Hak Yol Alevilikte Cevaplanması Gereken Sorular -2

2) Bin Bir Sürek Manası Günümüzde Doğru Algılanıyor mu?

 Hak Aşkı, Xızır Hikmeti, Pirim Seyit Nesemi’nin Nefesi İle…

Reya Heq / Raa Heqi / Hak Yol tüm zamanlara ve mekanlara sirayet eden ve bağ kuran, canların cümlesi ile Hak Deryası’nda cümle varlığı bir aynada gören gerçek “ Yol Bir Sürek Bin bir” hakikati. Tüm zamanlara sirayet eden nam deryası doğru çözümleniyor mu? Sorusu önümüzde dururken ve her kelamda dilden eksik edilmezken. Asıl Hakikat canlarımızda zuhur ediyor mu ya da Hakk yerini buluyor mu? Soruları artık sorulmalı, tartışılmalı Hakikat Çerağı uyarılmalıdır. Re / Ra / Yol kavramı sadece ağızdan bir nefes ile çıkan bir kelime değil. Varlığın doğuşundan, ilk gayretten, ilk zerreden güne yaşamın izi ve hakikati olarak anlaşılmalı. Hiçbir hakikat arayışçısı bizden uzak değil, canfeda bedenimize, ruhumuzda yaşayan gayretin manası olarak anlaşılmalı. Hiçbir Hakikat elçisi Re/Raa/Yol gerçekliğinin sırrına ermeden ve kendini bilmeden gerçeğin, has mananın izini sürememiştir. Saf benlik Hak Yol’da ilk nur, kendini kendinden sırlayan Çerağdır. Çerağın ışığı/Harı ilk varlıktan beri bu gayret Hakk Yolda, Hakikat arayışçısı olmuştur.

Hakk Yol; Evreni damla içinde birlik, Damla da derya içinde birlik donunda görür. Yani her can bir Evrendir. Her Evren bir can. Damla olmaz ise Derya, Derya olmaz ise damla olamayacağı önümüzde bir hakikat olarak dururken . Peki Xızır bu birliğin neresinde. Xızır Yolun donunda, yolun kendisi, kendini bilin manası, saf düşünce bilme hali “ Hakk’kı bilen kendini bilir, Kendini bilen Hakk’kı bilir.” Cümlesi tüm mektubatları içine alır. Her Hakikat arayışını sürek sayar. Coğrafyası engindir. Öyle Anadolu Aleviliği terimi ile güdükleştirmez kendini. Çünkü Hakk Yol Güneş’in doğuşundan batışına tüm coğrafyalarda nur deryasıdır. Hakk Yol inanç silsilesi içinde Derya’nın kendisidir. Damla olma halini bilen.

Reya Heq / Hak Yol 124 bin peygamberin Xızır Hakikatiyle sırlandığı, binyılların kadim inancı, bu zulumata direnecektir. Peki nefis iktidarları bugün katlediyor, yok ediyor hergün her yanımız kan deryasında.Bu korkunç gerçek neden ey insanlık! Niçin bu kadar Yaradan’ın cevherinden var olan özüne düşmansın? Nasıl olur da vicdanını kurutursun? Nasıl olur da senden içeri giren sen, seni senden çalıp ifrite dönüştürür? Neden rahmet ile içine düşen nurlanmış sevgiyi kirletirsin? Oysaki Can-Abı Hakk’ın hikmetiyle sana yaşam gücü verildi. O güç tertemizdi; sevgiyle, hoşgörüyle, merhametle yoğrulmuştu. Nasıralı İsa 2000 sene evvel “Hak söz ve sevgidir” demedi mi? “Sözün hükmü Hakkın hükmüdür. Sevginin gücü Hakkın gücüdür” demedi mi?

 

Harranlı yüce İbrahim zorba Nemrud’a iman etmedi. “Benim ilahım yerin ve göklerin, gece ve gündüzün sahibi olandır. O adalet ve delalet ile bize bir hayat sunuyor” dedi. Mezopotamyalı Zerdeşt, Elbruz dağlarında Hakk’ın hakikatinde üstün insan arayışına çıktı. Firavun sarayını lanetleyen Musa “Öldürme, yalan söyleme, zina etme, çalma!” diyen Yahve’den bu hakikati öğrendi. Nasıralı İsa kire, pasa, yalana batmışlara “Kendinizi inkar etmeden, kendinizden vazgeçmeden şaraba bandırılan kuru lokmayı benimle beraber yiyemezsiniz!” dedi. O göksel Eloha’nın oğlu idi. Muhammed Mustafa Hakk’ın zaman tüneline girdiğinde “Hamd olsun âlemlerin Rabbine!” dedi. Allah ona seslendi: “Oku! Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla oku!” Muhammed’in dili açıldı. Hakk’ın hakikatında “Komşun aç iken tok yatan bizden değildir” hadisine, “Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir” ayetine vasıl oldu. Ona adalet ve delalet böyle ayan oldu.

 

Rêya Heq yol erenleri(Dewreşler) insan-ı kamilde buldular Hakk’ın hakikatini. Aşk ile niyaz ettiler, gerçekler demine hüü diyerek aşk şarabını içtiler. Allah’ın Aslanı Güzel Ali bütün kudretini sadece zalimlere karşı kullandı.

Görülüyor ki bütün resuller, nebiler, Hakk yoluna ermiş veliler, dervişler, yol uluları hepsi bir tek kelamda buluşuyorlar. Birlik deryasında Biri Bin Bini  Bir ediyorlar. Reya Heq / Hak Yolda tüm Peygamberlik sürekleri ve Kitabi dinler Hakk Deryasında sürektir. Cümlesi birlik deryasının Çerağıdır. Xızır hakikati ile sırlanmış sevgi gerçeğinde. Sadece bugün daraltılmış kullanım hali ile değil. Hakk Cümlesinin aynası, Xızır cümlesinin hikmeti. Sapma ise Nehakların Hakkın Yolunu çıkarları için kullandıkları zamanlardır. İşte o zaman Velayet nuru Reya Heq / Hak Yolda gayrete başlar. Pir Hüseyin donunda Canfeda direnir.

Son olarak Hak Yol Alevi Halkları, inanç önderleriz, kurumlarımız inancımızın Xızır(Hızır) Hakikatinden bağımsız olarak tüm Din, İnanç ve Süreklerle olan ilişkimizi karşıtlık üzerinden besleyerek diri tutma çelişkisine yönelmişlerdir. Ya da tüm Din, İnanç ve Süreklerle ilişki yerine başını birine bağlayarak Tarikat formatında inancımızı daraltarak bir şerh kültürüne yönelmektedirler. İnancımızın zamanları ve mekanları kucaklayan derinliğinden çok tarikat basitliğine yönelmek zorunda kalmışlardır. Bu bir tercih ise Hak Yol’da hatadır. Bir zorunluluk ise işleyişi Hak Yol yasasına uygun değildir. Hak Yol yasası reddiyetten çok anlam kazandırarak ilişki ile gerçeğini korumaya ikna eden bir yasa ve siyasasayı takip eder. Yoksa müellif hattı Şiri Yezdan Ali’nin “Ben Kuran’ı Natık’ım(Konuşan Kuran’ım) sözü ile manaya gelmiş, Pir Hüseyin’in şehadeti ile görülmüş , Hallacı Mansur’un “Ene’l-Hak” nam deryası ile mühürlenmiştir. Kimse Cem u Cıvatlarımızda erkanlarımızda yeniden müelliflik yapması tamamen Hak Yasası ve Xızır ( Hızır) nurundan eksik olmasıdır.

Aşk İle…

 

EN SON EKLENENLER