Kadınları sen sömürüyorsun II

Dışarda ücretli iş karşılığı çalışmayıp sadece eviçinde karşılıksız çalışan kadınlar arasında kocasından şu cümleleri duymayan yoktur:

“Akşama kadar evde oturuyorsun…”

“Ne iş yaptın da yoruldun?”

Birbirinden farklı gibi görünse de bu iki cümle aynıdır. Kadınlara şunu söyler.

Ben dışarıda çalışıp yorulurken, başkalarının ağız kokusunu çekerken, sen ne güzel benim olanaklarımla açtığım bu evde yan gelip yatıyorsun, gün boyu keyif sürüyorsun. Sonra çalıştım, yoruldum diyorsun.

Bir kızgınlık anında söylenmiş söz değildir bunlar. Koca bu söylediklerine inanır. Sahiden erkekler evi kadınların yatıp, dinlendiği, keyif çattığı yer olarak görür. Ya da öyleymiş gibi gösterirler.

Birlikte eviçine bakıp kadınların nasıl keyif çattıklarını hep beraber görelim mi?

Öncelikle bir ara parantez açıp şunu belirteyim. Kadınların eviçinde verdikleri hizmetin ve yaptıkları üretimin tamamı uzun yılların birikimidir. Kuşakta kuşağa aktarılır. Bu birikim anne, büyükanne, teyze hala gibi üstatlardan edinilir. Kadınlar bu birikimlerini üstüne yeni bilgiler koyarak daha derinleştirir.

Devam edelim:

Kadınlar sabah işe giden kocadan, okula giden çocuklardan evvel kalkar, onların kahvaltısını hazırlar, sonra onları uyandırır.

Çocukları okula, kocayı işe yolladıktan sonra ortalığı toplamaya, evi temizlemeye başlar.

O gün hangi yemekler yapılacaktır? Dünya yüzünde bu sorudan daha sık sorulan bir başka soru yoktur.

Hangi yemeğin pişirileceğine karar verildikten sonra alışverişe gidilir. Ama kadınlar zaten alışverişe de bayılır, değil mi?

Alışverişte alınanlar yüklenir, eve getirilir. Yıkanır, doğranır, hazırlanır ve yemek halini alır.

Birkaç saat sonra okuldan gelecek çocuk için sevgiyle karışık pişirilen leziz yemekler hazırdır.

Arada ekstra işler de yapılır. Sağlıklı yaşam gereği evde yapılan yoğurt, ekmek, salça, turşu vb işler gibi.

Okuldan gelen çocuğun duşu, okulla, öğretmeni ve arkadaşlarıyla ilgili sohbeti yapılır, derken yemeği yedirilir, dersi çalıştırılır. Bu işler saatler alır. Arada yapılan veli toplantıları, okul ziyaretleri cabası.

Sonra akşam yemeği saati yaklaşır, muhteşem koca eve gelecektir. Kurt gibi açtır muhtemelen çünkü hep kurt gibi aç gelir. İştahı yerindedir. Yemeyi sever. Ah bir de erkeğin kalbine giden yol midesinden geçerdi tabii. Yemekten şişmiş mide kalbe geçiş verirse elbet.

Akşam yemeği için mutfağa girilir. Salatalar tatlılar, çorbalar, zeytinyağlılar, artık o gün için hangi yemeklerde karar kılınmışsa onlar pişirilir.

Mutfak toparlanır, dağınık kalmamalıdır. Elden kolayca yıkanan bulaşıklar, makinaya dizilen bulaşıklar…

Çamaşır makinasına atılan kirliler, serilip toplanan yıkanmış çamaşırlar, jilet gibi ütülenip katlanarak dolaba yerleştirilen gömlekler, pantolonlar. Malum iş hayatında şık, temiz, ütüsü yerinde kıyafet çalışana itibar, saygınlık sağlar.

Akşam eve çalışmaktan, ağız kokusu çekmekten yorgun argın gelen koca. Evin direği… Adımını dahi atacak hali yokken son gücünü toplayarak ellerini yıkayıp (böyle bir alışkanlığı varsa) masaya oturabilen emektar insan. Önüne konan yemekleri tabak tabak götürür.

Sonra en rahat koltuğa geçip uzanır. Elinde kumanda, istediği kanlı açar. O sırada çay daha olmamış mıdır? Nasıl da güzel giderdi yemeğin üstüne çay. Seviliyorsa çayın yanında yenmek üzere yapılan tatlılar ya da abur cubur…

Maç izleyen yorgun (ki hiç dinlenmez, hep yorgun) kocaya rağmen çocuğu yatırmaya götüren kadın. Sonra yine mutfağın toparlanması.

İnsanca sevişmekten, zevten uzak, kadınca tabirle “işini gördükten sonra götünü dönüp yatan” kocalar.

Sabahın köründen, gecenin yarısına dek sürekli çalışan ev emekçisi kadınlar.

Yapılan bunca işin görülmediği, o işi yapan kadınlara hak ettikleri değerin (maddi-manevi) verilmediği mutlu bir aile ortamında çalışır kadınlar gün boyu, saati bile olmadan, sürekli… Durmaksızın.

Ama işte yine de her nasılsa evde çalışmadan, yan gelip yatıyordur kadın.

Yıllık iznin, tatilin, emeklinin olmadığı çalışma koşullarının hüküm sürdüğü “kocaların evlerinde” gün boyu devran sürüyordur kadınlar.

Akşama kadar evde oturur, hiç iş yapmadan bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya modundadırlar.

Oysa gerçek şudur. Ev emekçisi kadınlar evde karın tokluğuna çalışarak koca denen patronların ağız kokusunu çekiyordur. Üstelik ölene dek.

EN SON EKLENENLER