamda hazırlanır. Mecliste hiç bir kısıtlamanın olmadığı bir ortamda enine boyuna tartışılır ve meclisin onayına sunulur. Tüm toplum kesimlerini kucaklayacak bir metin çıkarılır. Yoksa, kapalı kapılar ardında sadece bir kişinin sultanlığı için hazırlanmaz.

Rejimi ilgilendiren bir yasa tasarısının içeriğini görmeden, boş bir kağıda 300’ü aşkın parlamenter imza atmaz. İçeriğini öğrenince de nasıl olsa imzalamışız diye boyun eğmez. Uğultular çıkınca, başkanları Parlamenterleri erken seçimle tehdit ederek susturmaz. Bu davranış ancak biat kültüründe olur. Reis ne emrederse boyun eğilerek yerine getirilir.

Türkiye Cumhuriyetinin rejimini toptan değiştiren, tüm yetkiyi bir kişiye verilen bir Anayasa tasarısı kabul edildi onay için halkın onayına sunulacak. Yakın bir zamanda sandık önünüze gelecek.

Sizler buna onay verirseniz neler olacak, biliyor musunuz? Başta parlamento işlevsiz hala getirilecek. Cumhurbaşkanı tarafsız olmayacak.  Çünkü aynı zamanda kendi partisinin genel başkanı olacak. Devletin başı olan Cumhurbaşkanı istediği kişiyi bakan olarak atayacak. Şeriatta bir kural var: Adam karısını boşamak için mahkemeye gitmez. Karısına üç defa boşsun dediği zaman, kadın soluğu dışarda alır. Cumhurbaşkanı da, bakana seni istemiyorum dediği zaman bakan görevi  bırakacak. Kural ve kaideler uygulanmayacak. Eski başbakan Davutoğlu’nun görevi bıraktığı gibi…

Yüksek yargı organların başkan ve üyelerini, hatta Anayasa Mahkemesinin üyelerini de Cumhurbaşkanı atayacak. Cumhurbaşkanı bir suç işlerse, üyelerini daha önce seçtiği bu mahkemede yargılanacak. Üniversite rektörlerini, Vali ve kaymakamları da Cumhurbaşkanı atayacak. Tek kelimeyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm iç ve dış işlerini bir tek adamın dudaklarından dökülecek sözlerle idare edilecek. Ülke, Cumhurbaşkanın çıkaracağı kararnamelerle idare edilecek. Yeni bir yorumla ülke Şeriat kurallarına göre yönetilecek. Tüm okullar İmam Hatipleştirilmedi mi?

Sevgili okurlar, bir baba kızıyla birlikte bir gezi için bilet almak istemiş. Bilet verilmemiş. Gerekçe: “Müslüman kurallarına göre, bir erkekle bir kadın birlikte seyahat edemez” denilmiş. Yarın kız arkadaşınla birlikte sınamaya gidemeyeceksin, bir parkta el ele tutuşup gezemeyeceksin. Kadın işyeri açamayacak. Erkeklerin olduğu bir ortamda çalışamayacak. Toplu taşımacılıkta, kadın-erkek arabaları ayrılacak. Okullarda, kız-erkek sınıfları, belki de okulları ayrılacak.  Bir kadın tek başına seyahat edemeyecek. Dışarda kadın özgürce giyinip gezemeyecek. Hayatın akışı tersine dönecek. Özgür yaşam son bulacak.

Kısmen izaha çalıştığım yaşamın yasal zeminin oluşması için mecliste kabul edilen Anayasa onayınıza sunulacak. Halkımızın uyarı için kullandığı bir deyim var: “Askere giderken bir defa düşün, evlenirken iki kere düşün amma  denize girerken üç defa düşün” der.

Sevgili okurlar, referandum için sandık başına giderken, hangi partiden, hangi etnik gruptan ve hangi mezhepten olursan ol. Bu referandum hepinizi ilgilendiriyor. Bir partiye oy vermiyorsunuz. Ülkenin kaderi oylanıyor. Rejimin değişmesi için oy vereceksin. “EVET” dersen, rejimi değiştirip “KUL” olmaya evet diyeceksin. “HAYIR” dersen, demokratik sistemi, özgürlüğü eski sisteme evet demiş olacaksın.

Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş halka diyor ki: “Sizler hayır derseniz terör azar. Ama evet derseniz, terör anında biter” . O zaman sormak gerekmez mi: Terörü kim organize ediyor? Oy verirken ileriyi düşüneceksin. Ülkenin tüm dengeleri ortadan kaldırılıyor. Yasama, yürütme yargı ve tüm demokratik toplum örgütleri yok ediliyor. Senin seçtiğin parlamento işlevsiz hala getiriliyor. Tüm yetkileri bir kişide toplayan  bir yasaya “evet” de diyorlar. Bugünkü Cumhurbaşkanı, bazıların istediği gibi olabilir. Unutma ki, insanlar fanıdır. İler de yerine gelecek kişi istediğiniz gibi olacak mı? Buna garantiniz var mı?

80 milyonun kaderini, nasıl bir kişinin eline vereceksiniz? Cumhurbaşkanı, eski ortağı Feto için “Ne istediniz de vermedik?” demişti. Şaibeli darbe girişiminden sonrada Sayın Cumhurbaşkanı “Kandırıldık, Allah beni afetsin, halkımdan özür diliyorum” demişti. Şimdi sizlere soruyorum: Kandırılmaya müsait birine, bir ülkenin kaderi teslim edilir mi? Ve Sayın Cumhurbaşkanı on dört yıldır iktidarda. Ne yapmak istedi de yapamadı? Kim, kimler  mani oldu? Tek başına iktidarda değil miydi?

Yarın, elim kırılsaydı evet demeyeydim demek istemiyorsanız; tek adam rejimine EVET demeyin. Parlamenter sistemin işlev gördüğü, yasama ve yargı dengelerin korunduğu eski sistem için bu yasaya HAYIR oyunuzu veriniz.

Saygılarımla….

elbistanliali@fsmail.net

EN SON EKLENENLER