Kürt siyasetinden Öcalan açıklaması: Kaygılıyız

HDP İstanbul İl Başkanlığı’nda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık koşullarına ilişkin basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan, HDK Eş Sözcüleri Gülistan Koçyiğit ve Onur Hamzaoğlu, DTK Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk katıldı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Bir kez daha İmralı’da bulunan Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşulları ile ilgili kaygıların arttığı günleri yaşıyoruz. 5 Nisan 2015’te, bundan yaklaşık 2.5 yıl önce başlatılan ağır tecrit, 50 Kürt siyasetçinin açlık grevine başlaması sonucunda11Eylül 2016’da ailesinden bir kişi ile bayram görüşü yaptırılmasına kadar sürmüştür. Ancak o günden bu yana bir yılı aşkın bir süre geçmiş ve ne ailesinden ne de avukatlardan herhangi bir kimse görüş yapamamış, ağır tecritte herhangi bir değişiklik olmamıştır.

Tutuklu ve hükümlü haklarının tamamen çiğnendiği, insanlık dışı bir tecrit politikasının uygulandığı bu durum dünyanın birçok ülkesinde yaşayan Kürt halkı başta olmak üzere, insanlarımızda ciddi kaygılar yaratmaktadır.

Üstelik bu kaygılar yersiz de değildir. Çünkü AKP-MHP ittifakının ve devlet kurumlarının politikaları, Kürt halkının her türlü hakkının yok sayılması, gasp edilmesi ve kullandırılmaması yönündedir.

Aslında kısacası, ‘Kürt ile ilgili her şeye düşman olan’ bir iktidar ve devlet yapılanması ile karşı karşıya olduğumuz son derece açıktır.

Her şeyden önce unutulmamalıdır ki, Sayın Öcalan çok önceleri Ortadoğu sorununun tam da bugünlerde yaşandığı gibi Musul ve Kerkük sorunu olduğunu belirtmiştir. Bugün iktidarın,

– Kuzey Suriye ve Rojava’ya yönelik saldırgan tutumu, çetelerle kurulan yakın ilişkiler, Afrin’i hedef alan adımlar ve söylemleri;

– Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yapılan referanduma yönelik saldırgan söylemi, düşmanlaştırıcı politikaları ve bölgede kurduğu yanlış ittifaklar;

– Son dönemde iç politikada saymakla bitmeyecek düşmanca konuşmaları, rencide edici ifadeleri, nefret söylemleri, tutuklamalar, sivil yurttaşlara yönelik işkenceler ve SİHA bombalamaları;

– Kürt halkını ve siyasi hareketini demokratik siyaset alanından ve yerel yönetimlerden tasfiye etmek için atılan adımlar Kürt halkına yönelik sadece bazı düşmanca davranış örneklerdir.

Üstelik bu düşmanlık ortamı ve iklimi toplumun her kesimine ve hücresine de sirayet ettirilmektedir. Ne yazık ki, AKP iktidarı ve ittifakları (MHP, Ergenekon vs.) hem içerde hem de dışarda Kürt olana düşmanlıktan bir an bile geri durmamaktadır.

İşte bu koşullarda Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşulları ile ilgili kimi haber ve sosyal medya paylaşımlarının yeniden servis edilmesi son derece kaygı vericidir.

Kimdir bu haberleri servis edenler? Ne amaçlamaktadırlar? Adalet Bakanı’nı sorumluluğa davet ediyoruz. Konu son derece hassastır ve Bursa Savcılığı’nın açıklaması ile geçiştirilecek hafiflikte değildir. Bu açıklama güven verici ve inandırıcı değildir.

Sayın Öcalan herhangi bir hükümlü değildir. Kürt halkı kendisinin sağlık durumunu birinci elden, yani kendisinden duymak ve öğrenmek beklentisindedir. AKP hükümetleri avukatlarının görüşme taleplerini yüzlerce kez reddetmiştir. Aile görüşü yaptırılmamaktadır. Bu durum Kürt halkı başta olmak üzere tüm demokrasi ve barış güçlerinde ağır bir endişe yaratmaktadır.

Hükümetin vurdumduymaz tutumu kabul edilebilir değildir. Her geçen gün endişelerin arttığı ve beklentilerin yükseldiği bir dönemi yaşıyoruz. İktidardan ve devlet kurumlarından tecridi sona erdirecek gerekli tavrın ve ciddiyetin sergilenmesini bekliyoruz. Bir an evvel adım atılmalıdır. Tüm kurumlarımız ve kuruluşlarımız bu beklentinin karşılanması konusunda son derece kararlıdır. Konunun suskunlukla veya basit açıklamalarla geçiştirilmesi kabul edilmeyecektir.

Sayın Öcalan, barışın ve çözümün gerçekleşmesi için aklıyla, fikriyle, önerileriyle ve tüm varlığıyla son derece ciddi katkılar yapmış olan; önümüzdeki dönemde de hem bölgesel hem yerel düzeyde barışçı ve demokratik adımlarla sorunların çözüme ulaşmasını sağlayacak önemli bir kişiliktir. Sayın Öcalan’a dair yapılan haberler Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız değildir. Bu gerçekler asla unutulmamalıdır. Üstelik bu gerçekleri yaklaşık 2.5 yıl sürmüş olan İmralı görüşmeleri esnasında devlet yetkilileri de gayet iyi görmüştür.

Biliyoruz ki, insanlık dışı bir tecrit politikasının sürdürülmesi, siyasi iktidarın ve devlet kurumlarının savaş politikalarından kaynaklanmaktadır. Tecrit, savaş ve çatışma demektir. Tecrit, Kürt halkına yönelik bölgesel düşmanlık demektir. Tecrit, içinde Kürt olan herşeyin karşısında olmak demektir.

Başta CPT olmak üzere konuyla ilgili uluslararası kurum ve kuruluşlara çağrı yapıyoruz: Bu hukuksuzluk karşısında suskun kalmayın.

İmralı Adası’na aile, avukat veya siyasi bir heyetimiz bir an önce gitmelidir. Bu gerçekleşmeden yapılacak hiç bir açıklama bizleri ve halklarımızı tatmin etmeyecek, kaygılar asla azalmayacak gittikçe derinleşecektir.

Bir kez daha vurguluyoruz ki, bu insanlık dışı tecridin sonlandırılması için gerekli tavır acilen sergilenmelidir. Tüm kurumlarımız tecrit durumunun değişmesi için mücadelelerini geliştirecektir.

EN SON EKLENENLER