Gazi’de öldürülen çocukların avukatı: Polisleri korumak için ‘kasıt’ değil ‘taksir’ aranıyor

Gazi mahallesinde polisler tarafından öldürülen çocukların avukatı Oya Arslan, “Kasten öldürmeden değil, olası kast, ihmal, taksirle adam öldürmekten ceza veriyorlar. Bu bir politika polisleri korumak için yapılıyor” dedi. Öldürülen Barış Kerem’in annesi Melike Altunışık, taziye dönüşü oğlunun kurşun isabet eden telefonunun polislerce kendisine verildiğini söyledi. Oğuzhan Erkul’un ablası Figen Erkul ise, “3 yaşında kardeşimiz var ve her gün camdan bakıp anne ‘üzülme, abim gelecek’ diyor” dedi.

İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi mahallesinde 14 Nisan akşamı polisin açtığı ateş sonucu araçta bulunan Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un yaşamını yitirdiği, 3 kişinin yaralandığı olaya dair aileler ve avukatlar, TMMOB’a bağlı Makine Mühendisleri Odası Taksim Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. HDP Milletvekili Erdal Ataş ve sanatçı Ferhat Tunç da katıldı. İlk olarak ailelerin avukatlarından Meral Hanbayat, olaya dair açılan dosyanın akıbetine dair bilgi verdi.

‘KASTEN ÖLDÜRÜLDÜLER’

Saldırıda yaralanan Ramazan Altürk’ün felç kalma riskinin devam ettiğini söyleyen Hanbayat, 5 gün boyunca takip ettikleri soruşturma işlemleri ile edindikleri belgeler sonucunda kesin bir şekilde Kerem ve Erkul’un “kasten öldürüldüğü”nü söyleyebileceklerini dile getirdi. Hanbayat, OHAL Kanunu’nun 23’üncü maddesi ile polislere getirilen koruma zırhı, ulusal ve ulusal üstü hukukça güvence altına alınan “yaşam hakkı”nın ihlali olduğu gibi devletin “yaşam hakkı ihlallerinin etkin soruşturulması” yükümlülüğünü de ortadan kaldırdığını söyledi. Hanbayat, “Çocukları öldüren polislerin silah kullanmasını gerektirecek tek bir nedenin olmadığının altını bir kez daha çizerek, bu yasanın sokak infazlarının önünü açacağını hatırlatmak isteriz. Ayrıca Gazi mahallesinde polisin keyfi, sorumsuz bir şekilde yaşam hakkına dönük müdahaleleri yeni olmadığı gibi son aylarda kolaylıkla silah kullandığı birçok vakanın yaşandığı bilinmektedir” dedi.

‘KAYGI VERİCİDİR’

Olaya karışan polislerin ve amirlerinin 2 kez “kasten öldürme” suçu, 3 kez de “kasten öldürmeye teşebbüs” suçunu işlemeleri nedeniyle tutuklu yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerektiğini söyleyen Hanbayat, “Ülkemizdeki yargı pratiği, benzer soruşturma dosyalarında olduğu gibi faillerin korunması ve nihayetinde cezasızlık hali büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Hali hazırda bu dosyada da gizlilik kararı alınarak ailelerin soruşturmadan dışlandığı, polislerin hala görevlerinin başında olduğu ve OHAL Kanunu 23’üncü maddesi ile korunduğu bir tablo, soruşturmanın akıbeti açısından kaygı vericidir. Bu kaygıyı kamuoyuyla paylaşmakla beraber, polislere cezasızlık güvencesi veren bu düzene karşı hayatları çalınmış çocuklar için mücadele etmenin ve bu davanın sonuna kadar takipçisi olmanın önemini hatırlatmak isteriz” diye konuştu.

‘YARGI VE BAKANLIK BİRLİKTE HAREKET EDİYOR’

Avukat Oya Arslan da, “Özel harekat polisine öldürme yetkisinin tanındığını görüyoruz. Özel olarak eğitilmiş bu kişiler yaşam hakkını korumak için sağlıklı ve güvenli şekilde yakalamak zorunda; ama böyle olmuyor gittikleri her yerde bir ölüm mangasına dönüştüklerini görüyoruz. Gazi mahallesinde bu artık olağan bir duruma dönüştü. Bir kişiye seslenirler de o kişi bunu duymazsa ateş açıyorlar. OHAL süresi içerisinde tutuklanan hakkında ceza verilen bir polis memuru görmedik. Kasten öldürmeden değil, olası kast, ihmal, taksirle adam öldürmekten ceza veriyorlar. Bu bir politika polisleri korumak için yapılıyor. Yargı ve İçişleri Bakanlığı ortak bir paydada hareket ediyorlar. Buna hep birlikte ses çıkarırsak bununla mücadele edebiliriz. Ortak politikanın ürünü yargı da bunun önünü açan bir tutum takınıyor” dedi.

‘KURŞUNLANMIŞ TELEFONU VERDİLER’

Barış Kerem’in annesi Melike Altunışık ise, saldırı sırasında oğlunda bulunan telefona isabet eden kurşunu göstererek, polislerin taziyeden döndükten sonra gece arayarak telefonu verdiğini söyledi. Altunışık, “Gazi’de sadece polisten zarar geliyor, çocuklardan birbirine zarar gelmez. En basiti cenazede bile müdahale ettiler” dedi. Saldırıdan 15 dakika önce oğlu ile konuştuğunu dile getiren Anne Altunışık, “Oğlumla konuşuyorum ‘yarım saate geliyorum’ dedi, gelemedi. Kim haklı görüyorsa katil polisleri, bizim yaşadıklarımızın aynısını yaşasınlar. Çocukları olsun ve her 14 Nisan’da bizim yaşadığımızı yaşasın, çocuklardan birini kaybetsinler” sözleri ile duruma tepki gösterdi.

‘BASIN KÖR OLURSA…’

Altunışık, olay karşısında basının tutumunu da eleştirerek, “Basın olarak siz de duyarsızsınız. Diyelim ki ‘durmadı’ çocuklar ne hakkın var vurmaya. O kadar duyarsızsınız ki biz toplantı yapmazsak sormuyorsunuz. Basın kör olursa toplum da kör olur. 1 ay içinde 6 çocuk polis tarafından öldürüldü. Türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş bugüne kadar. Saz ‘uzun namlulu silah’ diye geçiyor. Katilleri koruyan devlet ki, devlet de katil” diye konuştu.

SAVCI: BEN DE ANLAMADIM

Oğlunu son kez Adli Tıp Morgu’nda gördüğünü kaydeden Altunışık, “Sabaha doğru morga girdim. Oğlum, yüzü gözü kan içinde yatıyordu. Savcı yanımdaydı ‘benim oğlum ne yapmış’ dedim, savcı ‘ben de anlamadım. Polis ne düşünerek, ne niyetle ateş etmiş’ diyerek cevap verdi” dedi. Altunışık, sözlerin şu şekilde sonlandırdı: “9 kurşun ne demek, bu neyin kini, neyin nefreti. Bu katiller elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Gizlilik kararı koyuyorlar. Bizden koruyorlar, biz katil gibi mi görünüyoruz? Çocuklar Gazi’de oturuyorlar diye direkt ‘terörist’ diyorlar. 2 çocuğu katletmek mi teröristlik, saz çalıp doğum günü kutlamak mı teröristlik? Benim gözümde terörist, çocuk katilleridir. Haklı gören kim varsa bizim yaşadığımızı yaşasın” dedi.

‘YANLARDAN GİRMİŞ KURŞUN’

Olayda ağır yaralanan ve tedavisi devam eden Ramazan Altürk’ün babası Sadık Altürk ise, “Gelen kurşunlar camdan soldan girip sağdan çıkmış. Diğer kurşun sağdan omuzundan girip omuriliğe girmiş. Kaçsalar arkadan isabet ederdi. Yanlardan girmiş kurşun” dedi.

‘YARIN DOĞUM GÜNÜ’

Saldırı da yaşamını yitiren Oğuzhan Erkul’un ablası Figen Erkul ise, yarın kardeşi Oğuzhan’ın doğum günü olduğunu hatırlatarak, “Yarın Oğuzhan’ın doğum günü. Biz dört kardeşiz. 3 yaşında kardeşimiz var ve abisine çok bağlı. Her gün camdan bakıp anne ‘üzülme, abim gelecek’ diyor. Ölümün ne demek olduğunu bilmiyor çocuklar. Cumartesi işe başlayacaktı. Mezuniyetini kutlayacaktı. ‘Terörist’ diyorlar kardeşime, sırf ‘terörist’ demesinler ona leke sürülmesin diye konuşmuyoruz. Kırkı çıkmadan taşındık 10 yıldır yaşadığımız Gazi’den. Köyde doğduk, sırf okumak çalışmak için geldik İstanbul’a. Oğuzhan’ı son gördüğüm yer morg. 17 yaşında bir çocuk yatmış uzanmış… Hangi vicdan hiçbir şey yapmamış bir çocuğa bunu yapar. Hangi beden o kurşunu kaldırır” dedi.

Avukat Meral Hanbayat ise son olarak, Barış Kerem’in cebinde çıkan ve kurşunun isabet ettiği telefonunu soruşturmayı yürüten savcılığa teslim edeceklerini söyledi.

EN SON EKLENENLER