Kültürel birikimlerini “Tahtacı Müzesi’nde” yaşatıyorlar

Karaman-Mersin arasında Toroslar’ın üzerindeki Göksu Mahallesi’nde yaşayan Tahtacı Alevileri, cemevinin bir bölümünü kendi imkanları ile “Tahtacı Müzesi”ne dönüştürerek kültürlerini yaşatıyor.

Mersin’in Mut ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’nde yaşayan Tahtacı Alevileri, cemevinin bir bölümünü, kültürlerini yaşatmak amacıyla kendi imkanlarıyla “tahtacı müzesi” haline getirdi.

Karaman-Mersin arasında Toros Dağları üzerine kurulu mahalleyi, ortasından geçen Göksu nehri ikiye ayırıyor. Köprünün bir tarafında yıllar önce buraya yerleşen, mesleklerinden dolayı “tahtacı” diye adlandırılan köylüler yaşıyor.

Yüzlerce yıl Toroslar’daki ormanlık arazilerde göçebe olarak yaşayan ve evlerin kapı pencere, tavan işlerinde kullanılan ahşap malzemeler için balta ve bıçkıları ile kereste üreten, bu nedenle de “tahtacı” olarak anılmaya başlayan Tahtacı Alevileri, yaklaşık 100 yıl önce bölgeye yerleşmeye başladı.

Yerleşik hayata geçen Tahtacı Alevileri, köydeki cemevinin bir bölümünü de yüzyıllardır sürdürdükleri tahtacı kültürünü yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için küçük bir müzeye dönüştürdü.

Mahallede yaşayan Pir Taki Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şu an yaşadıkları mahalleye 1900’lü yılların başlarında yerleştiklerini anlatan Özcan, şöyle devam etti:

“İnsanlarımız buraya yerleşmiş, Mersin’in, Karaman’ın köylerinde marangozluk işlerini görmüşler. Tahtadan yaptıkları ufak tefek eşyaları satmışlar. Şimdi bir kısmımız hala ormanda kesim işiyle uğraşırken, bir kısmımız da geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlıyor. Geçmişte göçebe oldukları için tüm eşyalarını tahtadan yapmışlar. Çıkrığını, kaşığını, tabağını, bardağını, çanağını, süs eşyasını, bebeğinin beşiğini yaparken tahta kullanmışlar. Şimdi bu işlerle uğraşan yok. Fakat bu eşyaları Anadolu’nun, Toroslar’ın her yerinde görmek mümkün. Şimdi yeni nesil bunları bilmiyor, tanımıyor.”

Özcan, mahalle sakinlerinden Hüseyin Cılız’ın yıllarca topladığı eşyaları bağışlamasıyla cemevinde bir kültür odası oluşturduklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada tahtacı ustalarının alın terini, emeklerini yansıtan birçok eser var. Bu çok önemli. Bildiğim kadarıyla böyle bir müze Balıkesir’in bir köyünde, bir de burada var. Belki tam bir müze değil ama yeterli malzemeye sahibiz. Gençlerimize geçmişimizi bu şekilde anlatabiliriz. Oldukça fazla ziyaretçimiz var. Biz tahtacılar eski Türk kültürünü yaşatmaya çalışan insanlarız. Bu malzemeler Horasan’dan getirdiğimiz kültürümüzün birer parçası. Sadece bize ait değil. İnsanlarımız evlerindeki malzemeleri buraya getirsin. Burada toplansın, kültürümüzü unutmayalım.”

“Tek amacım kültürümüzün tanıtılması”

Müzeye eşyalarını bağışlayan Hüseyin Cılız da evinde biriktirdiği eşyaları değerlendirmek istediğini aktardı.

İlgi çekecek eşyaların sergilendiğine işaret eden Cılız, şunları kaydetti:

“Burada bulunanların tamamı Anadolu’nun köylerinde kullanılan malzemeler. Çıkrık, düğen, saban, bıçkı, dibek, beşik, hepsi köylerimizde yıllarca kullanılan eşyalar. Tamamı el ürünü. Buraya gelenler bir ahşap işinin geçmişte hangi zorluklarla yapıldığını görebiliyor. İlginç eşyalar var. Kaşıkların saklandığı el işlemeli kutular, boncuk saklanan ahşap kaplar, ateş yakmada kullanılan çelik, çakmak taşı ve kavdan oluşan aparatlar, daha neler, neler. Tek amacım kültürümüzün tanıtılması.”

EN SON EKLENENLER