Maraş’ın hikayeleri yarım kalmış kadınları

Sergilenen vahşetle belleklere kazınan Maraş katliamında can veren 111 kişiden 17’si kadındı. Aralarında henüz çocuk yaşta sayılabilinecek farklı yaş gruplarından kimseler olan bu kadınlardan geriye yıllar geçse de kanamaya devam eden acıları ve yarım bırakılmış hayalleri kaldı.

19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş’ta, Alevi oldukları için 111 kişinin katledilmesi, 100’ün üzerinde kişinin yaralanmasının yanı sıra 200’ün üzerinde ev ve 70’e yakın işyerinin yakılıp, tahrip edilmesinin üzerinden 39 yıl geçti. Açtığı yara yıllar geçse de halen kapanmayan katliamda yaşamını yitirenlerin 17’si kadındı. İsimleri ise Gülşen Ün, Ümmühan Duman, Güllü Ergönül, Fadime Boz, Zeynep Aydoğdu, Hatice Görür, Zöhre Yıldırım, Hatice Yılmaz, Zeynep Nergiz, Gülsüm Akırmak, Sabahat İşbilir, Elif Balta, Fatma Bilmez, Cennet Çimen, Fidan Suna, Esma Suna ve Döndü Ünver’di.
Aralarında hamile olanların da olduğu, Esma Suna ve Döndü Ünver’in ise kucaklarında bebekleriyle öldürüldükleri bu kadınlardan Cennet Çimen de 85 yaşındaydı.
Hiçbirinin hikayesi öbürünün hikayesinden daha az acıklı değil, her biri akılları donduracak şekilde katledildi. Yaşamlarıyla birlikte besledikleri hayalleri de ellerinden alınan bu kadınların ailelerine, yakınlarına ve çocuklarına ise katliamın acısı hatıra kaldı.
MEZARI DİYE BİR NUMARA VERİLDİ
Daha 36 yaşındaydı katledildiğinde Gülşen Ün. Evliydi ve çocukları vardı. Katledilenlerin büyük bir kısmı gibi belediyenin Şeyh Adil Mezarlığı’na toplu gömüldü. Gömüldükten sonra ailesine mezarı diye bir numara verildi, ama aradan geçen zaman içinde o mezar da kayboldu.
ÖNCE ÇOCUĞU SONRA KENDİSİ…
Kendisi bir sunni olan Ümmühan Duman’ın evlendiği eşi Alevi’ydi.  Evlendikten bir süre sonra ise köylülerin birçok baskısı ile karşı karşıya kaldı “Kürtler ve Aleviler bu köyde” yaşayamaz diye. Bütün baskılara direndi. Ancak katliam esnasında kapıları çalındığında çocuklarının acısını görmemek için eşine “beni öldür dayanamam bu acıya” dese de, oğlu gözlerinin önünde öldürüldü. Saldırıdan yaralı kurtulan Duman, oğlunun acısına daha fazla dayanamayarak yaşamını yitirdi kısa bir süre sonra.
KURŞUNLARIN HEDEFİ OLDU
Güllü Ergönül’ün de çocukları vardı Duman ve Ün gibi. O da diğerleri gibi önce çocuklarını korumaya çalışmıştı anne hissiyatı ile. Ancak saldırganlar evine girmeden önce dışarıdan ateş ettikleri için Ergönül vurulmuş ve can vermişti.
6 AYLIK BEBEĞİ İLE CAN VERDİ 
Fadime Boz’un da diğerleri gibi çocukları vardı. En küçüğü henüz altı aylıktı. Yaşanan olaylardan kaynaklı çocuklarını korumak amacıyla daha güvenli bir mahalleye gitmek isterken sıkılan kurşunların hedefi oldu. Boz, 6 aylık bebeği ile vuruldu. Hastaneye götürülürken bebeği ile yaşamını yitirdi. O da hayalleri elinden alınanlar kervanına katılmıştı.
NE MEZARI NE FAİLLERİ BULUNAMADI
Zeynep Aydoğdu, bir ev kadını idi ve o dönem yaşananların hepsinden bihaberdi. Öğretmenlerin cenazesine dahi katılmamıştı. Kurtulmak için evden çıktığında vurulmuştu. Vurulduğunda yaralı halde uzun bir süre yerde kurtarmayı beklemişti. Ama ne yazık ki kurtarılamamıştı. Onun da ne mezarı ne de failleri bulunabildi.
DAHA İLKOKUL ÖĞRENCİSİYDİ
Hatice Görür ise bir ilkokul öğrencisiydi. Babası ile birlikte kurtulmak için kaçarken vuruldu. Öldüğünde onun da ailesine bir numara verildi, ancak mezarı bulunamadı.
ZÖHRE NENE YERE DÜŞTÜĞÜNDE…
Zöhre Yıldırım, evin diğer bireylerine siper etti bedenini. Saldırganlar daha fazla kimseyi öldürmesin diye öne atılmış ve sıkılan kurşunların hedefi olmuştu. Kana bulanan bedeniyle yere düştüğünde de hıncını alamamış saldırganlar bütün mermileri üzerine yağdırmıştı.
KARNINDAKİ BEBEĞİ İLE KATLEDİLDİ
2 çocuk annesi Döndü Ünver katledildiğinde henüz 7 aylık hamileydi. Sığındıkları evden zorla dışarıya çıkarılmışlardı. Saldırıya uğradıklarında kendi bedenini eşinin önüne siper etmiş “Bizi birlikte öldürün” diye haykırmıştı. Eşi ve karnındaki bebeğiyle kurşun yağmuruna tutularak katledildiler.
CENAZESİ HALA KAYIP
Hatice Yılmaz, evli ve çocukları vardı. Önce dışarıdan ateş açan saldırganlar, daha sonra evine girmişlerdi. Yaralı halde dışarı sürüklenen Yılmaz, briketlerle katledildi. Öldürmekle yetinmeyen saldırganlar altın bileziklerine göz diktikleri Yılmaz’ın kolunu da kesmişlerdi. Cenazesi kayıtlara her ne kadar muhtar tarafından ilgililere teslim edildiği şeklinde geçirilse de, yakınlarına teslim edilmeyen cenazesi hala kayıp.
ÖLÜME MEYDAN OKUYAN NERGİZ
Zeynep Nergiz, daha yeni nişanlanmış ve evlenmek için hazırlık yapıyordu katledildiğinde. Saldırganlar Nergiz’in çeyizine göz dikmiş ve kendi aralarında paylaşıyorlardı. Çeyizinde doğacak bebekleri için hazırladığı elbiseler de vardı. Çeyizini yağmalayanlara bakan Nergiz, buna anlam veremese de umutları ve geleceği çalınmıştı. Daha sonra Nergiz’i kollarından ve bacaklarında tutup taciz ederek, dışarı çıkarmışlardı. Nergiz, kurtulmak için direndikçe ve ölüme meydan okudukça daha çok taciz ediyorlardı ve dövüyorlardı. Saldırganlardan kurtulan Nergiz, içeri alınan babasının yanına koşarak babasının bedenine sarıldı. Babasını ölümün pençesinden kurtarmak istedi, ancak saldırganlar hem Nergiz’i hem de babasını katletti.
SON SÖZÜ ‘HASAN’IMI GÖSTERİN BANA’ OLDU
Uzun bir hayat hikayesi olan Gülsüm Akırmak ise, eşini kaybetmiş ve oğlu ile yalnız yaşıyordu. Kimin derdi olsa yardımlarına koşardı. Oğlu Hasan’ın vurulduğunu duyduğunda dayanamayıp kendini sokağa atan Akırmak, yolda oğlunu katledenlerle karşılaştı. Oğlunu sordu her şeyden habersiz bir şekilde. Oğlunun katilleri onu Hasan’ına götüreceklerini söyleyip, yolda taciz etmeye başladı. O zaman anladı oğlunun katili olduklarını. Direnmeye başlayıp, oğlunu istedi. Ancak saldırganlar ellerindeki nacak (balta) ile boynuna vurunca düştü yere ve kanlar içinde kaldı ak saçları ile. Tüfekle vurulmadan önce son sözleri “Hasan’ımı gösterin bana” oldu.
ANNESİNİN CENAZESİNE SARILI HALDEYDİ
Sabahat İşbilir, fabrikada işçi olarak çalışıyordu. Eve giderken saldırıyı görmüş evdekilere haber vermişti. Evin kapısını kırarak içeri giren saldırganlar anne ve babası, amcası, ağabeyini yaraladıkları Sabahat’ı saklandıkları yerde bulmuş, ellerinde ne varsa onunla darbe indiriyorlardı. Saldırganların tacizine de maruz kalan İşbilir’in cenazesi, yaralı bulunan annesine sarılı halde bulundu.
ÖLDÜRMEK YETMEDİ BEDENİ YAKILDI
Yoksulluk içinde büyüyen Elif Balta da, işkence edilerek öldürülmüş ve cesedi daha sonra bir bodrumda bulunmuştu. En vahşi bir biçimde öldürülen Balta’nın bedeninin yakıldığı gerçeği de gizlenemedi.
DAHA 15’İNDEYDİ
Katliamda öldürülenlerden biri olan Fidan Suna ise daha 15 yaşındaydı. Suna’dan geriye defterleri, yarım kalmış kitapları ve hayalleri kaldı.
Onun yengesi Esma Suna (Besey) de, birlikte saklandıkları yerde vurulmuştu. İlk çocuğunun dünyaya gelmesine sayılı günler kalmıştı. Elif Suna gelinini kurtarmak istedi ama çabaları nafile kaldı.  Eve giren saldırganlar, Esma Suna’yı kurtarmaya çalıştığı bebeği ile birlikte öldürdü.
OĞLUNA SİPER OLURKEN ÖLDÜ 
Fatma Bilmez, yaralı oğlunu hastaneye götürmek isterken yakalanmıştı saldırganlara. Bedenini oğlunun üstüne kapatarak kurşunların ona gelmesini engellemek istese de her ikisi de can verdi.
ONA DA KIYDILAR
Ve Cennet Çimen… 85 yaşında, bir gözü görmüyordu. Katliam yaşandığında oğlunun patronu evdekileri kurtarmak için gelip almış, eve götürmüştü. Ama geride 85 yaşındaki Çimen nene bırakılmıştı. Düşünülmemişti yaşlı birinin de öldürüleceği… Çocukları evden gittiğinde bir süre sessizlik içinde bekleyen Çimen neneyi bekleyen vahşi ölüm, gelmiş kapıyı çalmıştı.
MA / Sadiye Eser

EN SON EKLENENLER