İşkence yapıp Survivor izlediler

Nisêbîn ilçesine bağlı Xerabê Bava, Talatê, Cibilgirav’da abluka sürüyor. Talatê köyünde ev yıkımı devam ediyor. Köylerinin boşaltıldığı 1990’larda babası ve kuzeni gözaltına öldürülen Xerabê Bavalı annelerden Adile Bal, döndükleri köyde 23 yıl sonra tekrarlanan trajediyi anlattı

Mêrdîn’in (Mardin) Nisêbin (Nusaybin) ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde 19 gündür devam eden ablukadan kurtulan köylülerden 52 yaşındaki Adile Bal, yaşadıklarını anlattı. 1994 yılının Aralık ayında babası Hamit Bal ve kuzeni Bayram Bal’ın gözaltında öldürülmesini, 1995 yılında köyün boşaltılması ve sayısız gözaltı, baskı gören Bal, geçmişte yaşadıkları ile son ablukada kaldığı 7 günü karşılaştırdı.

Babamın sökülmüş dişleri…

Kendisini bildi bileli baskın, gözaltı ve göç yaşadığını dile getiren Bal, babasının öldürülmeden önce 9 kez gözaltına alındığını hatırlattı. Bal, “Köyümüzün civarında herhangi bir çatışma çıksaydı gelip babamı götürüyorlardı. Bazen yatağından alıp götürüyorlardı. Bir kez de 4 ay cezaevinde kaldı. En son annem kıyafetlerini getirdiğinde cebinden 2 dişi çıkmıştı. Görüşe gittiklerinde babam, ‘Ben dişlerimi sonra götürüp savcının önüne koymak için sakladım’ demiş. Babam gördüğü işkenceleri bize anlatmazdı” dedi.

Camiden alıp katlettiler

Babası öldürülmeden önce amcasının oğlu ile birlikte köy camisinde eli kelepçeli gözaltına alındığını hatırlatan Bal, “2 ay boyunca gözaltında olduğunu kabul etmediler. Bir gün arabamız Akarsu köyünden dönerken cenazesini buluyorlar…” dedi.

Bal, ardından gelen baskı silsilesini şöyle aktardı: “95’te gelip ‘Köyü boşaltacaksınız’ dediler. Kimimiz ağlıyordu, kimimiz nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Evlerimizi bırakıp gittik. 2002 yılında da yeniden köye geri döndük.”

Survivor izliyorlardı

Askerlerin köyü bastığı gün misafir oldukları komşularında “rehin kaldık”larını anlatan Bal, “Postallarıyla girdiler, silahları başımıza doğrultarak ‘Yere yatın’ dediler herkesi dışarıda kar üstünde çıplak beklettiler. Ellerinde bir liste vardı, ona göre gözaltına alıyorlardı. Aralarında kadınlar da vardı. Komutanları eve yerleşti. Komşumun 12 ve 14 yaşlarında iki genç kızı vardı. Onlara çay servis ettirdiler. Yemek yapıp yediler. Sonra televizyonun karşısına uzanıp survivor izlemeye başladılar. Gece yarılarına kadar maç izleyip tezahürat ediyorlardı. Evdeki kızlara ise kendilerine hizmet ettirdiler. Ben bunun üzerine yemedim, içmedim. Hastalandım, ambulans ile hastaneye kaldırdılar. Öyle çıkabildim ablukadan” dedi.

Ellerinde esir gibiydik

“7 gün boyunca ellerinde esir gibiydik. Evin içinde postallarıyla geziyorlardı. Evdeki yatakları kullandılar. Tuvalete gitmemize bile izin yoktu. Köyün muhtarı ‘Ben 72 yaşındayım ama böyle bir zulüm görmedim’ dedi. Çok kez evimiz basıldı, gözaltına alındık. Belki 100 kez evimizin basıldığını gördüm ama hiçbiri bu baskın kadar zoruma gitmemişti” diyen Bal, köye dönmek için ablukanın bitmesini beklediğini vurguladı.

Dicle Müftüoğlu – Sedat Yılmaz/Mêrdin – dihaber

EN SON EKLENENLER