İmzamızın arkasındayız

‘Bu suça ortak olmayacağız’ diyerek, Kürdistan’da yürütülen savaş politikalarına karşı barış bildirisi imzalayan akademisyenler, hâkim karşısına çıkıyor. İktidar tarafından hedef alınan, işlerinden edilen ve haklarında dava açılan akademisyenler ise, imzalarının arkasında olduğunu söyledi

Kürdistan’da uygulamaya konulan “Çöktürme Planı” ile Kürt kentleri yerle bir edilerek, yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Yaşanan savaş süreci karşısında, 11 Ocak 2016’da 1128 akademisyen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” diyerek, barış bildirisine imza attı. Bildiri sonrası haklarında soruşturma açılan ve işlerinden edilen akademisyenlerden 148’i hâkim karşısına çıkıyor. Dava öncesi akademisyenler sözlerinin arkasında olduğunu söylerken, emek örgütleri davaya katılım çağrısı yaptı.

Davalar Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 Aralık ile 5 Nisan 2018 tarihleri arasında görülecek. “Örgüt propagandası” suçuyla açılan davanın bugün görülecek ilk duruşmasında İstanbul ve Galatasaray üniversitelerinden 10 akademisyen, 10 dakika arayla yargılanacak. Aralık ayı boyunca 148 akademisyen yargılanacak.

‘Geleceğimiz yargılanıyor’

Eğitim-SEN, TTB ve SES gibi emek ve meslek örgütleri, İstanbul Tabip Odası’nda (İTO) bir basın toplantısı ile davaya katılım çağrısı yaptı. Toplantıda konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, dünyanın hiçbir yerinde savaşa karşı barışı savunmak ve barış talep etmenin suç olmadığını ifade ederek, “Bu nedenledir ki barış talebini yargılamak, yaşam hakkını, demokrasiyi ve ortak geleceğimizi yargılamak anlamına gelmektedir” diyerek, katılım çağrısı yaptı.

‘Yanlarında olacağız’

TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, üniversitelerin akademik, bilimsel özgürlüklerin yer aldığı kurumlar olduğunu vurgularken, SES Eşbaşkanı Gönül Erdem de, “Kürdistan’da ayları bulan sokağa çıkma yasakları yaşandı. İşte böyle bir dönemde akademisyen ve hocalarımız yaşananlara bir ‘dur’ demek, itiraz etmek ve aynı zamanda çözüm önerilerini sunma üzerinden de bildiri imzaladılar. Onların bu süreçte de yanlarında olacağız” dedi.

‘O dönem bile daha iyiydi’

Akademisyen Özgür Müftüoğlu da, iktidarda gördükleri yanlışları söylemek ve uyarmakla mükellef olduklarını, çünkü akademisyen olduklarını hatırlattı. Prof.Dr. Gençay Gürsoy ise, askeri darbe döneminde de üniversiteden atıldığını, fakat askeri dönemin dahi bu dönemden daha insani olduğunu vurguladı.

‘Zaman bizi haklı çıkardı’

Hâkim karşısına çıkacak akademisyenlerden olan ve KHK ile Mersin Üniversitesi’nde ihraç edilen Doç. Dr. Ulaş Bayraktar, dava ile ilgili sözlerinin arkasında olduğunu söyledi. MA’dan Bilal Seçkin’e konuşan Bayraktar, savunduğu bildirinin meramı olduğunu ve bunu da mahkemede savunacağını belirterek, güvenlik sorununun barışçıl, müzakere yollarıyla çözülmesi gerektiğine inandığını ve mahkemede de imzasının arkasında olacağını söyledi. Bildirinin imzalanmasından bu yana geçen zaman diliminde kendilerinin haklılığının ortaya çıktığını dile getiren Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak ise, bildiriye konu olan uygulamaların bir anlamıyla Türkiye’de daha da yaygınlaştığını söyledi.

‘Dur demek görevimizdi’

Hakkında dava açılan barış akademisyenlerinden Zeynep Tül Akbal, “Mahkeme salonlarını üniversite kürsüsüne çevireceğiz. Ders anlatır gibi savunma yapacağız” dedi. JİNNEWS’ten Evrim Kepenek’e konuşan Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sinema ve Televizyon Bölümü’nde görevliyken işine son verilen Akbal, akademisyenlerin barış için imzacı olmasının cesaretle açıklanamayacağını, bunun insani bir sorumluluk olduğunu belirtti. Kendisi de 16 Mart’ta hâkim karşısına çıkacak Akbal, bildiri için “Bu bir jest değildi. Akademisyenler ‘bunlar oluyor ve biz buna ortak olmayacağız’ diyor. Zaten görevi de bu” dedi.

EN SON EKLENENLER