Güneş Sistemi’nde bilinen en karanlık madde keşfedildi

Görsel: (NASA/Goddard/Arizona Üniversitesi)

Asteroitten gelen örnekler, 2019’da Japonya’nın Hayabusa 2 keşif robotu tarafından çıkarılmıştı. Dünya’dan yola çıkan keşif robotu 300 milyon kilometreden daha fazla yol kat ettikten sonra numuneleri toplamak için asteroit yüzeyinde bir yıldan fazla zaman harcamıştı.

O dönemde bilim insanları asteroit yüzeyinin altındaki malzemeden toplanan verilerin evrenin 46 milyar yıl önceki durumuna dair (özellikle de organik maddelerin galaktik mahallemizdeki diğer gezegenlere nasıl dağılmış olabileceği konusunda) bilgi verebileceğini umuyordu.

Dünya’ya dönen Ryugu kapsülünü kurtaran ekibin başındaki Profesör Masaki Fujimoto, ABC’ye, “Bu sadece nadir değil, çok değerli bir numune” diye konuştu:

“Bize Güneş Sistemi’nin çok erken tarihini ve Dünya’yı yaşanabilir kılan süreci anlatacak.”

New Scientist’in aktardığına göre, yüzeyden alınan 5,4 gramlık malzeme, organik ve su taşıyan moleküller de dahil olmak üzere birçok olağandışı bileşik içeriyor.

Paris-Saclay Üniversitesi Uzay Astrofiziği Enstitüsü’nde doçent olan Cédric Pilorget, “Bu bileşiklerin çoğu, miktar açısından önemsiz olsa da (en fazla yüzde birkaçı) Güneş Sistemi’nin ve daha sonrasında Ryugu’nun geldiği ana gök cisminin oluşumunun ilk aşamalarında meydana gelen bazı süreçlerin izini sürmede büyük bir potansiyele sahip” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları farklı dalga boylarında ışık kullanarak yüzlerce görüntü yakalayan hiperspektral mikroskoplar gibi asteroidin bütünlüğünü koruyacak teknikler kullandı.

Fakat araştırmacılar Ryugu numunesinin özellikle karanlık olduğunu (incelediğimiz diğer meteoritlerden çok daha karanlık) belirledi. Bunun nedeni yüzeyine çarpan ışığın yalnızca yüzde ikisini yansıtmasıydı.

Bu da ya Ryugu’nun farklı bir kimyasal yapıya sahip olduğunu ya da Dünya atmosferindeki yolculuğun, atmosferin içinden geçen meteorları parlattığını düşündürüyor.

Ayrıca diğer asteroitlerden farklı olarak, Ryugu numunesi ince bir dokuya sahipti ve bilim insanlarının görmeyi beklediği (kondrül adı verilen) erimiş minerallerin hiçbirini içermiyordu.

Bu da asteroidin, CI kondrit adı verilen nadir bir meteorit türünün ana gövdesi olduğunu gösteriyor. Bu meteoritler suda çok kolay parçalandığı için Dünya’ya yalnızca 5 tanesi ulaşabildi. Söz konusu meteoritlerin kimyasal bileşimleri gazsız bir Güneş’e benziyor.

Kaynak: Independent Türkçe

EN SON EKLENENLER