Erdoğan ve Bahçeli’nin TTB’ye öfkeleri bitmiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Türk Tabipleri Birliği’nin kapısına kilit vurulmasını” istediğinin anımsatılması üzerine ‘Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği’ gibi örgütlerin başında geçen ‘Türk ve Türkiye’ ifadelerinin hızla çıkarılması, hükümetin yanında yer almayan örgütlerin tamamen kaldırılıp yeniden oluşumunun sağlanması gerektiğini belirterek, bu konuda Bakanlar Kurulu’nun gerekli adımları atacağını söyledi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Bir defa onun başındaki ‘Türk’ ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararıdır. Bir defa onun oradan süratle çıkarılması lazım. Sadece Tabipler Birliği değil, Türkiye Barolar Birliği ile ilgili de aynı şey. Çünkü bunların milli, yerli, bu ülkenin şu anda yapmış olduğu vatanı korumayla ilgili mücadelede yanımızda yer alma diye bir durumları yok. Tam aksine karşımızda yer alma, teröristlere sahip çıkma, onlarla yandaş olma gibi bir durumları var. Ve bunları tamamen kaldırıp, sadece Türk Tabipler Birliği değil, her grup kendi oluşumunu yapar, faaliyetini gösterir. Aynı şekilde hukukçular kendi barolarını oluşturur, faaliyetini sürdürür. Ondan sonra da gelip oraya çöreklenme diye bir şey olmaz. Bakanlar Kurulu da gereken adımı atar” dedi.

Erdoğan’ın bu açıklamayı, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin iki kurumla ilgili “derhal yasal düzenleme yapılması” talebinden sonra yapması dikkat çekti.

Yasa değişikliği gerekiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü ettiği meslek örgütlerinin adlarındaki ‘Türkiye ve Türk’ ifadelerinin çıkarılması, örgütlerle ilgili yeni bir yapılanmaya gidilebilmesi için yasa değişikliği gerekiyor. Anayasanın ‘kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları’ başlıklı 135. maddesinin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının yasayla kurulması ve organlarının kendi üyeleri tarafından yasada gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilmesi hükmü yer alıyor.

Söz konusu madde, “Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirebilir. Bu merciin kararı, 24 saat içerisinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim kararını 48 saat içinde açıklar, aksi halde bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar” hükmü yer alıyor.

Erdoğan’ın tepki gösterdiği ve adından ‘Türkiye’ ifadesinin çıkarılmasını istediği Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) kuruluşu, Avukatlık Yasası’nda düzenleniyor. TBB, avukatların çalışma usulleriyle ilgili olarak Adalet Bakanlığı’nın onayıyla yönetmelik çıkarma yetkisine sahip bulunuyor. Türk Tabipleri Birliği’nin kuruluşu ise yine yasayla düzenleniyor.

Barış reçeteleri yazmışlardı: 1991 yılında Körfez krizinin gündeme gelmesi, TTB ve tabip odalarının gündeminde yer almıştı. İzmir’de sağlık meslek odaları yöneticileri yazdıkları reçetede savaş ilacına karşı barış ilacının sürekli kullanılması gerektiğini belirtmiş, savaşa karşı çıkmışlardı. O dönem TTB Başkanı olan Selim Ölçer, kitlelerin sağlığının korunması söz konusu iken hekimlerin mutlaka savaşa karşı çıkmak zorunda olduklarını, bu nedenle hem hekimlerin hem de TTB’nin savaş istemediğini söylemişti.

Irak operasyonuı: TTB üyeleri, ABD’nin Irak operasyonunu geçmişteki eylemlerinde de protesto etmişti. 2002 yılında TTB Başkanı olan Füsun Sayek, Ankara’da ABD’nin o dönem olası Irak operasyonuna yaptığı açıklama ile tepki göstermiş ve “Türkiye ne herhangi bir maceraya kapılmalı ne de alet olmalıdır. Savaşa karşı çıkmalıdır” demiş, hekimler, “Savaş öldürür, savaşa hayır” yazılı parkant açarak, beyaz güvercinler uçurmuştu.

O dönem de yargılanmışlardı: TTB, savaş karşıtı açıklamalarının yanı sıra idam cezalarına karşı da geçmişte açıklamalar yapmış ve bu nedenle 1985 yılında TTB Merkez Konsey üyesi Prof. Dr. Nusret Fişek, Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu, Doç. Dr. Nevzat Eren, Doç. Dr. Ragıp Cam ve diş hekimi Hüsnü Çuhadar hakkında “Ölüm cezasının kaldırılması için, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve TBMM üyelerine bir mektup yazarak siyasetle uğraşmakla” suçlanmış ve görevlerine son verilmek istenmişti. Dünya Tabipler Birliği de “Doktorların ölüm cezalarının infazında bulunmalarının meslek ahlak kuralları ile bağdaşmadığını” üye kuruluşlarına bildirmişti.

Filistin raporu: Türk Tabipleri Birliği, aralarında Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Kocaeli Üniversitesi Ruhsal Travma ve Afet Çalışmaları Birimi tarafından oluşturulan bir heyet ile 9-14 Mayıs 2015 tarihlerinde İsrail ve Filistin’i ziyaret etmiş, ardından rapor hazırlamıştı. Raporda “Savaş, insanların ölmesi, yaralanması, sakat kalması, yoksullaşması ve göç demektir. Ailesini, yakınlarını, dostlarını kaybetmesi, korku, acı, şiddet ve gözyaşı demektir. Unutulmamalıdır ki, bu saldırılar yalnızca bugünkü mağdurlarını değil, süregelen etkisiyle sonraki kuşakları da örseleyen ağır travmalardır” ifadelerine yer vermişlerdi.

TERÖR SALDIRILARINI LANETLEDİLER

Kayseri terör saldırısı: Kayseri’de 17 Aralık 2016’da çok sayıda askerin içerisinde bulunduğu halk otobüsüne bombalı araç ile saldırı düzenlenmiş, saldırıda 15 asker şehit olurken 55 asker de yaralanmıştı. TTB yaşanan terör saldırısının ardından “Katliamlar ülkesi olmak, her hafta yeni acılarla yaşamak istemiyoruz. Kayseri’de gerçekleştirilen terör saldırısını lanetliyor, barış içinde yaşama talebimizden, yaşam hakkı savunumuzdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz” diyerek saldırıyı kınamıştı.

Beşiktaş terör saldırısı: 10 Aralık 2016’da İstanbul Beşiktaş’ta Vodafone Park yakınında ve Maçka Demokrasi Parkı içinde gerçekleştirilen iki ayrı bombalı intihar saldırısı sonucu 38 Emniyet personeli ve 8 sivil yaşamını yitirmiş, 166 kişi yaralanmıştı. Saldırıların ardından TTB, olayın olduğu yerde anmalar yapmış terörü lanetlemişti. Sultanahmet patlaması: 12 Ocak 2016’da Sultanahmet’te meydana gelen saldırıyı da kınayan TTB, meslek örgütleriyle saldırının yaşandığı yerde katliamda yaşamını yitirenleri karanfillerle anmış, açıklamalar yapmıştı.

Vezneciler terör saldırısı: İstanbul Vezneciler’de 5’i polis 11 kişinin hayatını kaybetmesine, 36 kişinin de yaralanmasına sebep olan saldırı sonrası da TTB ve İstanbul Tabip Odası yönetici ve üyelerinden oluşan bir heyet, saldırının yaşandığı yerde bir basın açıklaması ve anma etkinliği gerçekleştirmişti. Açıklamada, “TTBİstanbul Tabip Odası olarak; bombaların patlamadığı, hiçbir insanımızın canını kaybetmediği, yaralanmadığı, hiç kimsenin yüreğinin yanmadığı, mağdur edilmediği; barış, demokrasi ve özgürlüğün egemen olduğu bir ülke için dün nasıl mücadele ettiysek bugün de yarın da mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz” denilmişti.

Gar patlaması: 10 Ekim 2015 yılında Ankara Tren Garı önünde 102 kişinin ölümüne neden olan terör saldırısına ilişkin de TTB anma etkinlikleri, protestolar yapmış ve rapor düzenlemişti. TTB, DİSK – KESK – TMMOB ile birlikte yaptığı ortak açıklamada “Biz yaşamın her alanında arkadaşlarımızı yaşatacak, katilleri ve sorumluları hatırlatacağız. Emek-Barış-Demokrasi kazanacak” demişlerdi.

 

Cumhuriyet.com.tr

EN SON EKLENENLER