Kadıncık Ana örneği üzerinden Aleviliğin erkekleştirilmesi

Alevi kurum ve kişileri ağustos ayının 5 ile 15 tarihleri arasında Hace Bektaş-ı Veli’yi anma törenleri düzenliyorlar.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda törenler olmuş olacak.
Hünkarın huzuruna çıktılar, çıkacaklar.
Kadını, erkekli.
Hace Bektaş-ı Veli’nin heykeli önünde toplu ve tek tek çekilmiş fotolardan geçilmiyor sosyal medyada.
Basın toplantıları yapıldı, Can’larla cem olundu…
Ancak kadınlı erkekli tüm canlar Hace Bektaş-ı Veli’nin huzuruna çıkarken kanımca tam olarak kimin huzuruna çıktıklarının yeterince farkında değiller.
Hace Bektaş-ı Veli, Alevi bilgeleri, yol kurucuları arsında kadın ve erkek eşitliğini savunan, tüm ömrü bu fikrin pratiği ile geçen önemli bir velidir.
O, Anadolu’ya geldiğinde ona kucak açan, onunla yoldaş olan, onunla yeni bir Alevi süreği kuran, bu süreği toplumla buluşturan eren Kadıncık Ana idi.
Hace Bektaş-ı Veli ile Kadıncık Ana bugün Alevilerin her yıl ağustos ayında ziyaret ettiği yerde beraber kök saldılar. Hatta o kök salmada oranın yerlisi olan Kadıncık Ana’nın rolü özellikle önemlidir ve Kadıncık Ana böylece akıllarda kalmalıdır.
Kadıncık Ana ile Bacıyan-ı Rum adlı silahlı ve direnişçi kadınlar teşkilatı Babai isyanında yer alan Hace Bektaş-ı Veli’nin Selçuklulara karşı Anadolu’da kalabilmesinin teminatlarından biridir. Ve kuşkusuz en önemlilerindendir.
Hace Bektaş-ı Veli’nin kadın erkek eşitliğini savunan, Yol’u bu zeminde kuran fikirleri işte bu kadınlarla yürüttüğü ortak mücadele nedeniyledir. Ona bu fikirler birlikte tartıştığı, muhabbet ettiği, omuz omuza savaştığı kadınlardan geçmiştir.
Kadıncık Ana, Hace Bektaş-ı Veli sır olduktan sonra durmamış, Yol’una devam etmiş, birlikte var ettikleri öğretiyi sürdürmüş, yeni kuşaklara aktarmış, öğretinin yeni yürütücülerini yetiştirmiştir. Yol’u onlara emanet etmiştir.
Bugün bu sürek varsa bunun temel nedeni Kadıncık Ana’dır.
Hace Bektaş-ı Veli’ye rağmen onun sırlaşmış varlığını ve öğretisini somutlaştırmıştır.
İşte Alevilerin ziyaret ettikleri ve hünkarın huzuruna çıktıkları yerin böyle kadın erkek eşitlikçi bir tarihi geçmişi var.
Ama nedense Alevi kurumları ve kişileri birlikte var olmuş bu iki velinin huzuruna değil, sadece Hace Bektaş-ı Veli’nin huzuruna çıkmakla yetinmekteler.
Aleviler Kadıncık Ana’yı ya unutmuşlar, ya da bilerek ihmal etmekteler.
Kadıncık Ana’nın yaşadığının somut görüntüsü olan, onun tarihi kanıtı olan Kadıncık Ana evi kaderine terk etmiş durumda.
Oysa o evin duvarlarında, ışığında, loşluğunda, sesinde, kokusunda her iki velinin izleri var.
Bugün Aleviler Hace Bektaş-ı Veli’yi biliyor, bu süreği yürütüyorlarsa bu Kadıncık Ana’nın zalime teslim olmayan, Yol’unu sürdüren kararlılığı ve inatçılığı sayesindedir.
Kadıncık Ana’nın bilge kişiliği ile Yol’a katkı sunması ile ilgilidir.
Kadıncık Ana’nın en başından ve ilk eren olarak Hace Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’da oluşunu kabul etmesi ve onunla yoldaşlığı ile ilgilidir.
Hace Bektaş-ı Veli’de hünkarın yarısını yok sayarak huzura çıkmak, zamanının fıtratçılarına meydan okuyarak eşitliği savunan velileri anlayamamaktır. Aleviliği anlayamamaktır.
Eşitlikçi Aleviliği erkekleştirmektir.
Kadıncık Ana olmadan Hace Bektaş-ı Veli’yi anlayamazsınız, Hace Bektaş-ı Veli olmadan Kadıncık Ana’yı anlayamazsınız.
Alevi kurumları sorumluklarından daha fazla kaçamazlar.
Alevi kurumları sözde eşitlikçilikten, eylemde eşitlikçiliğe geçmeli.
Kadıncık Ana evi hak ettiği değeri görmeden, yenilenmeden…
Kadıncık Ana bu etkinliklerde hak ettiği saygıyı ve ilgiyi görmeden…
Alevi kurumları, Aleviliğe ve Alevi kadınlara karşı en hafifinden mahcup olmalılar.
Kadıncık Ana evini istiyoruz.
Aleviliğin erkekleştirilmesine karşı Kadıncık Ana’yı unutmayız, unutturmayız.

Not: Hace Bektaş-ı Veli ve Kadıncık Ana için Yol Kadındır kitabımda ayrıntılı bilgiler mevcut.

EN SON EKLENENLER