Kobane; Azmin ve kararlılığın zaferi

İçinde bulunduğumuz günler Kobane zaferinin yıldönümü. Hatırlayınız Kobanê’ye çeteleri saldırtan ve her türlü desteği sunan faşist-şeriatçı RTE ‘Kobanê düştü düşecek’ diyerek adeta göbek atıyordu. Oysa zaman bize gösterdi ki, Kobanê’de düşüşe başlayan, yenilginin yoluna giren DAİŞ’le birlikte faşist Türk devleti ve onun başındaki Erdoğan’dı.

Erdoğan; başta El-Nusra olmak üzere ardından DAİŞ ve diğer çetelere her türlü desteği ve katkıyı sunarak bir yandan Ortadoğu’da yeni Osmanlıcılık hayallerini gerçekleştirmek isterken, diğer yandan Kürt özgürlük hareketini bastırmak, Kürtleri köle statüsünde tutmak amacındaydı.

Kobane’de Kürtler, enternasyonalist devrimciler,  bölge gericiliğine ve bölgeyi dizayn etmek isteyenlere karşı direndi. Elbette direnişin bedeli ağır oldu. Kürt halkı en değerli kızları ve oğullarını şerefi ve haysiyeti için, özgürlüğü ve insan hakkını savunmak için bir bir toprağa verdi ve vermeye devam ediyor. Kobane halkı tüm imkansızlıklara rağmen orta çağ zihniyetinin uygulayıcıları IŞİD zalimlerine karşı can siperane bir mücadele yürüttü.

Kobane direnişinin başlangıcında dünya kör ve sağırı oynadı. DAİŞ’e karşı 50 ülkenin katılımıyla ittifak oluşturduğunu söyleyenler Kobane’de Kürtler büyük bir katliamla karşı karşıyayken görmedim, duymadım oyununu oynadılar. Kendi elleriyle yarattıkları canavarın Kürt halkının kendi öz gücüyle yaşatmaya çalıştığı özerk bölgeyi yerle bir etmesini seyretmekle yetindiler.

Ne zaman ki, Kürt direnişinin kırılmadığını gördüler o zaman sözde yardıma başladılar. Kobane halkına gerçekten yardım edenler orada direnişe katılarak siperlerde omuz omuza savaşan Türkiyeli devrimciler başta, bir bütün dünya devrimcileri olmuştur.

Kobane şahsında Rojava’da Kürtlerin katliamına sessiz kalanlar, yarın sıra kendilerine geldiğinde acaba kime başvuracaklar? Kürt halkının öfkesinden kendilerini nasıl koruyacaklar? Yaşayan görecek.

 Kürtler biliyor: Rojava ve en fazla da Kobane;  on yıllardır süren Kürdistan özgürlük mücadelesinde, diğer parçalardaki kardeşlerine en cömert ev sahipliği yapan aşını, ekmeğini, suyunu her dönem mücadele etmiş Kürtlerle tereddütsüz paylaşan,  zor ve zahmetli günlerin en büyük dostu ve sığınağı olmuştur.

 Rojava: Kürdistan’ın ilk devletleşme düşüncelerinin yeşerip örgütlendiği, olgunlaştığı (Azadi – Xoybun) ve binlerce kaliteli aydın, siyasetçi, şair ve edebiyatçının yetiştiği nadide ve kutsal bir toprak parçasıdır.

 Rojava ; Yiğit cefakar, mücadeleci Kürd analarının yatağı olduğu gibi, doğurduğu kızlarını ve oğullarını zılgıtlarla, törenlerle Kürdistan’ın özgürlük mücadelesi için dağlara uğurlayan ve yine acısını yüreğine gömerek, evlatlarını kendisine yakışır bir vakarla sahiplenen emsalsiz bir vatan toprağıdır. O analar ki, evlatlarının bayrağını yere düşürmemek için canlarını siper etmekten çekinmediler.

Bundan dolayı Kürt halkı Rojava halkını yalnız bırakmadı ve bırakmayacaktır da. Kobane dört bir yanı düşmanla çevrili bu insanlık adasıydı. Kürt halkı ve dostları direnerek bu insanlık adasını kurtardılar.

İnsanlığın yeniden yeşerdiği Kobane adasında, PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm’ün eşi Ayşa Efendi o günler şöyle sesleniyordu dünyaya;  “ Türk devleti Kürt halkına ihanet etmiştir. Buradan tüm dünyaya çağrıda bulunuyoruz; bugün Kobanê büyük bir katliamla karşı karşıya, ancak biz bir kişi kalana kadar Kobanê’yi terk etmeyeceğiz.”

Evet işte Ayşa ana’nın belirttiği gibi, Kobane tarihi ihanete karşı direniş tarihidir. Kabone tarihi zalimlerin zulmüne karşı ölümü göze almadır. Bunun için diyoruz “KOBANE EZ QURBANE”

Dünyanın tüm zalimleri bir kez daha Kobane şahsında Kürdistan’ın tümünü hedef alarak Kürtlerin namusuna,  tüm etik değerlerine saldırdılar. Bugün de saldırıyorlar. Başta Kürt halkının yaşam hakkına saldırıyorlar. Dün beslemeleri İD (İslam Devleti) ve türevleri ile saldıran Türkiye, bugün doğrudan işgale girişerek saldırmaktadır. Kürdün yaşam hakkı olmasın da ne olursa olsun anlayışı ile her türlü taviz verilerek Kürt direnişi boğulmak istenmektedir.

Ancak RTE bir şeyi unutuyor. Kürtler eski köle Kürtler değildir. Kürdün artık ulusal bilinci var, Kürdün ortak değerleri var, vatan bilinci var, Kürt halkı dostunu da düşmanını da ayıracak bilinçtedir. Kürtler artık bölgenin oyun kurucu güçlerinden biridir.

Kürtler bulundukları her yerde bugün ayaktadır. Yarın da ayakta olmaya devam edecektir. Artık Kürde yenilgi yoktur. On binlercesi bu mücadelede toprağa düşse de kazanan haklı ve mazlum Kürt halkı olacaktır. Zalimler ise döktükleri kanda boğulacaklardır.

Kobane zaferi ve Rojava devrimi YPJ nezdinde bir kadın devrimidir. Kobane zaferi dünya kadınlarının mücadele coşkusudur. Kobane zaferi erkek egemen sistemi karşısında kadınların yaşamı yeniden yaratabileceğinin göstergesi olmuştur.

Kobane zaferi her şeyden önce tüm emperyalist güçlerin, özelde IŞİD ve RTE’nin yüzüne bir tokattır, yenilgilerinin başlangıcıdır. Kobane zaferinden sonra IŞİD gerileme sürecine girmiştir. Önümüzdeki günlerde veya aylarda RAKKA ve MUSUL’un düşmesiyle de tükeniş sürecine girecektir.

Bugün RTE Uluslararası emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme ve halkları birbirine kırdırma savaşında kendisine yeni alan açma fırsatı yakaladığını sanarak Kürt halkının yaşadığı her alanda TSK ve bağlı çeteler vasıtasıyla Kürt halkına karşı topyekün savaş başlatmıştır.

Bunun içindir ki, tüm zorbalıklara ve olanaksızlara rağmen, birleşerek kazanmanın mümkün olduğunu Kobane’de Kürt halkının yardımına koşarak ispatlayan dünya devrimcileri ve mazlum halklar kenetlenerek Kürdistan’a sahip çıkmalıdır. Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciler; Erdoğan şahsında yaratılmak istenen tek kişi diktatörlüğüne, şeriatçı-faşist AKP iktidarına karşı mücadele etmelidir.

Tüm halklarımızı karanlığa, umutsuzluğa gömmek isteyenler karşısında destansı ve büyük fedakârlıkla, ağır bedeller ödenerek kazanılan Kobane zaferi sadece Kürtlerin değil karanlık karşısında tüm insanlığın aydınlık zaferi olmuştur. Bu zaferdir ki, bölgenin tüm gericilerinin yenilgisinin başlangıcı olmuştur. Gericilik karşısında nihai zafere ulaşmak için Kürt özgürlük mücadelesiyle Türkiye devrim mücadelesi yan yana birlikte yürütülmek durumundadır. Eğer bunu başaramazsak kazanmak mümkün görünmüyor.

Bize düşen ilerici insanlığın kazanması için toprağa düşen yiğit devrimcilerin ayak izlerini takip etmektir. Kobane’de zafer bundan dolayı kazanıldı. Şimdi zaferi kalıcı kılmanın yol ve yöntemlerini bulmanın zamanıdır.  Kobane’nin işgalden kurtuluşunun yıldönümünde bu zaferin halklarımıza kazandırdığı coşkuyla faşist, şeriatçı IŞİD ve onun destekçisi Erdoğan diktatörlüğüne karşı mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.

Bu referandum sürecinde Kobane ruhu ve coşkusuyla ülkenin dört bir köşesini mücadele alanlarına çevirelim. DİKTATÖRLÜĞE HAYIR diyenlerin, ŞERİATA HAYIR diyenlerin, SAVAŞA HAYIR diyenlerin, KARDEŞLİĞİ VE BARIŞI savunanların kazandığı bir zaferi mümkün kılalım. Kazanmak mümkündür.

EN SON EKLENENLER