Halklar mozaiği Hatay’da eser kalmadı

Barış, hoşgörü, huzur ve birlikte yaşama örnek gösterilen Hatay’da Suriye savaşı ile birlikte eski günlerinden eser kalmadı. Son kalan Ermeni, Yahudi ve Hıristiyanlar kenti tek tek terk ederken, ayinler artık polis korumasında yapılıyor. Gayrimüslimler mülklerini yarı fiyatına satıp gidiyor.

Türkiye’nin en huzurlu ve medeniyetler şehri olarak bir zamanlar adından bahsedilen Hatay’da Suriye savaşı sonrası huzur mumla aranır oldu. Silahlı örgütlerin geçiş ve konaklama üssüne dönüşen kentte halk diken üstünde bir yaşam sürdürüyor. 15 Temmuz “Darbe” girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamaları ile iyice tedirgin olan kent, yarı açık cezaevini andırıyor.

MİLLİYETÇİ KESİMLER DESTEKLENİYOR

Savaşın başlamasının ardından Halep, İdlip, Hama, Humus ve Lazkiye kentlerinden başta olmak üzere yüzbinlerce mültecinin akın ettiği sınır ilçelerinden Reyhanlı, Kırıkhan, Yayladağı, Hassa ve Altınözü ile Defne ve Antakya’da şiddet vakalarında artış yaşanıyor. Korunaksız kamplar ile kent merkezlerinde sağlıksız evlerde yaşama tutunmaya çalışan mülteciler ile yerli halk arasında çeşitli nedenlerden kaynaklı sık sık arbedeler yaşanıyor. Polis, yerel yönetimler ile bürokrasinin kayırdığı milliyetçi kesimler, aldıkları cesaretle sık sık mültecilere yönelik saldırılarda bulunuyor.

HALKLAR TERK EDİYOR

El Nusra, DAİŞ, Ahrar El Şam gibi radikal örgütlerin kentteki “varlıkları” ve “göz yumulan politikalardan” kaynaklı birçok kesim kendilerini tehdit altında hissediyor. Kentte yaşayan Ermeni, Yahudi ve Hıristiyanlar ile diğer azınlıkların nüfusu her geçen gün azalıyor. Suriye savaşından önce kentte yaklaşık 10 bin nüfusu olan Protestan Hıristiyanların sayısı 5 bine, 100’ü aşkın Ermeni 70, 70’i aşkın Yahudi sayısı ise 30 kişiye kadar düşmüş. Kenti terk edenler mülklerini yarı fiyatına sattıkları belirtilirken, bir kısmı Kanada, ABD ve Avrupa ülkelerine bir kısmı ise İstanbul’a yerleşti. Farklılıklar azaldıkça, kentteki hoşgörü, komşuluk ilişkisi ve güven bağları da gittikçe zayıflıyor.

‘SESSİZCE ÇEKİP GİDİYORLAR’

Zorunlu göçe ilişkin bilgi veren ve adının açıklanmasını istemeyen bir avukat, şunları kaydetti: “Gayrimüslimler sessiz sedasız gidiyorlar. Geçmişteki kafileler şeklindeki göç hikayelerine benzemiyor. Bir gün sessiz sedasız mülkünü yarı fiyatına satıp, hiç kimseye haber vermeden çekip gidiyor. Özelikle genç nüfus hiç kalmadı. Gidişleri kimse duymuyor ve duyurmadan çekip gidiyorlar. Çok büyük bir korku yaşıyorlar. Özelikle DAİŞ ve diğer örgütlerin verdiği fetvalar gidişleri hızlandırdı.”

‘AYİNLER POLİS EŞLİĞİNDE’

Geçtiğimiz yıl kimliği belirsiz kişi veya kişilerce saldırıya uğrayan kent merkezindeki Protestan Kilise’sinde ayinler artık polis korumasında yapılıyor. Kiliseye saldıranların yakalanmamış olması hem de selefi grupların kol gezmesi korku ve endişeyi arttırıyor. Konuya ilişkin ulaştığımız kilise yetkilileri, “güvenlik kaygısıyla” konuşmak istemediklerini dile getirdi. Şuan en az bir Protestan, bir Katolik kilise ile 3 Sinagog’da ibadet yapılmıyor.

REYHANLI LOJİSTİK ÜSSÜ MÜ?

Kentte tedirginliği artıran nedenlerden birisi de Reyhanlı üzerinden Suriye’ye radikal grupların geçişi ve lojistiğinin devam ettiği yönündeki yaygın kanı. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bu hat üzerinden silahlı gruplara lojistik desteğinde bulunduğu herkesin dilinde. Adı geçen örgütlerin kurduğu sayısız “Yardım dernekleri” üzerinden örgütlenme ve insan ihtiyacı karşılandığı ifade ediliyor. Bu örgütlere, mülteci kamplarında savaşçı devşirildiği de belirtiliyor.

SİLAHLI GURUPLAR YENİDEN HAREKETLENDİ

Yerel kaynaklar ve mültecilerin verdiği bilgilere göre, son bir yıl içinde kent merkezi, sınır ilçeleri ile İskenderun ilçesinde adı geçen örgütler çalışmalarına hız verdi. Antakya’da Narlıca Mahallesi başta olmak üzere Hatay otogarı civarı, 5000 Evler Mahallesi, Hal Mahallesi ve Dağ Mahallerinde örgütsel toplantılar ve planlamalar yapıldığı ileri sürülüyor. Son dönemlerde yapılan “sohbetlerde” daha çok “İdlip meselesinin” tartışıldığı ifade edildi. Geçtiğimiz haftalarda Narlıca Mahallesinde iki eve yapılan polis baskını ile çok sayıda silahın ele geçirilmesi, operasyonunun detayının kamuoyu ile paylaşılmaması kentteki fısıltıyı güçlendiriyor.

EN UFAK BİR TEPKİ OHAL GEREKÇESİYLE BASTIRILIYOR

Sınır hattındaki gelişmeler yanı sıra 15 Temmuz “Darbe” girişimi sonra ilan edilen Olağanüstü (OHAL) ile kent adeta yarı açık cezaevine dönüşmüş durumda. Kentteki gidişata karşı tepki gösteren en ufak hareketlilik OHAL gerekçesiyle bastırıldığı belirtiliyor. Kent merkezinde her sokak başına bir polis kontrol noktasının kurulmuş olması da, halkı canından bezdirmiş durumda.

Erdoğan Alayumat – dihaber

EN SON EKLENENLER