İmam Rıza Ocağı Vakfı: Cemevi Daire Başkanlığı projesi planlı bir asimilasyon tuzağıdır

İmam Rıza Ocağı Vakfı, cemevlerinin bakanlık himayesine alınmasını eleştirerek konuya ilişkin açıklama yaptı. “Susmadık susmayacağız” vurgusu yapılan açıklamada Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Daire Başkanlığı projesinin “planlı bir asimilasyon tuzağı” olduğu ifade edildi.

AKP-MHP hükümetinin, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine alması ardından itirazlar da devam ediyor.

İmam Rıza Ocağı Vakfı da konuya ilişkin yazılı açıklama yaparak “İnancımıza yapılan asimilasyon politikalarına karşı tutumumuz Şah Hüseyin’den buyana asla değişmemiştir ve değişmeyecektir” dedi.

“DEVLETİN, BENZERLİK YARATMA ÇABALARINI RET EDİYORUZ”

Yapılan açıklamada, hükümet tarafınca kurulacağı açıklanan “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Daire Başkanlığı” projesinin “planlı bir asimilasyon tuzağı” olduğu ifade edildi. Kamuoyu ile paylaşılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Adı yasaklanan, yolu kesilen, adına katliam fetvaları çıkarılan, kuyulara atılan, meydanlarda idam edilen, zalimin karşısında mazlumun yanında olan, adaleti inancının merkezine koyan, dönemin zalim iktidarlarının karşısında olduğu için hep öldürülen ama yolundan dönmeyen o kadim inancın talipleriyiz.

Düşüncemizi, kanaatimizi ve değerlerimizi iyi insan olma yönünde değiştiren, geliştirerek yaşam adına tüm canlılara saygı duyan, yaşam hakkının eşitlik anlayışıyla evreni onurlandıran o kutsal İnancın taşıyıcılarıyız.

Yaşamın kutsallığına, insanoğlunun yaradılıştaki sorumluluğuna söz geçiren, bilim ve sanatın toplumun hayat damarı olduğuna inanan, kısacası evrenin inşası hakkındaki tüm düşünceleri tutarlı olan kin, öfke ve nefrete bahane aramayan tüm halklarla sevgide ve adalette buluşan inancın taşıyıcılarıyız.

Hakka olan bağlılığını ve doğanın her zerresine saygıyı sazının tellerine kodlayan, kutsal olan her bir sözü insanın zihniye, yüreğine aşkla yerleştiren ocağın temsilcileriyiz.

Siyaset üstü söz söyleyerek toplumun seslendiricisi olan inanç önderlerimizin katledilmesi, meydanlarda asılıp kesilmesi, derisinin yüzülmesi tescil ve lütuf meraklısı olan devletin Alevi toplumunun zihnine vahabi İslam din anlayışının imgelerini yerleştirme düşmanlığı sonucuydu.

AMA BİZ SUSMADIK SUSMAYACAĞIZ!

Bize göre; Sosyal sistem içinde nihai, meşru güç kaynağı olan siyasîler ve siyasi kurumların beyanları ve tutumları da net olmalı, dindar siyaset mesajlarıyla asimilasyon politikaları yumuşatılmamalıdır.

Dolayısıyla; son süreçte inancımıza yapılan asimilasyon politikalarına karşı tutumumuz Şah Hüseyin’den buyana asla değişmemiştir ve değişmeyecektir.

Geldiğimiz bu yüzyılda devlet geleneksel asimilasyon politikalarıyla Alevi toplumun inançsal ve yaşamsal değerlerinde dağınıklık yaratarak, toplumumuzun kendi inancından şüphe duymasını amaçlamaktadır. Oysa Alevilik inanç, ilke ve ahlak kurallarının kavrayışı, ehlileştirme politikaları üzerine değil, zekâ ve vicdanladır.

Bizler devletin kurumsal organları aracığıyla inançları denetlemeyi o inanç mensuplarının yarattığı yaşam ve kültür biçimini, ibadet tarz ve şekillerini egemen din anlayışıyla uzlaştırma ve benzerlik yaratma çabalarını ret ediyoruz ve asla boyun eğmeyeceğiz.

Geçmişten bugüne hiçbir somut unsurla farklılığımızı kabul etmeyen, çeşitliğimizi hak ve adaletle uzlaştırmayan devlet; biz Alevileri farklılıklarla çatıştırmaya, kendi din anlayışıyla uzlaştırmaya, kendisine biat edenlerle ittifak kurma huyundan vazgeçmeli.

‘ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ DAİRE BAŞKANLIĞI’ planlı bir asimilasyon tuzağıdır.

Geldiğimiz bu yüzyılda gericilikle içini boşalttığı ve ileri düzeyde iğrençleştirdiği insani değerleri Aleviliğin ve Alevilerin tertemiz kutsal değerleri üzerinde aklama yüzsüzlüğüdür.

İnsan gerçekliği üzerine kurulan, tüm farklılıkları gören, sosyal, kültürel ve siyasi adaleti sağlamayı anayasa ile kabul eden devlet Alevilerin ve farklı olan tüm inanç toplulukların Hakk karşısındaki eylemlerini düzenleme, bu görevleri tanımlama ve uygulama görevini üstleniyorsa bu faşizmdir diyoruz ve Aleviler bu kirli planın bir parçası olmayacaklardır.

Hak ve sorumluluklarından oluşmuş biçimsel hukuki statü, toplumun geleceğini şekillendiren siyasi katılım ve topluma bağlı bireyin tanımı olan eşit vatandaşlık ilkesi mücadelemizden ve inanç merkezlerimiz olan cemevlerimize sahip çıkmaktan ve diğer tüm inançsal haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bildiriyor, saygılarımızı sunuyoruz.”

(HABER MERKEZİ)

EN SON EKLENENLER