En önemli sorun, iktidarın virüse karşı mücadelede inandırıcılığını yitirmesidir

Bilim insanlarının “3-4 haftalık tam kapanma” için feryat ettiği ve turkuaz tabloya yansıtılan verilerin bile virüsün yayılmasının hızlandığını apaçık gösterdiği bir zamanda (1 Mart’ta) ilan edilen “kontrollü açılım”ın meyveleri toplanıyor.

Hastanelerden, yoğun bakımlarda yer kalmadığı, giderek artan hastalar için sedye bile bulunamayacak günlerin kapıda olduğu haberleri geliyor.

Turkuaz tablonun verileri mart başından beri vakaların 10 kat, ölümlerin 4 kat arttığını gösteriyor. 50 binin üstüne çıkan vaka sayısıyla Türkiye Avrupa’da birinci sıraya çıkarken, dünyada ise ABD, Hindistan ve Brezilya’dan sonra dördüncü sıraya yükselmiş bulunuyor.

Koronavirüsten 1 günde ölenlerin sayısının 250’nin üstüne çıktığını görüyoruz. Tabii ”Bulaşıcı hastalıktan öldü” diye kayda geçirilenler sayılmazsa!

TTB, uzman dernekler, hekimler, sahadaki verilerin turkuaz tabloda yansıyan verilerden çok daha vahim olduğunu belirtiyor.

Son bir ay içinde vaka sayısı her gün yeni rekorlar kırarak 50 binin üstüne çıkarken iki hafta önce, “Türkiye’nin virüse karşı, dünyanın en başarılı mücadele eden birkaç ülkesinden biri” olduğunu iddia ederek; “Ramazan ayında alınacak önlemleri” açıklayıp sahadan çekilen Erdoğan ve kabinesi, virüsün hızla yayılmasını seyrediyor.

İKTİDAR VİRÜSE KARŞI MÜCADELEDEN VAZGEÇMİŞ GÖRÜNÜYOR

Öyle ki;

* Sağlık Bakanı son günlerde, her gün turkuaz tablo verileri üstünden, attığı tweetlerle yaptığı uyarılardan vazgeçmiş bulunuyor.

* Hafta içinde (perşembe günü) toplanması beklenen Bilim Kurulu, toplantısını pazartesine erteliyor

* Pazartesi toplanarak yeni önlemleri ilan etmesi beklenen kabine de toplantısını salı gününe alarak virüsün yayılmasını pek de, hatta hiç önemsemediklerini gösteren bir tutum sergiliyorlar.

Oysa içinden geçtiğimiz günler, 1 günün bile pek çok insanın hayatının kurtarıldığı ya da feda edildiği günlerdir.

Bilim insanları, daha sıkı önlemler önerdiği halde iktidarın 1 Mart’ta “kontrollü açılım” ilan etmesi ve son iki hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesinin olup biteni seyreden tutumu dikkate alındığında şu açıkça görülüyor: Ya Erdoğan ve kabinesi, virüse karşı önlemler almak yerine virüsün yayılmasını tercih eden bir tutumu benimsemiştir ya da virüsün yayılması karşısında yeni önlemler alacak mecali kalmadığını kabul ederek, sürü bağışıklığının bir an önce gerçekleşmesi için, pratikte virüsün yayılmasının önündeki engelleri kaldıran, “Ölen ölür kalan sağlarla biz devam ederiz” tutumu benimsenmiştir!

Bu rahatlığın, virüse karşı mücadele altında alınan önlemlerin etkisiz olması ve dahası bu önlemlerin bizzat Cumhurbaşkanı ve partisi tarafından kongreler, cenazeler, “açılış”lar… gibi etkinliklerle virüse karşı mücadele önlemlerinin açıkça ve ağır biçimde ihlalinin başka bir açıklaması yoktur.

VİRÜSE KARŞI MÜCADELENİN NASIL OLACAĞI BELLİDİR AMA…

Pandeminin ilan edilmesinin üstünden geçen 1 yıldan fazla zamanda artık kovid 19’a karşı mücadelede hangi önlemlerin alınması gerektiği artık dünyadan az çok haberi olan her iktidar, hatta herkes için bellidir.

Nitekim bu konuda TTB başta olmak üzere bilim çevreleri, konunun uzmanı bilim insanları, bu önlemlerin;

* Hızlı test-hızlı aşılama,

* Ekonomik-sosyal destekli kapanma,

* Sistematik filyasyon ve etkili izolasyon,

* Acil kamulaştırma ve yeniden sosyalizasyona dönüş,

* Şeffaf yönetim, insan hakları merkezli pandemi ile mücadele(*) olduğunu söylüyor.

Eğer pandemi yeni başlamış olsaydı, kuşkusuz ki, iktidarın bu önerileri dikkate alarak, gerekli önlemleri alması, yeterli olabilirdi.

Ancak pandeminin üstünden 1 yıldan fazla bir zaman geçmiş ve iktidar maske dağıtımından başlayarak aşı teminine kadar neredeyse her somut önlemde başarısız olurken, yerel yönetimlerin halka yardım girişimleri, “Devlette iki başlılık yaratmak”, “İktidarın iradesine şirk koşmak” olarak gösterilmiştir. Bunlara yasaklar ve yasaklamaların AKP ve MHP’nin faaliyetlerini kapsamaması …gibi uygulamalar eklenince, iktidarın pandemiye karşı önlemlerinin halk indindeki itibarını, “Uyulsa da olur uyulmasa da olur önlemler” derekesine indirmiştir!

Bu yüzden de artık; iktidarın bugüne kadar izlediği çizgiden vazgeçtiğini gösteren bir çizgiye geçerek, olup biteni şeffaf bir biçimde açıklaması, yaşananlardan ders çıkardığını ve bilim insanlarının önerdiği önlemleri uygulamaya giriştiğini göstermesi pandemiye karşı mücadelenin sonuç alıcı bir yola girmesinin en önemli şartı haline gelmiştir.

Aksi halde, halkın güvenini kazanamayan bir iktidarın pandemiye karşı mücadele gibi yığınsal bir seferberlik gerektiren mücadelede başarılı olması beklenemez.

(*) 7 Nisan tarihli Evrensel’de İTO Yönecisi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu’nun dile getirdiği öneriler.

Evrensel Gazetesi

EN SON EKLENENLER