Evet her gün bağımsız yargıdan, tarafsız mahkemelerden söz edilir.
Bir kez daha yargının bağımsız olmadığı ortaya çıktı.
Mahkemelerin tarafsız olduğu olmadığı ortaya çıktı.
Her iki Eş başkan için elbette aksi bir sonucun ortaya çıkmayacağını herkes iyi biliyordu.
Çünkü yargıyı direk müdahale ediliyor.
Çadır mahkeme kuruyorsunuz diyenler, maalesef kendileri mahkeme kurmuşlar insanları yargısız infaz ediyorlar.
Tam 400 gündür. 6 milyon oy almış bir partinin Eş başkanları rehin tutuluyor.
Her iki Eş başkan şahsında tutsak edilen 6 milyon kişinin hür iradesidir.
Bir kez daha ” sizin talimatlarınızla kurulan mahkemeler, bizi yargılayamaz.Bizi ancak bize oy verenler yargılar.” diyen Eş başkanlar haklı çıktı.
Selahattin Demirtaş’ın duruşmasına katılmaya ve destek sunmaya gel seçmenini ve yabancı gözlemcileri engellendi.
Tutsak etiğiniz bir Eş başkan değildir. Barışın umududur.
Tutsak tutuğunuz, demokrasinin neferidir.
Rehin aldığınız, halkların birleşme umududur.
Tutsak ettiğiniz, kişi kimsesizlerin ” kim sesi ” oldu.
Siyasi kişiliği dürüstlüğü sizi çok rahtsız ettiği için içeri atınız.
Dışarıda olması sizin kirli planlarınız için bir engel teşkil ettiği için tutsak etiniz.
Mecliste olmasını sizin için tehlikeliydi.
Onun en büyük hayali halkların ortak meclisini kurmaktı.
Selahattin Demirtaş parti çizgisini aşarak yoksullarla özdeşleşti. ” biz teslim olmayız, çünkü ellerimizi kaldırdığımız zaman pantolonumuz düşer. Öyle yoksuluz.”
Radikal olmasını içinize sindiremiyorsunuz. Temsilcisi olduğu halkın tarihi boyunca, ne türlü haksızlıklara, katliamlara uğradığının bilincini de olmanın sorumluluğu vardır.
O yüzdendir, ” kanımın son damlasına kadar mücadele vereceğim” demesi sizce göre radikal olması mıdır?
Tutsak etiğiniz kişi siyasetçinin dışında bir devrimcidir.
Birileri yargıya ve mahkemeye nasıl etkisi altına alıp içeride kalmasını sağlıyor ise yeniden eş başkan olmanın yolunu da tıkamaya çalışıyor.
HDP’nin Parti tüzüğünde iki yıl ile sınırlı olan Eş başkanlığı ile ilgili düzenleme yapılmalıdır.
Her iki başkanın konumu ne olursa olsun yeniden eş başkan olmalılar.
Parti içinde de ayrı sesler ” seni başkan yapmayacağız ” çatlak sesler çıkabilir.
O sadece Dılda ve Heval’ın ” Selo babası ” değil. Tüm Kürt çocukların Selo babasıdır.
Başkan yazdığı ” seher kitabının ” gelirini kimsesizleri bağışlamasını dahi içine sindiremeyenlere yazıklar olsun.
O da düzen partisinde siyaset yapan diğer Kürtler gibi olabilirdi. Avukatlığını yapıp yazın Akdeniz kıyılarında kışın Kartal kayada tatil yapardı.
Kürt milletinin duyarlı bir bireyi olarak ” verilmesi gereken tüm bedelleri vermeye hazır.” bir birey olduğunu göstermiş oldu.
Bir köşe yazarının yazdığı gibi ;
” O bir siyasetçiden farklı olarak,
Kardeşimizdir,
Arkadaşımızdır,
Yol arkadaşımızdır,
Yoldaşımızdır,
Düşmanlarımızın korkulu rüyası olacak, kendisine onun başkanlıktan daha daha değerli olduğunu takdir eder.”
Selahattin Demirtaş’ı 6- 7 Ekimde ” Kobani IŞİD denilen caniler tarafında işgal edilirse, sıranın Türkiye’deki Kürtlere ve Alevilere gelecektir ” Kürtleri sokağa çağırdığı için yargılanıyor.
IŞİD bombaları bu ülkede Kürtleri vurdu.
Türkiye içinde IŞİD bir terör örgütü olduğuna göre ortada bir çelişki vardır.
15 temmuz gecesi FETÖ / PDY bir darbeye kalkıştı. Recep Tayyip Erdoğan halkı sokağa çağırmasaydı. Bu gün yanında yer alanların hepsi darbecilerin yanında yer alacaklardı.
Her iki olay arasında hiç bir fark yoktur. Her iki bireyde terör örgütlerine karşı halkını sokağa çağırmıştır.
3 gün arayla, 2 Eş başkan ve Akademisyenlerin mahkemeleri vardı.
Demokrasi adına utanç verici sahneler yaşanarak tutukluluklarının devamına karar verildi.
Duruşmayı izlemeye gelen yabancı heyetler ” demokrasi ölmüştür.”
Evet Kürtler için hiç bir zaman demokrasi doğmamıştı ki ölsün.
Bu gün iş ülkenin ekonomisi açık açık ” iktidar biran önce çözüm sürecine dönmeli, OHAL gözden geçirilmeli ” diyor ise gidişatın iyi olmadığındandır.
Eş başkanlar şahsında tüm tutsak edilmiş, işgal edilmiş topraklar umarım biran önce özgürleşir.
ABD başkanının ” Kudüs İsrail’in başkentidir.” demesini kınıyorum.