Gündoğdu’dan seslendiler: Tek çıkış ortak mücadele

Gündoğdu Meydan’ında tutulan Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni son günde ziyaret eden DİSK, KESK, TMMOB ve TTB başkanları, ortak mücadele vurgusu yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, “Bu mücadele hepimizin omzunda bir görev” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), Gündoğdu Meydanı’nda sürdürdüğü Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin son gününde DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz ve TTB Genel Başkanı Raşit Tükel ile CHP’li Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş nöbet alanını ziyaret etti. Alana girerken vekiller tarafından alkışlar ve “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla karşılanan heyet, HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay ve vekillerle selamlaştı.

Sendika ve oda başkanları desteklerini sunarken, HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Türkiye’de sınıf, emek ve demokrasi mücadelesinin en önemli aktörlerinin ve bugüne kadar gerçekleşmiş olan kazanımlarda büyük payı olan örgütlerin kendilerini ziyaret ettiğini belirterek, nöbet eylemine güç kattıkları için teşekkürlerini iletti.

KEMALBAY: DEMOKRASİ SINAVIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Türkiye’de bir kırılmanın yaşandığını belirten Kemalbay, şöyle konuştu: “Türkiye’de nasıl bir kırılma noktasında olduğumuzu hepimiz yaşıyoruz. AKP-Saray iktidarı faşizm yolunda ilerliyor. Bunu endişe ile izliyoruz. İzlemekle kalmıyoruz. Türkiye’nin ne kadar kritik bir dönemden geçtiğini nasıl bir kırılma noktasında olduğumuzu hepimiz yaşıyoruz ve AKP-Saray iktidarı faşizm yolunda ilerliyor. Epeyce bir yol aldığını hepimiz görüyoruz ve bunu kaygıyla, endişeyle izliyoruz. Tabi ki sadece izlemekle kalmıyoruz. İşte biz bu ülkenin demokrasi güçleri olarak bir araya gelmek ve bu faşizme gidişi durdurmak ve ‘Durmayalım faşizmi birlikte durduralım’ dedik, bunun için mücadeleyi yükseltiyoruz. Bu mücadele aslında hepimizin omuzlarında önemli görevler düşüyor. Çok büyük bir demokrasi sınavıyla karşı karşıyayız. Hep birlikte bu demokrasi sınavını başarılı bir şekilde vereceğimize inanıyoruz.

TÜRKİYE BÜYÜK BİR TALANIN MAĞDURU

Türkiye’de iş cinayetleri ağır bir yük. İşlerinden, ekmeklerinden olan 150 bine yakın emekçi var ve büyük bir acı. Akademisyenler, kamu emekçileri sivil bir ölüme mahkum edildiler. Türkiye aslında bugün büyük bir yağmanın, rantın, talanın mağduru. Her gün tarih, doğa ve kentler yağmalanıyor. Hasankeyf’te olduğu gibi. Dersim’de, Botan’da olduğu gibi. Sadece tarih bellek değil canlılar da yaşamını yitiriyor. Bu yıkıcı faşist gidişe ‘dur’ diyen herkes bizim için son derece kıymetli. Demokratik ilkeler çerçevesinde yan yana gelen, birlikte mücadele eden bütün demokrasi güçlerine buradan selam olsun. Kadın hareketine, emek hareketine, doğa hareketine selam olsun.”

TÜKEL: BİR ARADA MÜCADELE ETMELİYİZ

Ardından konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Raşit Tükel, ülkenin çok zor bir dönemeçten geçtiğini belirterek, “Biz sağlık alanında 14 yıldır bir yıkım içinde yaşıyoruz. Sağlık hakkı mücadelesini olumsuz koşullara ve neoliberal politikalara karşı yürütüyoruz. Darbe girişiminin ardından ülkemiz önemli bir eşik noktasına geldi. Darbelerle mücadele için demokratik yollar var, ancak kullanılan hak ve özgürlüklerin askıya alınması oldu. Kamu görevlileri ihraç edildi. Gerçek anlamda bir baskı, gözaltına alma, tutuklama ve ihraç etme süreci yaşandı. Temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasının sonucunda geldiğimiz nokta bütün demokrasi güçlerinin bir arada mücadele içerisinde olması gerektiğini gösteriyor” dedi. Son 1 yıl içerisindeki antidemokratik uygulamaların sonucu olarak emeğin gasp edilmesi, ihraç edilenlerin ucuz emek gücü olarak çalışmak zorunda kaldığını belirten Tükel, Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni bu anlamda milyonların talebini dile getirdiği için desteklediklerini ifade etti.

KORAMAZ: HALK ONLARA CEVABINI VERECEKTİR

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Emin Koramaz ise, yaşanan koşullarda adalet talebinin önemli olduğunu vurgulayarak, “Ülkemiz son bir yılı adalet arayışıyla geçirdi. Doğudan batıdan milyonlarca insan adalet talebiyle sokaklara döküldü. Bizler de bu adalet arayışının bir parçası olduk. Örgütlü olduğumuz her yerde direnişlere destek vermeye çalıştık. Bugün de dostlarımızın nöbetinde onlarla yan yanayız. Talebimiz adalet. Bir yıldır OHAL koşullarında KHK’ler ile yönetilen, milletvekilleri tutuklanan, belediye başkanlarına kayyum atanan bir ülkede vicdan ve adalet istemekten daha doğal ne olabilir” dedi. Nöbet eylemlerindeki ablukalara da dikkat çeken Koramaz, “Şu durum bile siyasi iktidarın vicdan ve adaletsizliğinin tescillenmiş halidir” diye konuştu.

AKP’nin iktidara gelirken “Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacağız” söylemini hatırlatan Koramaz, “Hukuku ayaklarının altına aldılar. ‘İleri demokrasi’ dediler, hak, hukuk diyenin tutuklandığı, gözaltına alındığı bir ülke haline geldi. ‘Hak, hukuk’ dediler, tek adam rejimini kurdular. Biz onların kurmak istediği düzene izin vermeyeceğiz. Onları kurmak istediği düzenin bir geleceği yoktur. Sonu karanlıktır. Bu karanlığı hep beraber yıkacağız” diye kaydetti. İktidarın tüm toplumsal muhalefet odaklarından korktuğunu dile getiren Koramaz, “Şair ne demiş; ‘Hiçbir şeye benzemez halkını satanların korkusu’. Elbette bu halk onlara aradığı cevabı verecektir. Bu iktidar onların sonu olacaktır” diye konuştu.

GEZEN: BARİYERLER EMEKÇİLERİ BİRBİRİNDEN AYIRAMAYACAK

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Aysun Gezen de, devam eden Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerine dikkat çekerek, görüşmelerin kamu emekçileri açısından eşitsizlik ve adaletsizlikle başladığını vurguladı. Bir satış sözleşmesinin koşullarının oluştuğunu söyleyen Gezen, “Bizler, emekçiler açısından adalet istiyoruz. İşçilerin insanca yaşamasını ve çalışmasını istiyoruz. Günde onlarca emekçi iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bizler, bunları söyleyecek tek konfederasyon olarak oraya alınmadık. Bu konfederasyon hiçbir iktidar önünde eğilmemiştir, eğilmeyecektir” dedi. İktidarın emekçilere yönelik sömürü politikalarına karşı mücadele çağrısında bulunan Gezen, “Bu bariyerler ne emekçileri ne halkları birbirinden ayıramayacak. Bizler barış içinde bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

BEKO: YAN YANA MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK

Ardından söz alan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Kani Beko da, OHAL’in utanç verici olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Demokrasi tarihine baktığımızda hırsızların ve katillerin yönettiği ülkelerde onurlu ve ahlaklı insanlar ya cezaevinde olmuştur ya da mezarda. Dolayısıyla bize öğreten demokrasi tarihinde buna dur demeliyiz. Mazlumların ve mağdurların faşist diktatörlüğe karşı ayağa kalmasından başka bir çaresi yok. Faşist diktatörler diz çökmediği sürece mazlumlar ve mağdurların bir arada mücadele etmekten başka çaresi yoktur. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Türkiye’de demokrasi mücadelesinin tamamı darbe girişimine karşı mücadele verdiler. Ama Bakanlar Kurulunun OHAL ile almış olduğu kararlar utanç vericidir.

12 EYLÜL’DE BİLE YAŞANMADI

Ülkemiz OHAL ve KHK’lerle yönetiliyor. 12 Eylül faşist cunta ülke yönetimine el koyduğunda biz kapatılmadık, mahkeme kararıyla kapatıldık. Ama bugün 150 bine yakın kamu çalışanı mahkeme kararı olmadan KHK’lerle işten atıldılar. Belediyelerde kayyum var, 2 bine yakın arkadaşımızın iş akdi askıya alındı. 2 bine yakın işten atılmış arkadaşımızın işsizlik maaşını, kıdem tazminatını neden vermiyorsunuz? 12 Eylül faşist cunta döneminde insanların gidebilecekleri bir mahkeme vardı. Ama bugün işçilerin, akademisyenlerin gidebilecekleri bir mahkeme yok. Dolayısıyla bugün siyasi iktidara karşı demokrasi mücadelesi verenlerle yan yana mücadele etmekten başka bir çaremiz yok.”

CHP’Lİ PEKTAŞ: KOL KOLA YAŞAMAYI BİLECEĞİZ

Nöbeti ziyaret eden heyet arasında yer alan CHP’li Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş ise, nöbet eyleminin değerli olduğunu vurgulayarak, “Keşke böyle bariyerle soyutlanmamış olsa. Bu bölge İzmir’in özgürlük alanıdır. Bu özgürlük alanına bu bariyerler büyük bir utançtır. Bunu yapanlar bu ülkede demokrasiyi geliştireceğiz diyerek 15 yıl önce siyaset hayatına başlayan bir partinin uygulaması” dedi. Kayyumlara da değinen Pektaş, “Seçilmişlerin görev yapamadığı belediyelerin olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Siz yerel yönetimleri öldürürseniz demokrasiyi de öldürürsünüz. Belediyelere kayyum atamak halka kayyum atamaktır. Ahlaksızlığı ilke haline getirmiş bir hükümet var. Bizim hukuk kurallarımız ve bizim yöneticilerimiz hukuka ve ahlaka uygun davranmıyor. Yemin ederek görevine başladı, yeminine uymuyor. Böyle bir dönemde vicdan ve adalettir söylenmesi gerekendir. Biz birbirimizden farklıyız, bu bizim zenginliğimizdir. Her şeye rağmen kol kola insanlık içinde yaşamayı bileceğiz” diye kaydetti.

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım da heyetlere teşekkür ederken, kalıcı bir barışın Türkiye halklarına armağan edileceği güne kadar mücadele etmeyi sürdüreceklerini söyledi.

EN SON EKLENENLER