Kavlimizdi, bir olacaktık hani?

AHMET BAKIR
Dişi kıran taş, pirince en çok benzeyen taştır. (Çin Atasözü)
Nereye payidar?
Kederlere bulanmış bir halkın, yıllardır yaşadığı acılarına, yüreğini nasırlaştırdın, sağırlaştın, yapma?
Sade, açık ve masum talepleri bulandırmak, iktidarın sana sunduğu nimetlere yutkunmak, çok tamah bir şey değil, unutma!
Halkın o sızılı bağrından gelen “gel dertlerimize cümle kur, yanımızda dur” yakarmalarına kulağını kapattın, ama bu halkın çığlığında bir yanlış gördüğünde, avazın çıktığı kadar bağırdın, etme?
Halkların acılarını kolektifleştiren kardeşlik vurgusuna, katı bir kalple yaklaştın, efendilerinin: “gelişen talepleri bulandırmak”, ” bir şeyler veriyormuş görünerek, halkları kişiliksizleştirme ve var olanı da elinden alma” hamlelerine, tavrınla hizmet ettin!
Yakılan yıkılan köylerin, eksiltilen ailelerin, keder topuna dönüşen yüreklerin, sende bir yankısı olmazken, kabahati yine bu halka havale ettin!
Etme!
Dil, kültür, ruhi şekillenme birliğinin gereği olan vasıflar gibi oldukça doğal taleplere sesini katacağına, siyaset cambazları kervanına katılarak, karmaşık hale getirilmesine hizmet ettin!
Oysa bu masum halkın senden beklediği şeyin; bu sürece edebi(nle) yaklaşmak olduğunu unuttun!
Yapma?
Ya sen Payidar!
İnsanı; kutsallığın mihengi yapan, incinsen de incinme gibi hümanizmin amentüsünü yazan, bin yıllık tarihinde hep kırımlara uğrayan bir topluluğun inançlarını, salı pazarında müşterilere sundun, etme!
Ortak acıları, ortak sevinçleri ayrıştırma!
Günümüze kadar damıta, damıta getirdikleri, insan merkezli Anadolu’ya özgü Aleviliği, bir ulusun tekeline katmak için bin bir türlü atraksiyona yöneldin!
Kendi içinde, durumu iyi olandan alıp, yoksulu doyurmak gibi o değerli erdemi, birkaç elitin, devletten maaş almasına feda etmeye kalkıştın!
Maraş’ta, Çorum’da, Madımak’ta çağ dışı yöntemlerle yakılan, katledilen yüzlerce canların hesabını soran seslere yakın duracakken, döndün bu canları suçladın.
Elini, belini, dilini içinden çıktığın topluma yönelttin!
Yapma!
Peki ya sen Payidar:
Emeğin yüce değer olduğunu haykırarak geldin sendikanın başına, giderek sarardın!
Dünyanın uçan ülkesi, dünyanın ikinci büyüyen ülkesi propagandasını dilinden düşürmezken, dünyanın en düşük asgari ücretinin bu ülkede olduğuna kulaklarını tıkadın!
Ne madenlerdeki göçük kazalarında yitip giden işçiler için vicdanında ağıtlar biriktirdin, ne de, kot taşlaya taşlaya, silikozis hastalığına kapılarak sıra sıra devrilen emekçiler umurunda oldu.
Diğer sendikaları türlü entrikalarla boğarak pazarlık hakkının sadece sende olması için çabaladın!
İşsizliği, hayat pahalılığını ajandandan çıkardın, emek merkezli bir dünya kurma düşlerini çoktan demode buldun!
Siz payidarlar; o kekliğe benzeyen sesleriniz kimilerine iyi gelebilir, ancak;
Bir gün; mağdur edilen, insan olmaktan doğan hakları gasp edilen tüm ezilenler, bir gökkuşağı gibi yan yana geldiklerinde, o kibirli duruşunuzdan eser kalmayacaktır.
Unutma; yasaklanan her dilin, hor görülen her törenin, her alın terinin aynı hızla bir ortak denize aktığı zamanlardayız.
Kendini tüketiyorsun, tükeniyorsun!
Etme!
Başka tanımlarıyla birlikte, ayrıca içinde bulunduğu toplumun çıkarlarına, pratik olarak zarar veren yaklaşıma da oportünizm deniyor.
Etme

EN SON EKLENENLER