İbrahim Kaypakkaya’yı 18 Mayıs’ı anmak yetmez!

MEHMET ÖZCAN

İbrahim Kaypakkaya’yı anmak için, önce devrimci bir önder olarak düşüncelerini mücadelesini ve neyi savunduğunu anlamak, öğrenmek gerekir.

Onun savundukları ile sosyalist-devrimci mücadeleyi daha ileriye taşımak için, günün koşullarına göre Marksizm’i-Lenizm’i teorik olarak anlamak bilimsel sosyalizmle bütünleştirmek olmalıdır.

İbrahim yoldaşı anlamak ve anmak için, T.İ.K.K.O’lu veya TKP.ML’İ olmak gerekmez.

Komünist devrimci harekete ime kazandıran Ulusal soruna ve Kemalizme O, dönemde en iyi açıklamasıyla bir dönüm noktası koyan ve o doğrultudaki, mücadelesini geliştirmeye çalışan, 1973’de Diyarbakır işkencehanelerinde ser verip sır vermeyen Komünist önder olarak anılmalıdır.

Burda her birey, Marksist, sosyalist hareketler İbrahim Kaypakaya’nın vermiş olduğu mücadeleye saygı temeli ile anlamak da bir görev olmalıdır.

Devrimci Komünistleri ayrı ayrı görmek, Marksistlik değil. Tam tersine fraksiyonculuktur.

Yani sadece bir hareketin tabusu yapmak veya öyle alıgılamak kadar yanlış bir görüş olamaz.

Denizler, T.H.K.O’yu kurmuş olabilir, Mahirler, T.H.K.P Cephesini kurmuş olabilirler, İbolar T.İ.K.K.O’yu kurmuş olabilirler.

Ama onlar Türk ve Kürt halklarının birer Komünist neferleri olarak yola çıkarken, fraksiyoncu anlayışla yola çıkmadılar.

Amaçları sadece ve sadece Türk ve Kürt emekçi ve ezilen sömürülen sınıfları kapitalizme karşı örgütleyerek sosyalizme giden yolda onların sesi ve mücadelesi olmaya çalıştılar.

Bu maratonun en hızlı koşan devrimci önderleri olarak kısa yaşamlarına çok şeyler sığdırdılar. Türk ve Kürt emekçi sınıfların mücadeleleri ile gönlünde taht kurarak ölümsüzleştiler.

Bunlar ölümsüz Komünist devrimcileri olup; 68 kuşağı olarak Kürt ve Türk devrimci hareketine ime kazandırarak, Komünist devrimci hareketinde bir dönüm noktası olarak kilometre taşı olmuşlardır.

68 kuşağı Komünist devrimcileri olarak o, günkü koşullarıda tıpkı devrimci hareketin durumu tıpki; bugün olduğu gibi, Marksizme-Leninzme sapık idelojiler ile saldıran savrulan döneklerle doluydu.

Denizler, Mahirler, İbolar onlara karşı cevap olurken oportünizme, reformizme, kapitalizme-emperyalizme karşı mücadele bayraklarını yükselterek, 12 Mart faşist diktatörlüğüne karşı, Komünistlerin devrimcilerin nasıl mücadele edeceklerini bizlere öğreti olarak sundular.

Militer cumhuriyetin kuruluşundan O, güne kadar Türk militer devleti hep Komünizm korkusu ve hobisi ile yatıp kalkarken, ABD emperyalizmine bağlılığını ispat etmek için, Orta-doğu da Jandarması ve bekçisi olacağına and içmişti.

Böylece emperyalizm para muslukları açılıyor ve karşılığında sosyalist sisteme karşı Orta-doğu da ABD emperyalizmin tetikçisi olarak askeri eylemlere katılarak tetikçilik görevini cinayetler, katliamlarla, suikastlarla yerine getiryordu.

İşte tam bu sırada Denizlerin, Mahirlerin, İboların kurdukları devrimci gerilla örgütleri savaş ve mücadele kararları ile Kapitalizme-emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı eylem başlatmaları Türk militer devletini şaşkına çevirmişti. Militer devletin ordusu, polisi, askeri güvenlik güçlerini seferberlik ilan ederek savaş başlamış oldu.

Denizler yakalanarak askeri mahkemelerde yargılanarak idama mahkum oldular. Ardından Mahirler; Denizleri idamdan kurtarmak için, fraksinyoncu anlayışlarla hareket değil tam tersine yoldaşca hareket ederek! Bu gün kü, fraksiyoncu anlayışları mahkum edecek, yerle bir edecek bu kısa örnektir. Bu yoldaşlık anlayışını anlayıp öğrenmek gerekir.

Denizleri kurtarmak amacıyla, eylem hazırlığı yaparken Kızıldere’de THKO ve THKP Cephesi devrimci, komünistleri son mermilerine kadar yoldaşca omuz omuza militer faşist devlet güçlerine karşı savaşarak ölümsüzleştiler.

Bize en çok anlamamız gereken bir mücadeleyi miras olarak bırakmışlardır. Komünistler devrimciler ayrı örgütlerde de olsalar kapitalizme-emperyalizme faşizme karşı mücadele de omuz omuza yoldaşca savaşmasını mücadele etmesini beyinlere kazımasını bilmelidirler.

İbrahim yoldaş da militer faşist devletin işkencehanelerinde devrimci-komünistlerin polise karşı nasıl direneceklerini göstererek 18 Mayıs 1973’de Diyarbakır işkence tezgahlarında ser verip sır vermeyerek ölümsüzlüğe geçerken, polise karşı direnmesini devrimci-komünistlere öğreterek ölümsüz devrimci önder olmuştur.

Sadece onları anmak yetmez anlamak ve öğrenmek gerekir. 43 yıl önce işkence tezgahlarında kayb ettiğimiz İbrahim Kaypakaya’yı TİKKO veya TKP.ML’i olmak gerekmiyor. İnsan birey soyalist devrimci olmak yeterlidir.

Kürt halkının mücadelesi uğruna kendi adıyan; Kürdistan dağlarında halen onurları ile militer faşist devlete karşı Kürt özgürlük hareketinin 32 yıldır süren Türk militer devletine karşı savaşan gerillarıda saygıyla selamlıyorum. Ölen gerillalarıda anıları önünde saygıyla anıyorum.

Kobani’de, Rojova’da, İŞİD’e Türk Militer faşist devletine karşı savaşarak hayatlarını kayb eden savaşcıları saygıyla anıyorum!

Cizire’de, Sur’da İdil’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Yüksek Ova’da, Hakkari’de, Çukurca’da Türk militer faşist devletine karşı savaşarak, direnişte hayatın kayb eden militan savaşcıları saygıyla anıyorum!

Bu temelde Denizler, Mahirler, İbolar, Mazlumlar, Kemal pirler şahsında tüm devrimci mücadele içerisinde kayb ettiğimiz tüm devrimci yoldaşlarımı da saygıyla anıyorum.
Anıları mücadelemizde yaşayacaktır!

17.05.2016

EN SON EKLENENLER