“Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül darbecileri sorumludur”

Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinin 757’inci haftasında 18 Eylül 1980 gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Hüseyin Morsümbül için adalet taleplerini yineledi. Bu haftaki eyleme HDP milletvekilleri Ahmet Şık, Oya Ersoy, Ömer Öcalan, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ve kayıp yakınları katıldı. Basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu.

Tosun, Hüseyin Morsümbül’ün gözaltına alındığında lise öğrencisi olduğunu belirterek “18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. Oğlumu nereye götürüyorsunuz diyen annesine ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir. Denilerek susturuldu. Hüseyin geri gelmeyince ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığına gitti. Ancak kendilerine “Bizde yok” cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanefi Morsümbül ağır işkence gördü.Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı” diye konuştu.

“36 YIL OĞLUNA ULAŞMAK İÇİN MÜCADELE ETTİ”

Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden sorumlu olanların acil cezalandırılmasını dile getiren Tosun “Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden olayın gerçekleştiği dönemde Bingöl Jandarma Komutanlığında görev yapan amir ve personeller sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesinin tüm aktörleri sorumludur” ifadelerini kullandı.İHD gözaltında kayıplara karşı komisyonun adalet arayışını sürdürdüğünü ifade eden Tosun “Morsümbül 36 yıl oğluna ulaşmak için mücadele etti. Vasiyeti üzerine mezar taşında ‘yıllarca Galatasaray’a oğlum Hüseyin ile buluşmanın hayaliyle geldim. Bizi söküp atmak istediler, copladılar, yerlerde sürükleyip gözaltına aldılar, vazgeçmedi’ yazıldı.Arkadaşımız Fatma Morsümbül’ün bıraktığı yerden gözaltında kaybedilen oğlunun akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Hüseyin Morsümbül’ü kaybedenlerin adil bir yargı önünde hesap vermesini istiyoruz” diye taleplerini dile getirdiler.

“BİR MEZARI BİLE OLMADI”

Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedilmesinin ve annesi Fatma Morsümbül’ün acısının tanığı Yaşar Dayanç mektup yazdı. Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Hüseyin Morsümbül’ün ailesi Bingöl’de abimin evine 100 metre mesafede oturuyorlardı. Hüseyin Morsümbül’le aynı mahallede kalıyorduk, okul dağıldıktan sonra mahallede misket oyunu oynardık, futbol oynardık. Mahalle kavgalarında hep beraberdik.

Hüseyin Morsümbül’le çocukluk ve gençlik hayallerimizi paylaştık. Hüseyin devrimci düşüncelerle tanışınca heyecanına, azmine, fedakarlığına tanıklık ettim. Onun gözlerine baktığımda devrimci ruhunu görebiliyordum.Hüseyin 12 Eylül faşist askeri darbesinin ardından gözaltına alındı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Bir mezarı bile olmadı.Ben de Ekim 1980’de Kiğı’da gözaltına alındım. Kiğı’da beş gün kaldıktan sonra beni askeri bir arabayla Bingöl jandarma kışlasına getirdiler, soğuk bir hücreye attılar. Bir gece 3-5 nöbetçisi olan asker hücrenin kapısını açtı gözlerim bağlıydı bana şöyle dedi: Hüseyin Morsümbül’ü işkencede öldürdüler; taş bağlayıp Murat suyuna’mı atılar çukur kazıp yerin dibine mi gömdüler bilmiyorum. Ama öldürdüklerini çok iyi biliyorum. Ben kışladan cezaevine gittikten sonra abım cezaevinde ziyaretime gelince kendisine Hüseyin’in ailesine söyle Hüseyini işkencede katletmişler dedim. O dönemde Bingöl Jandarma Kışlası’nda yüz başı rütbesinde olan Özel Harp Dairesinde görevli yüz başı Durmuş Coşkun Kıvrak Bingöl halkına çok acı çektirdi. Hüseyin Morsümbül’ü insanlık dışı işkencelerle öldürülmesinden ve daha sonra gözaltında kayıp edilmesinden Durmuş Coşkun Kıvrak sorumludur. Kıvrak, Hüseyin Sertkaya’nın gözaltında işkence ile öldürülmesinden de sorumludur. Bingöl halkı buna tanıktır. 2015 yılında Fatma anneyi ziyaret ettim. Kendi duygularını şu şekilde bana ifade etti:

Kapı çalındığında acaba o mu duygusuyla kapıya koşuyordum.Her korna sesinde pencereden dışarıya bakıyordum.Her telefon çaldığında onun sesini duyabilirim duygusuyla telefonu alıyordum.Hep evlatları gelecek diye bekler bütün Cumartesi Anneleri. Ölümü hiç düşünmezler. Yıllar yıllar sonra ölüsüne bile razıyım duygusu başlar. Bir mezar taşı olsun mezarını koklayayım duygusu yakar insanı. Yine de ölümü kabul etmek istemezsin. Nasıl anlatayım dil bu acıyı tarif edemez ki. Hüseyin Morsümbül ve Fatma anneyi saygıyla anıyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

F Oturması: Hasta tutsak Fesih Coşkun serbest bırakılsın

Öte yandan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishanelere Komisyonu, 392. F Oturması’nda hasta tutsak Fesih Coşkun’un durumuna dikkat çekti. Galatasaray Meydanı’nın yasak olması nedeniyle İHD Şube binası önünde yapılan eylemde “Tedavi haktır engellenemez”, “392. F Oturması. Hasta mahpus Fesih Coşkun serbest bırakılsın” pankartları açıldı.

EN SON EKLENENLER