İkimiz de Can’ız ama…

Alevi öğretisinde kadın ve erkek can adı altında eşitlenir. Bu eşitleme kadın ve erkek cinsinin yok sayılması anlamına gelmiyor. Alevi inancı kadın ve erkeğe birlikte can diye bakıyor, böyle adlandırıyor.

Can olmak, cinsiyet “ötesi” ya da “cinsiyetler üstü” bir durum. Böylece özellikle Alevi ritüellerinde cinsler arası kadın erkek ayrımcılığı dışında, can zemininde aynılaşan, ortaklaşan “cinsiyetler üstü zemin” oluşturulmuş oluyor.

Aslında Alevilik öğretisinin “can” olma hali hakkıyla yürütülebilse, son derece devrimci bir toplumsal dönüşüme imkân sağlayabilir.

Ama pratikte öyle mi?

Pratiğe geçmeden şunu belirtmekte fayda var: Bir inancın teorik olarak bile kadın ve erkeği bir ve eşit görmesi, cinsiyet üstü görmesi önemli. Bunun topluma olumlu yansımaları olmuştur.

Nihayetinde Alevi inancına sahip toplumda kadınların diğer inanç ve dinlere göre daha pozitif durumda olduğunu söylemek yanılmış olmaz.

Alevi erkeklerin ve İslam’ın erkek baskısı

İnancın, dilin ve toplumsal değerlerin erkeklerden ziyade kadınlar üzerinden yeni nesillere aktarıldığı Alevi toplumunda erkekler göçtükleri ülke ve kentlere kamusal alanda katılıp uyum sağlarken, kadınlar ilk dönemler evlere kapatılmış, kamusal alana çok az çıkartılarak “yeni hayattan” tecrit edilmiş, evlere hapsedilmişlerdir.

Evlere hapsedilme, cinsiyetçi çeşitli kaygılarla yapılmış ve Alevi kadınların kentlileşmesini engellemiş, farklı topluluklarla buluşmasını geciktirmiştir.

Gerek bu tecrit ve gerekse yeni dünyanın korkusu ve kaygıları Alevi erkeklerin Alevi kadınlar üzerinde artan baskıyla kontrol etmesine neden olmuştur.

Köylerinden ve doğal yaşam alanlarından kopartılarak göçmenleştirilip kentlere getirilerek evlere tıkıştırılan ya da ücretli işlerde çalıştırılan kadınlar üzerinde dışarıya karşı “namus” ve kendini koruma baskısı baş göstermiştir.

Kendisinden farklı olan yeni toplumla kadınların evlenmesinin engellenmeye çalışılması, asimile olma, gizlenme, korku vb kaygılarla Alevi kadınlar evlerde ve çalışma yaşamında başta erkek akrabaları olmak üzere aile ve çevrenin katmerlenmiş baskılarına maruz kalmıştır.

Kentlerin kadınlar için tehlikeli olduğuna ikna, bu “tehlikelere” karşı dönüşüm yaşayan Alevi ailesini ve erkeklerini daha da güçlendirmeyi hedefleyen yeni bir kentli erkekleşmiş Alevi toplumu oluşmaya başlar.

Bu toplum, yaşam alanı olan köylerden kopartılmış kadınları daha kısıtlarken, diğer toplumlardan ve kentin kötülüklerinden “koruyan” yeni bir muhafazakâr/cinsiyetçi aile biçimine doğru evrilir.

Türkiye gibi resmi dini İslam olan bir ülkede, Alevi erkeklerin bile kendilerini gizledikleri kentlerde, kadim düşman olarak kabul edilen Aleviler bu yeni toplumda Alevi erkekler ve İslamcılar tarafından Alevi kadınlar üzerinde tam bir baskı ve şiddet ortamı oluşur.

Alevi katliamcısı Yavuz Selim’den sonra mekânsal olarak henüz bu kadar yakınlaşan toplumda, İslamcıların Alevi toplumuna yönelik, cinsiyetçi ve nefret söylemleri artarak üretilmeye devam eder.

Alevilerin pratiğine gelince…

Her şeye rağmen Aleviler topu taca atmak yerine, dönüp kendisine bakmak, toplumsal sorunları tespit edip çözmekle yükümlü.

Kamuoyunda kadın ve erkek candır, biz kadın erkek eşitliğine inanıyoruz demek yerine, gerçeğin üzerine özenle eğilip Alevi toplumunun da cinsiyetçiliğe teslim olduğunu görmeliler.

Kadınların hayatlarını çekilmez kılan cinsiyetçiliğe karşı nasıl mücadele edeceklerini açık açık konuşmalılar.

Günahı da, suçu da başkalarına atmamalı. Önce evlerinin içine, cemevlerinin içine, Alevi kurumlarının içine dönüp bakmalı. Orada kadınlar ve erkekler gerçekten can mı?

Lafa gelince kadın erkek ikimiz de canız. Ama sanki erkekler biraz daha can!

Ne dersiniz?

Not: “Alevi toplumunda eşitsizlik kentleşme ile başladı” fikrini savunanlardan eğilim, bu fikre karşıyım. Aksine eşitsizliğin geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. Ancak kentlere göçle Alevi toplumunda erkek egemenliği çevre faktörlerin de etkisiyle yeni ve farklı biçimlere büründü, yoğunlaştı. Böylece Alevi kadınlarına yönelik cinsiyetçi müdahaleler içerden (Alevilerden) ve dışardan (devlet, diğer inançlardan) artarak çeşitlendi. Bu da Alevi kadınların hayatını daha zorlaştırdı.

 

EN SON EKLENENLER