Odunpazarı’ndan maziye bakmak

Geçen Aralık ayında kapılarını açan “Maziye Bakma Mevzu Derin” başlıklı karma sergi Anadolu’nun en dinamik kentlerinden Eskişehir’e özel bir katman ekleyen Odunpazarı Modern Müze’yi (OMM) bir kez daha ilgi odağı haline getirdi. İlk açıldığı 10 Aralık’ta ziyaret etme fırsatı bulamamıştık belki ama bu kez küçük bir basın grubuyla birlikte gezip inceledik ve açılışından beri bir daha gidemediğimiz OMM ve tabii ki Odunpazarı ile de bir anlamda hasret giderdik. 

Müzenin tamamına yayılan ve önemli bir bölümü Erol ve İdil Tabanca koleksiyonlarına ait olan sergi adını kamyon arkalarında yer alan ve muhtemelen tam anlamıyla memleketimize has bir sözde-felsefe türü olan (bunu büyük bir dikkatle, bastığım incecik buzu çatlatmamaya özen göstererek yazıyorum fark ettiğiniz üzre) yazılardan alıyor. Bunu ben değil, müzenin direktörü Defne Casaretto söylüyor. Aslında bu tercihin serginin niteliğine dair de bazı açılımları olduğunu düşünmek mümkün ama seçkideki eserler o denli güçlü ki tüm şüphelerimiz hızla siliniyor.

“Biz Birbirimizi Biliriz” – Hasan Özgür Top (2012)

OMM ekibinin tarifi şöyle: “31 sanatçının bir araya geldiği “Maziye Bakma Mevzu derin” isimli karma sergi toplumsal normlara dayanan alışkanlıklara ve ‘öteki’yi tanımlama biçimlerine odaklanırken tabu, özgürlük ve ifade alanları gibi kavramları sosyal düzen ve bu düzenin ritüelleri üzerinden sorguluyor.” Aklımızda bu kısa tanımlama ile sergiyi en üst kattan itibaren gezmeye başladığımızda bizi Hasan Özgür Top’un 80‘li 90’lı yılların popüler arabesk imgelerinden yola çıkarak ürettiği ve kadının yerini erkeğin aldığı işleri (örneğin muhtemelen Hülya Avşar ya da Harika Avcı gibi dönemin kadın yıldızlarından biriyle İbrahim Tatlıses’in samimi bir pozunu ele alan bir eserde her iki figürü de erkeğe dönüştürmüş) karşılıyor ve Türkiye’deki en büyük ‘öteki’ kitlesinin kadın olduğu gerçeği ile örtüşen (ve erkeklik denen olgunun alabildiğine ‘lanetli’ bir hastalık olduğu) bir manzara netleşiyor kafalarda hemen. Sonrasında karşımıza çıkan her işi (ki bu işlerin bir bölümünü İstanbul’da açılan kimi sergilerde daha önce görmüştük elbette) bu kavramsal çerçeve içinde değerlendirmek hiç de zor olmuyor elbette, zira memleketimizin yakın tarihi (ki aslında öncesinde de masum değiliz hiç birimiz) bu ötekileştirme ve kutuplaşma/kutuplaştırma olgusunun anavatatına dönmüş durumda. Ne yazık ki.

MEVZUYA BAKMA MAZİ DERİN

Belki ama, tüm sergiye ve memlekete böyle yaklaşmak da mümkün olabilir. Yani mevzuya bakma mazi derin diyerek tersten de bakabiliriz. Yukarıda kısaca değindiğim gibi, bugün yaşadığımız sorunların, içimizi yakan (kimisi için yakıcı olan mevzu başkası için olmayabiliyor elbette, onu da unutmadan) meselelerin kökleri mazinin derinliklerinde saklı. O yüzden de örneğin Şükran Moral, Kezban Arca Batıbeki, Manolya Çelikler, Zehra Çobanlı gibi sanatçıların işlerinde geleneklerin, yüzyıllardır neredeyse değişmeyen alışkanlıkların, kodların, davranış biçimlerinin ele alınmış olması tam yerini bulan bir anlam kazanıyor. Bu da tabii sergiyi oluştururken eserleri seçen küratoryal ekibini bir başarısı diye düşünüyorum.

 “Bayrak” – Şener Özmen (2010)

ERKEKLİK MEVZUSU MÜHİM, AMA DERİN Mİ?

Dönüp dolaşıp aynı yere takılıyoruz belki ama üç kata yayılan serginin merkezindeki en can alıcı mevzulardan biri “erkeklik” olduğu için biraz da. Konuya farklı açılardan yaklaşıldığını, sanatçının kimliği, aidiyeti gibi unusurların da bu yaklaşımları belirlediğini belirtelim öncelikle. Sinan Tuncay’ın “Olamadığım Adamlara Mahsustur” serisindeki tüm figürlere kendi yüzünü yerleştirdiği işleri olsun, kadının yokluğu üzerinden tasarladığı “Biz Birbirimizi Biliriz” serisi ile Hasan Özgür Top olsun ya da yine kadının esamisinin okunmadığı ve daha güncel siyasi göndermeleriyle konuya farklı bir bakış getiren “Bayrak” işiyle Şener Özmen olsun hep aynı tema çerçevesinde, yani “erkeklik” tezahürleriyle dikkatimizi çekiyor. 

“Erkek Erkeğe” – Zeyno Pekünlü (2012)

Yine de filmlerdeki tüm kadın görüntülerini ayıklayıp sadece erkeklerin yer aldığı bir kurguyu önümüze getiren Zeyno Pekünlü’nün “Erkek Erkeğe” başlıklı siyah-beyaz videosu bu seçkinin en çarpıcı işlerinden biri kanımca. Homo erotik çağrışımlar da içeren bu videoda erkeklik olgusunun aslında kadını nasıl reddetiğinin de çok net bir yorumu var. Tabii tüm bunların arkasında erkekliğin, erkek dünyasının ne kadar derinlikten yoksun olduğuna dair bir algının da olduğunu itiraf etmek gerek. Sığ, yavan ve neredeyse sahte bir dünya; zorlama, eksik, tekdüze bir yaşam biçimi. 

 “Nazar Değdi Dünyama” – Canan (2011)

MEVZUYU KADIN DEĞİŞTİRECEK; ÖLDÜRÜLMEZSE TABİİ

Başa dönelim: Türkiye’deki en büyük öteki kadın. Ötekiliğin fiileşmiş hali kadın. Hal böyle olunca sergide kadınlığa dair işler ayrıca önem kazanıyor. Canan’ın pavyon afişlerini kendi imgesiyle yeniden ürettiği “Nazar Değdi Dünyama” başlıklı iş örneğin, ilk bakışta renkli, neredeyse eğlenceli bir algı yaratıyor ama yakından baktığınızda şu dipnotu görmemeniz ve her şeyin bnir anda değiştiğini hissetmemeniz imkansız: “erkeklerin sevgisi hergün 3 kadın öldürüyor.” 

“Kafes Projeleri 2: Kitsch Oda Projesi – Nereye Kadar?” – Kezban Arca Batıbeki (2005)

Yine benzer bir yaklaşımı Kezban Arca Batıbeki’nin “Kafes Projeleri 2: Kitsch Oda Projesi – Nereye Kadar?” başlıklı işinde de görebiliriz. Batıbeki her ne kadar ‘kitsch’liğiyle öne çıkıyor gibi görünse de karşılaşan herkesin çok aşina olduğu ve bir kadının dünyasını yansıttığına şüphe etmediği bu odayı bir kafesin içine konumlandırarak bir erkek ya da erkeğe itaat etmeye zorlayan bir gelenek tarafından hapishaneye dönüştürülen bir dünyayı canlandırmıyor mu? Bugün belki Batıbeki’nin 80‘lere gönderme yapan kitsch odaları eskisi kadar yaygın değil ama TV’deki Gelin Evi gibi programlardan yansıyan yeni model evler çok mu farklı dersiniz bu hapishanelerden, kafeslerden? Hiç sanmıyorum.

“Evli, Üç Erkekli” – Şükran Moral (2010)

SANATÇILARLA SÖYLEŞİLER

Meraklısına hemen belirtelim; sergiye paralel olarak Aposto!’nun desteği ile hazırlanan podcast serisi Spotify ve Google Podcast üzerinden dinleyicilerle buluşuyor. OMM Editoryal Direktörü Büşra Erkara, bu podcast serisinde sergide işleri yer alan sanatçılarla eserleri aracılığıyla günümüz Türkiyesi’nde toplumsal aidiyet ve birey olmanın tanımları üzerine konuşuyor. 

MUBI İŞBİRLİĞİ İLE FİLM SEÇKİSİ

OMM ve MUBI, “Maziye Bakma Mevzu Derin” sergi programı kapsamında hazırladığı özel film seçkisini sinemaseverlerle buluşturuyor. Sergiye paralel hazırlanan seçkide, sergide işlenen temalara dair çoğu Türkiye dışındaki coğrafyalardan sanatçıların çektiği filmlere yer verilmiş. Bu 12 filmi, MUBI üzerinden izlemek için mubi.com/omm adresinden 30 günlük deneme üyeliğini başlatmak yeterli.

“Masculin Féminin” (Jean-Luc Godard, 1966)

Seçkideki filmler şöyle:

“A Short Film About Love” (Krzysztof Kieslowski, 1991), “Bisiklet” (Serhat Karaaslan, 2010), “Chocolat” (Lasse Hallström, 2000), “La jetée” (Chris Market, 1962), “Japan” (Carlos Reygadas, 2002), “Masculin Féminin” (Jean-Luc Godard, 1966), “Melancholia” (Lars von Trier, 2011), “The Beekeeper” (Theodoros Angelopoulos, 1986), “Vagabond” (Agnès Varda, 1985), “Valparaíso” (Joris Ivens, 1962), “Workers” (José Luis Valle, 2013) ve “2 or 3 Things I Know About Her” (Jean-Luc Godard, 1962).

“Suggested Place For You To See It” – Fatma Bucak (2013)

SIRALI TAM LİSTE

Hepsinden tek tek bahsetmek mümkün değil elbette ama sergide işleri bulunan sanatçıların tamamını sırasıyla analım: Ali Elmacı, Antonio Cosentino, Aydan Murtezaoğlu, Bengisu Bayrak, Can İncekara, CANAN, Cansu Yıldıran, Damla Yalçın, Eda Çekil, Fatma Bucak, Gözde İlkin, Halil Altındere, Hasan Özgür Top, İhsan Oturmak, Kezban Arca Batıbeki, Manolya Çelikler, Memed Erdener, Mustafa Boğa, Nancy Atakan, Nilbar Güreş, Nur Koçak, Olgaç Bozalp, Pınar Yolaçan, Ramazan Can, Rehan Miskci, Sinan Tuncay, Şener Özmen, Şükran Moral, Zehra Çobanlı, Zeren Göktan ve Zeyno Pekünlü

OMM’da gerçekles¸en güncel sergi, etkinlik ve egˆitim programlarını takip etmek için www.omm.art adresini ziyaret edebilirsiniz. Ziyaret saatleri, bilet fiyatları, rehberli turlar ve ulas¸ım hakkında detaylı bilgi için: https://www.omm.art/tr/ziyaret 

Sergi 31 Mayıs’a dek ziyaret edilebilir.

EN SON EKLENENLER