İftar çadırları ile iftar otelleri arasındaki derin uçurum

Bir taraftan yoksulluk sınırı altında ve işsiz milyonlarca insanın iftar sofrası kuramadığı için akın ettiği iftar çadırları, diğer taraftan talebe cevap veremedikleri için rezervasyon ile çalışan lüks otellerin iftar menüleri. Ramazan ayı insanlar arasındaki derin uçurumu bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

Çatışma ve ölümlerle Ramazan ayına giren Türkiye, aynı dine inananlar arasındaki gelir dağılımındaki uçurumun derinleştiği bir ülke haline geldi. Bir çok insanın işinden edildiği, açlığa mahkum olduğu, işsiz bırakıldığı bir dönemde, ‘krizi fırsata çevirip’ haksız kazanç sağlayanlar da artıyor.

Türkiye’de resmi istatistiklere göre işsiz sayısı 4 milyon. Asgari ücretle çalışan milyonlarca insanın aldığı ücret ise net bin 404 TL. Türk-İş’in her ay düzenli olarak yaptığı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre, Mayıs ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 529 TL, yoksulluk sınırı 4 bin 979 TL olarak hesaplandı.

ASGARİ İFTAR MALİYETİ BİN 905 TL

Türkiye Kamu-Sen’in ramazan ayına ilişkin yaptığı araştırma ise çok daha çarpıcı bir veri ortaya koyuyor. Kamu-Sen araştırmasına göre; 4 kişilik bir ailenin günlük iftar bedelinin 65,7 TL; bu yıl 29 gün sürecek olan Ramazan ayı boyunca oruç açmanın maliyetinin ise bin 905,3 TL olarak hesaplandı. Buna göre oruç ibadetini yerine getiren bir kişinin yalnızca günlük iftar maliyeti 16,43 TL, aylık ise 476,33 TL olarak belirlendi. Türk-İş ARGE çalışmalarını yürüten Enis Bağdadioğlu, asgari ücretin bin 404 TL, açlık sınırının bin 529 TL olduğu ülkede milyonlarca insanın açlık sınırı altında yaşadığını ve Ramazanı da bu koşullar altında karşıladığını belirtiyor.

KİŞİ BAŞI RAMAZAN MENÜLERİ ORTALAMA 100 TL

Buna rağmen, ülkenin bir kesimi de iftarını zevkusefa içerisinde açıyor. Türkiye’de üst tabakaya hitap eden lüks otel ve restoranlar iftar saatlerinde tıklım tıklım doluyor ve çoğu da rezervasyon ile çalışıyor. Bir müşteri gibi üst sınıfa hizmet veren lüks yerlere ilişkin yaptığımız araştırmaya göre; bir kişilik iftar menüsü, asgari olarak 50 TL’ye kuruluyor ve bu rakam kimi yerlerde 250 TL’ye kadar çıkıyor. Kimi mekanların Ramazan’a özel olarak hazırladıkları iftar menüleri şöyle:

* Ünlü Tavacı Recep Usta’da kişi başı Ramazan Menüsü ekstralar hariç, 85 TL’den başlıyor, içecek ve tatlılar ile birlikte bu 100 TL’ye kadar çıkıyor…

* Latanya Otel, kişi başı açık büfe iftar menüsü 65 TL’den başlıyor.

* Sheraton Ankara’da 12 çeşit sıcak yemek, tatlı, salata, içecekler dahil canlı müzik eşliğinde yapılacak olan iftarın KDV’si dahil kişi başı 89 TL’den başlıyor.

* İstanbul’daki ünlü Şans Restorant 4 çeşit zeytinyağlı yemek, balık ve et çeşitleri ile birlikte hazırlanan serpme iftar menüsünü kişi başına 130 TL’den fiyatlandırıyor.

* Yine İstanbul’daki Matbah Ottoman Palace Cuisine Fiks menü, iftariyelik masa çorba ile başlıyor ara sıcak, 2 çeşit ana yemekten birini tercih etmenin bedeli 99 TL

* İstanbul’daki Trilye Restoran ana yemek, iftariye tabağı, tatlılar ve içecekler dahil sabit fiyat kişi başı 125 TL’den başlıyor.

* Kamuoyunun değişik vesilelerle tanıdığı Nusret’te ise ilginç iftar menüsü var… Ramazana özel olarak fiyatlandırılan bir iftar tabağı var ve bu tabak sadece, peynir, zeytin ve hurmadan oluşuyor. Bu tabak 50 TL’den fiyatlandırılıyor, karnınızı doyurmak da ayrı fiyatlandırmaya tabii tutuluyor.

* İstanbul Hilton Otel de ise, zeytinyağlılar, balıklar, ızgaralar, sulu ve etli yemekler, döner, limitsiz meşrubatların dahil olduğu kişi başı iftar menüsü 135 TL’den başlıyor.

Ayrıca bütün bu mekanlar rezervasyon ile çalışıyor ve iftar saatlerinde neredeyse bu yerlerde yer bulmak mümkün olmuyor. Bu mekanlarda hizmet vermek amacıyla garsonlar ve aşçılar adeta hizmet kuyruğuna giriyor. Buna rağmen, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca insan da karnını doyurmak ya da iftarını açmak için iftar çadırlarında kuyruk oluşturuyor. Bir yandan çadırlarda yemeğe ulaşmak için oluşan kuyruk ile öte yandan yüksek meblağlarda para ödeyenlere hizmet için oluşan kuyruklar, Türkiye’de aynı inancın mensupları arasındaki derin uçurumu da gözler gönüne seriyor.

GELİR DAĞILIMDAKİ FARK 8 KATTAN FAZLA OLURSA…

Ramazanın aynı zamanda aç olanları, aç kalanları duyumsama ibadeti olduğu göz önüne alındığında yaşanan bu derin uçurumun bir çok sosyal sorunun da temelini oluşturduğunu belirten Kamu-Sen ARGE Koordinatörü Ercan Han, yaptıkları araştırmada sadece asgari beslenme ürünlerini dikkate aldıklarını, bu araştırmaya, et gibi ürünleri ve sahur giderlerini dahil etmediklerini söyledi. Türkiye’de en düşük gelirli kesim ile en yüksek gelirli arasındaki farkın çok yüksek olduğuna işaret eden Han, kimi bilim insanlarına göre, en yüksek gelirli ile en düşük gelirli arasındaki farkın 8 katına çıktığı ülkelerde sosyal çalkantılar çıktığı yönünde tespitler yaptıklarını hatırlatarak, “Aslında yıllardır ülkemizde bu fark 8 katın üzerinde. Bu açıdan sosyal çalkantı var ama biz bunun farkında değiliz. Yaşanan sorunların temelinde bu geçinememe sorunu yaşanıyor” dedi.

YOKSULLUK YUVA YIKIYOR

Han özellikle ailelerin dağılmasını, boşanmaların, kadına yönelik şiddetin bu gelir eşitsizliğinden ya da yoksulluktan kaynaklandığını savunarak, “Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik yuva yıkıyor. 2002 ile kıyaslandığında evlenenlerin sayısı yüzde 18.2, boşananların sayısı 38,3 artmış. Boşanma hızı 2.1 kat daha fazla. Hangi dönemlerde olduğuna baktığımız zaman özellikle 2008 krizinden sonrasında boşanmalar artmıştır. Çok büyük gelir farklılığı var, bir tarafında parasının hesabını bilmeyenler ile bir tarafta aç olan insanlar var, 4 milyon işsiz var” diye konuşu.

Kenan Kırkaya – dihaber

EN SON EKLENENLER