Figen Yüksekdağ’a tahliye çıkmadı

– HDP’nin tutuklu eski eş genel başbakanı Figen Yüksekdağ’ın ilk kez hakim karşısına çıktığı duruşmada avukatlar savunma yaptı. Mahkeme‬ tutukluluğun devamına karar verdi. Duruşma 18 Eylül’e ertelendi

İlk olarak İstanbul Barosu avukatlarından Gülseren Yoleri, savunma yaptı. Yoleri, davanın tamamen siyasi olduğunu savunarak, Yüksekdağ’ın da savunmasında dikkat çektiği gibi 7 Haziran’da HDP’nin elde ettiği başarıdan dolayı hedefle konulduğunu söyledi.

Yoleri, “Ortada bir suç yoksa insanlar neden tutuklanır? Bu sorunun kendisi bile iktidarın barışa olan düşmanlığı ve davanın siyasi yönünü bir kez daha gösteriyor” diye belitti.

‘GEREKÇESİZ ŞİKAYETLER DAVA KONUSU YAPILIYOR’

İddianame ve fezlekelerdeki kimi ayrıntıları değerlendiren Yoleri, “Yasa maddesinin ön gördüğü eksikliklerle birlikte fezlekelerdeki ayrıntılar bizi teknik ayrıntıların öylesine götürüyor. Biz Yüksekdağ hakkındaki fezlekelerden bazılarından şunu gördük: Şikayeti yapan kişi HDP’nin eş genel başkanı ama orada diyor ki BDP’den hoşlanmıyorum’ diye. Neden böylesine gerekçesiz şikayetler dava konusu edilmemekte” ifadelerini kullandı.

‘ÖZ YÖNETİMLE AB YEREL YÖNETİM ŞARTI ARASINDA FARK YOK’

Yoleri, savunmasına şöyle devam etti:

“İddianamede teşekkür etmeniz gereken bir tablo ile karşılaşıyorsunuz. Israrla birlikte ve ortak yaşam diyorlar. Bütün bunlara rağmen niçin çözüm sürecinde muhatap alınan DTK, Meclis tarafından davet edilmiş. DTK de bu ciddiye alıp önerilerini hazırlayıp göndermiş. 5 yıl içerisinde devlet bunun yasa dışı olduğunu anlamadı mı da çözüm süreci bittikten sonra oldu? Bu soruyu bizim sormamamız gerekir aslında. DTK öz yönetim talep ettiği için en çok suçlanmış. Öz yönetime büyük bir tahammülsüzlüğü iddianamede görebilirsiniz. İktidarın aslında iktidarının tek bir parçasını paylaşamaya niyetinin olmadığının göstergesidir öz yönetime duyulan bu alerji. Oysa yerel yönetimler şarttı var. DTK’nin hatta HDP’nin öz yönetim talebi ile Avrupa yerel yönetimler şartı arasında pek bir fark yok.”

Yoleri, fezlekeye konu olan açıklama ve konuşmaların 2015 ile birlikte askeri operasyonlar artığı ve sokağa çıkma yasakları dönemi ilgili olduğunu ifade etti. Yoleri, “Bir yerde zulüm varsa siyasetçilerin bunu eleştirmesi yasaklanamaz. Örneğin Taybet Ana sokakta vuruldu, onu almaya gidende silahla yaralandı ve Taybet ana kan kaybından dolayı çocuklarının gözü önünde yaşamını yitirdi. Şimdi bu ülkede barışı isteyen bir siyasetçi ne yapar iktidarı eleştirir. Biz insan hakları savunucularının burada yaşananlarla ilgili hazırladıkları raporlardan dolayı cezalandırıldığını da biliyoruz. Bir siyasetçinin ülkesinde yaşanan sorunlardan söz etmemesini beklemek siyasetçinin ne demem olduğunu bilmemek demektir.”

‘BU İDDİANAMELERİ OKUYUNCA HDP’Lİ OLASINIZ GELİR’

Yoleri, “Bu iddianameleri okuyunca oradan suç çıkarılmaz, hatta HDP’li olasınız gelir. Bakıyorsunuz demokrasi, bakıyorsunuz barış” dedi.

‘İDDİANAME HUKUK TARİHİNE KARA BİR LEKEDİR’

Avukat Several Ballıkaya ise iddianamedeki delillerle değinerek, “Soruşturma başladığı andan bu yana adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. İddianame ne yazık ki hukuk tarihine geçecek bir kara lekedir. Bu dava muhalefetin mecliste olmasına engeldir. Dosyada eposta ile mail gönderen kimliği belirsiz kişilerin şikayeti var. Şuursuzca yazılmış şeyler savcılık tarafından alınıp iddianameye konulamaz. Bunlar dosyada delil olarak geçmekte” dedi.

Ballıkaya, bu iddianame de 303 silahlı eyleme yer verildiğini belirterek, “Hepsini bu iddianameye koymuşlar. Hepsinin bu iddianamede olmasının bir mantığı var mıdır? Yüksekdağ bunları yapmamışsa dosyaya neden konulmuştur? diye sordu. Ballıkaya, iddianamenin bilinçli olarak bu şekilde hazırlandığına ifade etti.

DAVALAR İÇİN BİRLEŞTİRME TALEBİ

Avukat Sezin Uçar, yargılamaların tamamında bir kurarsızlık olduğunu belirterek, Yüksekdağ hakkındaki diğer tüm davaların bu mahkemede birleştirilmesini talep etti.

‘YARGI YASAMAYA MÜDAHALEYLE SUÇ İŞLİYOR’

Diyarbakır Barosu avukatlarından Mesut Beştaş, “Bir yargılamanın gerçekten yargılama olduğunu anlamanın yolu savunma hakkıdır. Biz avukatlar araçlarımıza el konularak gelişimiz engellenmiştir. Bu dosyada idare yargıyla el ele vererek bu dosyanın savunmasız kalmasını hedefliyor. Bir dosyada adil yargılamanın ya da dürüst bir yargılama yapılıp yapılmadığını ortaya koyan hususlar vardır. Biz savunma yapmak için buraya gelirken bizden buna inanmamıza siz nasıl inanacaksınız. Bu dosyada yakalama tarihi 4 Kasım 2016’da 11 vekile ortak operasyon düzenlendi. Yargıda bunu yapacak mekanizma var mıdır? Yok. Dokunulmazlığı devam eden birini gözaltına alıyorsanız siz yargı adına yasamaya müdahale ediyorsunuz, anayasal suç işliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Beştaş, Yüksekdağ’ın gözaltına alındığı tarihte dokunulmazlığının devam ettiğini belirtti.

Beştaş, iddianamede DTK ile ilgili kısımlara ilişkin şunları söyledi:

“2007de kurulmuş DTK bir binayı resmi olarak tutuyor, davet edilince Meclise gelip anayasa ile ilgili görüşlerini sunuyor, DTK Başkanı İmralı’ya gidip barış görüşmesi yapıyor şimdi kalkıp DTK’ ya terör örgütü diyorsunuz. Ayıptır, hukuki ayıptır ya” Savcı, avukatların birleştirilmesi talebine ilişkin Van, İstanbul ve Urfa’daki dosyaların istenilmesine ve Yüksekdağ’ın atılı suç vasfı ve deliller gerekçe göstererek tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa verdi.

İlk kez hakim karşısına çıkan Figen Yüksekdağ’ın duruşmasında mahkeme‬ tutukluluğun devamına karar verdi. Duruşma 18 Eylül’e ertelendi

Birleştirme talebine ilişkin de dosyaların ilgili mahkemelerden istenilip incelenmesine karar verildi.

EN SON EKLENENLER