Medeni Yıldırım’ın annesi: Gezi aileleriyle mücadelemiz de acılarımız da ortaklaştı

Lice’de kalekol protestosunda askerin açtığı ateşle yaşamını yitiren Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım, “Devlet köpeğini bile koruyor. Türkiye’de adalet yok. Gezi’de çocuklarını kaybeden aileler ile bizim çocuklarımızın acıları ortaklaştı. Mücadelemiz de öyle oldu” dedi.

Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık (Hêzan) köyünde, 28 Haziran 2013’te yapılan karakol-kalekol protestosunda askerlerin açtığı ateş sonucunda Medeni Yıldırım (19) öldürüldü. “Haksız tahrik altında olası kastla adam öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan er Adem Çiftçi, Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce beraat ettirilirken, yetkililer ve karakola destek için gelen JÖH timleri hakkında takipsizlik verilerek dosyanın üzeri örtüldü. Savaşa karşı mücadelesi nedeniyle Medeni Yıldırım da “Gezi direnişi şehitlerinden” sayıldı. Yıldırım’ın katillerinin bulunarak adalet önünde hesap vermesi için ailesi mücadeleyi elden bırakmadı. Karakol komutanları hakkında takipsizlik, tek sanık Er Adem Çiftçi’nin beraat etmesi, ailenin adalete olan inancını da tümden yok etti.

Anne Fahriye Gündüz Yıldırım, oğlu vurulduğundan bu yana ondan geriye kalan kanlı tişörtünü her gün çıkarıp, koklayarak özlem gideriyor. Anne Yıldırım, infazın yaşandığı günden sonra oğlunun üzerindeki eşyaları almak için bile günlerce mücadele etmiş. Başvurmadığı yer kalmamış ve ancak, vurulurken üzerinde bulunan kanlı tişörtünü alabilmiş. Anılardan dahi korkan bir zihniyet ile karşı karşıya olduklarını dile getiren anne Yıldırım, bu acıları kendilerine yaşatanların bir gün hesap vereceğine inandığını söyledi.

‘KARAR ÖNCEDEN VERİLMİŞTİ’

Oğlu öldürüldükten sonra kendi çabaları sonrasında formalite bir dava açıldığını dile getiren anne Yıldırım, oğlunun gündüz ortasında nasıl öldürüldüğünün kameralarda kayıtlı olmasına rağmen kimseye ceza verilmemesine isyan etti. Oğlunun katillerinin beraat ettiği duruşmada, mahkeme salonuna çok sayıda çevik kuvvet polisinin konumlandırıldığını hatırlatan anne Yıldırım, ilk defa böylesi bir tabloyla karşılaştığını, bunun da kararın çok önceden verildiğini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti. Yıldırım, “Kararın verileceği mahkeme günü ben Medeni’den bana kalan kanlı tişörtünü mahkemeye götürüp onların yüzüne fırlatmak istedim. Belki vicdanları vardır da sızlar diye. 4 yıldır çok acı çektik. Belki adalet yerini bulur diye mücadele verdik; ama onu da bize çok gördüler” diye konuştu.

‘MEDENİSİZ ZOR GÜNLER GEÇİRDİK’

Yıldırım, “Medeni bilerek ve hedef seçilerek katledildi. Emir veren karakol komutanı bilerek yaptı. Oğlumun katledildiği olayda ‘vur’ emri veren Kayacı Jandarma Karakol Komutanı aynı şekilde 27 Haziran 2016’da Yalaza (Kerwas) köyünde Mehmet Şirin Kocakaya’nın öldürülmesinin emrini verdi. Mahkeme tüm bunlara karşı ‘takipsizlik’ kararı vererek, ödüllendirdi. Bize de ‘bak bunlar insan öldürüyor. Haklarında bir şey yok’ diyor. Belki bunlara para da verilmiştir. Ama bir damla kan da vücudumda olsa onların peşini bırakmayacağız. Adem Çiftçi de, karakol komutanı da, JÖH timi de hesap verecek. Görüntülerden de her şey açıktır ve görülüyor. 4 yıl geçti. Biz bu kadar acı çekerken, katillerin böyle ödüllendirilmesi bizi derinden yaralıyor. Medeni’siz çok zor günler geçirdik” diye konuştu.

‘MÜCADELEMİZ DE ACILARIMIZ DA ORTAKLAŞTI’

Gezi direnişinde oğlu gibi 7 gencin polisler tarafından öldürüldüğünü, annelerin acılarının katlandığını dile getiren Yıldırım, o günlerde TV’de Gezi olaylarını izlerken, oğlu Yıldırım’ın, “Anne 35 yıldır her gün biz gaz, cop, su, zulüm görüyoruz. İlk defa belki batı bunları görüyor, şimdi halimizden daha iyi anlarlar” dediğini söyledi.

Ethem Sarısülük öldürüldüğünde oğlunun çok üzüldüğünü ve devletin zulmüne isyan ettiğini anlatan Yıldırım, “Medeni; Roboski, Ceylan Önkol, Gezi, Berkin Elvan için hep alanlardaydı. Kabul etmiyordu haksızlıkları. Medeni’nin katilleri nasıl cezasız kaldı, Gezi’de öldürülen çocukların da katilleri cezasız kaldı. Ethem’in katilleri ceza almadığı gibi ailesinin başına bin bir türlü şey getirdiler. Ben mahkemede de dedim ‘Devlet köpeğini bile koruyor. Ama insanlığı, adaleti hiç bilmiyor’ Türkiye’de adalet yok. Bizi de yan yana getiren bu acılar, bu hukuksuzluklardır. Gezi’de çocuklarını kaybeden aileler ile bizim çocuklarımızın acıları ortaklaştı. Mücadelemiz de öyle oldu. Çocuklarımız 4 yıl önce katledildi ama yıllar geçse de unutmak çok zor” dedi.

‘KARAKOLLAR DERDİMİZE DERMAN OLMAYACAK’

Lice’nin hala büyük abluka altında olduğunu ve orada yaşayan insanların baskı altına alındığını dile getiren Yıldırım, askerlerin köylülere huzur vermediğini söyledi. Anne Yıldırım, “Cinezur’daki köylüleri askerler ‘Bir şey olursa hepinizi tarayacağız’ diye tehdit etmiş. Geçenlerde de birçok orman yakıldı. Bağlara yasaktan dolayı bakım yapılmadığı için hiçbir verim almadık. ‘Sivil halk zarar görmüyor’ diyenler baksın nasıl zarar gördüğümüzü görsünler. Ama bunlara rağmen hiçbir şekilde yerimizi terk etmiyoruz. Geçmişten bu güne devletin zulmü hep arttı. Gözümüzü açtığımız her gün bir zulümle karşılaşıyoruz. Medeni’nin belki bugün bir mezarı var. Bu topraklarda binlerce kişi mezarsız, yersiz yurtsuz. Anneler çocuklarının mezarına bile gidemiyor. Bunun ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum. Yani Medeni o günlerde karakollar-kalekollar olmasın diye direndi. Canından oldu bugün her yer karakol olmuş. Ama her şeye rağmen biz de duruşumuzdan vazgeçmiyoruz. Kabul etmiyoruz bu zulmü. Bizim derdimize derman olmayacak bu karakollar. Ancak daha fazla ölüm, daha fazla gözyaşı getirebilir” diye ifade etti.

EN SON EKLENENLER