Hak sözünü zamanında söyler ise xızır olur/ söz zamanı biçer ise hınzır olur.

BÜLENT FELEKOĞLU

Hak Aşkı, Xızır Hikmeti, Pirim Seyit Nesemi’nin Nefesi İle…

Dört Temmuz Pirler ve Alevi Aydınlar Alevi Yol Erkan Bildirge’sinin Bildirgesi ile uzun zamandır bekleyen, belli aralıklara açığa çıkarılıp tartışılan Hak Yol Alevilik ile ilgili Erkannameler, Tarihsel belirlemeler, politik belirlemeler, İnançsal meseleler bu vesile ile tekrar toplumumuzda yoğun tartışmalara sebep olmuştur. Bizlerinde eleştirilerimizi paylaştığımız “Alevi Yol Erkan Bildirge’sinin” vesile olduğu tartışmalar ile de olsa tekrar bütünlüklü değerlendirmelere ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyaç inanç düsturumuz olan “ Zamanda söylenmiş her mana anlaşılmaya değerdir.” Ciddiyeti ile olmak durumundadır. Hazırlanmış metin ön bir çalıştay olarak algılanmalı, hali hazırda tüm eleştiri sahipleri davet edilmeli, Kurumlar davet edilmeli, aydınlar davet edilmeli “Hak Yol Alevilik Gelecek Perspektifi ve İnanç Meseleleri, Kurumlarımız ve Ocaklarımız”  Konu başlığı ve alt başlıkları ile yeniden Kadim tarihimiz, İnanç meselelerimiz, yapılmış tüm çalışmaların da tekrar gözden geçirildiği toplumumuza ve inancımızın ciddiyetine, derinliğine yakışır, ortaklaşılmış Hak Yol Alevi süreklerine, Halklarına gelecek perspektifi verebilecek bir yeni Birlik Cemi’ne çok acil  ihtiyacımız vardır. Bu Cem’e(Cıvat) kurumlarımızda sorunlar yaşamış, yaşanan sorunları Erkan diliyle çözülmemiş kurum yönetici ve çalışanları da katılmalı sorunlarını dile getirmeli en son Dar Meclisinde sır faş edilmeli çözüme kavuşturulup Çerağ ile tekrar sır edilmeli. Çünkü; Hak Yol Alevi Kurumlarını ve Halklarını her temsil eden canların meseleleri tartışıldıkça ve çözülmedikçe toplumumuzu vicdanını yaralıyor. Birbirine güvenmez yapıyor, Yolun ve ya temsilcilerinin, Pirlerinin, Ocaklarının kendi meselelerini bile çözemediği kanaatini oluşturuyor. Bu Birlik Konferansının çağrıcıları Ocak temsilcileri olmalıdır. Kurumlar kolaylaştırır boyutta destek olabilmelidir.

Bu Düsturla;

Bildirgeye dönük eleştiriler kastını zorlayan bir noktaya evrilmektedir. Bu konu artık bir Civat meselesidir. Gerisi dedikodu olur. Gerisi geri muhafazakarlığı beslemek ve Nehak’ın toruna düşmek olur. Edep Ya Hu vakitleri gelmiştir. Fam u Guman vakitleri gelmiştir. Nehak her tarafta çemberini örerken o çembere Hınzırlık yapmanın manası yoktur.

“Pirincin İçerisinde ki Beyaz Taşlar” diyerek kemalet erbabı cümleler kurulan bir diğer konu var ki. O da  bizi kaygılandırmıştır. Çünkü; Halklara çözüm getiren noktadan çok Halkları düşmanlaştıran bir kasıt aşmasına dönüşmüştür. Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin Köçeklerine yakışmamıştır. Bext Xweşler( Güzel Yürekliler, Vicdanlılar) Geyik ile Aslanı bir torda yaşatan Aşk erbabı Ocağa yakışmamıştır. Çünkü; tarihsel altyapısı Engizisyon mahkemelerinden, Selçukululardan, Osmanlıya ordan İttihat Terakkiye kadar Alevi ve Sunni toplumunu ayrıştıran bir söylemdir. Kestiği yenmez, Sofrasına oturulmaz Alevi sözü. Türkiye Cumhuriyeti boyunca da yoğun kullanılmış özellikle Hak Yol Alevi Halklarından Kürtlerin kendi toplumallıkları arasında bağ kurmasını engellemek, bu şekilde asimile etmek için kullanılırken. Tamamen de tarihi bir manüpülasyon iken. Nasıl bu kadar emin konuşuyoruz diye soran canlarımız olacaktır. Şeyh Sait Erzurumun Hınıs ilçesi Kolhisar köyündendir. Biz Xornekanlı aşiretinden Erzurumun Hınıs ilçesi Kosan, Bayır (Qulıngo) köylerinde yaşayan Şeweş, Veli ve Kotan Ağa’nın evlatlarıyız. Aynı coğrafyanın yakın bölgelrindeniz. Çoğu Kirvamız toplumsal bağ açısından Şafidir. Benim kirvam dahil. Şeweş Ağa, Mehey Ağa Kosan köyünde ve Hınısta ailenin ileri gelenleridir. Ben nineme yetiştim bunu gibi melseler hanemizde hep konuşuldu. Şeyh Sait’le ilgili de hanemize gelişleri ve gidişleri konuşulurdu. Nenemin analatımı şöyle idi Şeyh Sait geldiğinde mutlaka ona bir hayvan keserdik. Ama büyüklerimiz onun kesmesini isterdi. O ise asla buna müsade etmezdi. Çok kızerdı niye senin malın haram mıdır derdi. Sen bana hakaret mi ediyorsun derdi. Buna benzer birçok diyaloğun da canlı şahitliğini yapmışımdır. Qulıngo’nun karşı köyü yelpiz Şafi Kürt köyüdür. Ordan bize sürekli misafir gelir. Ben daha bir misafirin bizim evde yemek yememezlik yaptığını görmedim. Taki Türk İslamcı cami hocaları gelene kadar. Bu konu daha çok gündeme geldi. Şimdilerde ise esamesi okunmuyor. Ayrıca Şeyh Sait’in iki torunun süt annesi çarekanlı şimdi ismini hatırlayamadığım Alevi bir kadındır. Bexanlı Hasan Ağa’nın hanesine Şeyh Sait defalarca misafir olmuştur. Aileden duyduğum Şeyh Sait’in yemek yemediğine dair herhangi bir yorum yoktur. Yüzyıllardır bu hurafe dönüyor. Seyit Rıza ile Şeyh Sait aynı sofra da oturmadılar. Tarihi hiçbir mesneti yok. O dönem Ermeniler sürülmüş, Kafkaslardan Erzurum’a, Elazığ’a, Malatya’ya, Maraş’a yoğun bir göç yaptırılıyor Türkleştirmek amacıyla. Kürt Aşiretler arasında da bir karmaşa var. Devlet ordan oraya sürüyor. İşine gelmeyeni katlediyor. Türk – İslamcı yaklaşımın en önemli argümanı Hristiyan Engizisyon mahkemeleri gibi, Yavuzun Fetvaları gibi toplumu daha fazla ayrıştırmak için bu argümanı açıktan kullanmıştır. Ayrıca Sivas’ta ki yaklaşım toplumumuza doğru hizmet etmek için bedel ödemekten çekinmeyen bir canın iyi niyet telkinidir. Biz biliyoruz Bektaşi Ocağı bu derinliğe sahiptir. Köçekleri bu geniş vicdanlılığa sahip olmalıdır. Eğer ki Balım Sultan misali yol Nehak’a peşkeş çekilmeyecek ise, Adalet yürüyüşü deyip Aleviler ve Türkiye Demokrasi güçleri tahkim edilmek niyetine göz kırpılmıyor ise. İttihat Terakki aklının Türk – İslamcı Çizgisine toplum tekrar sokularak yalnız bıraktırılmak istenmiyor ise. Bu niyetleri sıralayabiliriz. Fakat; Kürt halkı Türkiye inanç ve demokrasi güçleri ile onurlu, özgürlükçü laik bir çizgide buluşabilir. Bir yenilik ancak bunun üzerinden şekillenir. Anadoluluk ve Türkmen ruhu ancak böyle açığa çıkabilir. Sınırları aşan ortak vatan fikri nifakla değil. Nehakla değil. Ancak Hak söyleyen ile olur. Bu cümle tarih bilgisinden yoksun Sifra Kember –i Ali’yan ( Aliye kemerbest olanlar, Yoluna Yemin edenler) Bu yemin elmaya ikrar verenlerden beri vardır. Bu nifak Şeyh Sait’in değil bu Nifak Nehak’ındır. Birazda Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdurrahim’i araştırsınlar Dersim’e yardıma giderken bir tarla da nasıl cayır, cayır yakıldıklarını okusunlar.

Bugün Hacı Bektaşa’a Milyon Hak Yol Alevi Kürt niyaz ediyor. Hiçbir şeyin değeri yok ise onun değeri olsun. Keramet veren niyaz edendir. Gelin bu keramet kapısına yüz çevirmeyin. Bugün bu kadar asimile edilmemiz yegane sebebi bu politik nifaklardır. Yolumuz Hak Yol Alevilik Deryası, Cümlesine mana vermiş Xızır nuruyla hepsi birer ırmağımızdır. Hakikati kurutmak değildir.

“ İlimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyen Pirin dusturu ile cümle ilimi arının sırrı ile bal eyleyen yolu sezmeyen Nehaktır. Bir gün sordular Alevilik nedir? Dedim sen ne bilirsin dedi ben Biyoloji bilirim. Dedim o vakit sana böcekten anlatayım. Dedi Eyvallah. Her Ocağımız bir Nur kapısı, Her ocağımız bir felsefe okulu, Her ocağımız bir matematik okulu. Ve cümlesinin donunda olan Işığın Nuruyla Hakkını veririz. Xızır’ın yardımı Pir’in nefesiyle softaya tekrar, bize ise canında Nur olmak düşer. Bu nedenle Quantumu doğuran Xızır Çarkıdır. Bu anlamamak ilimden şaşmak. Yolda Arının sırrına göz kapatmaktır.

Artık bir araya gelip konuşma vaktimiz gelmiştir. Her geçen zaman bizim açacak çiçeğimizi soldurmaktadır. Nehak tohumlar ekilmektedir. İkinci Cumhuriyet bizim nihai asimilasyonumuz olmasın. Cümlesini bir edecek Yolumuz ve Gücümüz var. Aşk ile.

Bülent Felekoğlu – Tarihçi

EN SON EKLENENLER