Öğrenciler zamlara karşı harekete geçti: “Açlıkla sınav olmaz!”

Öğrenciler, toplumda ekonomik krizin etkisini en can yakıcı şekilde yaşayan kesimlerden biri. Her türlü zorlukla mücadele ederek eğitimlerini sürdürmeye çalışan gençler son dönemde yapılan zamlar nedeniyle isyan etme noktasına geldi.

Öğrenciler tepkili çünkü mevcut zamların üstüne bir de üniversitelerin ve KYK’nin yaptığı zamlar eklendi. İstanbul başta olmak üzere ülke genelindeki birçok üniversite yemekhane ücretlerine zam yaptı. 

Öğrenci Sendikası çatısı altında birleşen öğrenciler de bu duruma çözüm üretebilmek için bir imza kampanyası başlattı.

3 ACİL TALEP 

Öğrenciler  3 acil talep sıralıyorlar. Bunlar;

“-Sabahları çorba ücretsiz olmalı

-Bütün yemekhanelerde, öğlen ve akşam yemeklerinde fiyatlar, ülkedeki en düşük yemekhane fiyatına sabitlenmeli ve ikinci yemekte kademeli fiyat artışı engellenmeli

-Türkiye’deki en ucuz öğrenci ulaşımı, bütün şehirlerde uygulanmalı” şeklinde.

Kampanyanın detaylarını Öğrenci Sendikası üyesi ve İstanbul Üniversitesi öğrencisi Furkan Seyhan anlattı.

“GÜN GEÇTİKÇE YOKSULLUK VE GELECEKSİZLİKLE YÜZLEŞİR OLDUK”

Öncelikle Öğrenci Sendikası nedir, biraz bahseder misiniz?

Öğrenci Sendikası, öğrencilerin sosyal ve ekonomik problemlerine karşı mücadele ettiği bir öğrenci kuruluşu. Kısa bir süre önce, çok farklı üniversitelerden öğrenciler olarak bir çağrı yayınladık. Bu çağrıyı yayınladıktan sonra birçok arkadaşımızla yan yana geldik. Hepimizin farklı sorunları vardı: yurt ve ev kiraları, faturalar, okurken çalışmak zorunda olmak, KYK borçları, sosyal hayatımızın olmayışı… Bu sorunların ortak paydası ise geçinememek ve geleceksizlikti. Gün geçtikçe yoksullukla ve geleceksizlikle yüzleşir hale geldik. İşte “Öğrenci Sendikası nedir?” sorusuna verecek cevabımız bu: hayatımızın en güzel yılları olan gençliğimizin ve hayallerimizin heba edilmesine karşı bir itiraz, bir haykırış.

Başlattığınız kampanyaya gelecek olursak; neden şimdi böyle bir kampanya başlatma geri duydunuz? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Arkadaşlarımızla beraber çağrı yaptığımız günden beri böyle bir kampanyanın gerekliliğini konuşuyorduk. İlk dönemin sonuna doğru yemekhanelere zam gelmesiyle beraber başlayan isyan dalgası bize hem sendikanın, hem de tartıştığımız kampanyanın ne kadar gerçek ve yakıcı sorunları temeline yerleştirdiğini gösterdi. Hatta okullarımızda yemekhane boykotları olduğu dönemde “keşke kampanyayı başlatmış olsaydık” diye vicdan azabı da duyduk. 

“ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDA İMZA KAMPANYASI BAŞLATTIK”

Kampanyayı duyurduğumuzdan bu yana öğrencilerle birlikte birçok öğrenci olmayan ama bize destek olmak isteyen insanla da ilişki kurmuş olduk. Bununla birlikte milletvekillerinden, sanatçılardan, aydınlardan da kampanyamıza destek vereceğini bize ileten birçok geri dönüş aldık. Bu bizim için ayrıca bir mutluluk. Ancak bir şeyin altını çizmek istiyoruz; bu destek teklifinde bulunan herkese teşekkür etmekle beraber, bizim istediklerimiz lüks şeyler değil, hepsini devletin ve ilgili kurumların karşılaması zaten gereken ihtiyaçlarımız. Bu konuda bir kere anlaşmalıyız. Bugün bazı dernekler, yardım kuruluşları bu tarz durumlarda asıl yetkili mercii olan bakanlıklardan daha önce çözüm mercii olarak görülüyorsa ve öncelikle onlara başvuruluyorsa burada bir sorun vardır.

Öğrenci Sendikası olarak öğrencilerin kâr kaynağı olarak görüldüğü bir sistemi kabul etmiyoruz. Bunun için yetkililerin, bakanlıkların, TBMM’nin bu konuda hızlıca adım atmasını istiyoruz. Bunun için sadece internette değil, ülkenin dört bir yanında elden imza toplamaya başlamış durumdayız. Buradan da herkesin desteğini bir kez daha istemiş olalım.

‘OKURKEN ÇALIŞMAK ZORUNDA OLANLARIN SAYISI REKOR KIRIYOR’

Birçok üniversiteden zam haberleri geliyor. Üniversite öğrencileri şu an neler yaşıyor?

“Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” ama fark edemedik. İşin şakası bir yana gerçekten bazı gerçekler kamuoyunda yeni yeni fark ediliyor ama biz uzun zamandır bu sorunlar ile karşı karşıyayız. Bunun fark edilmesi için bir arkadaşımızı kaybetmemiz gerekmiyordu ama ne yazık ki böyle oldu. Ülkemizde ne yazık ki tüm önlemler bir şeyler kötü sonuçlandıktan sonra alınıyor. 

Şu anda okurken çalışmak zorunda olan öğrencilerin sayısı rekor üstüne rekor kırıyor, hepsinin istatistiklerini kendimiz derleyip yayınlıyoruz. Türkiye’de adlı adınca öğrencilik diye bir şey kalmadı. Eskiden çalışan öğrenciler var diyorduk, şimdi bir arkadaşımız çalışmak zorunda kalmadan okuyabildiğini söylediğinde şaşırıyoruz, nasıl başarabildiğini soruyoruz. Çünkü nasıl hesap yaparsak yapalım, KYK kredimiz ve çalışarak kazandıklarımız faturalara, yemekhaneye ve ulaşıma yetmiyor. Sosyal yaşantımızı komple yoksaysak dahi olmuyor.

‘YEMEKHANE ÜCRETLERİ ARASINDA UÇURUM VAR’

Fiyatların eşitlenmesini talep ediyorsunuz. Ülke genelindeki üniversitelerde fiyat aralığı ne kadar değişken? Bir uçurum söz konusu mu?

Çok büyük bir uçurum söz konusu. Tespit edebildiğimiz kadarıyla birkaç üniversitede 1.5 TL gibi bir fiyattan yemekhane hizmeti verilebilirken, Türkiye’nin en çok öğrencisi bulunan devlet üniversitelerinde fiyatlar aldı başını gidiyor: 3.5 TL, 4 TL, 5 TL… Burada dışarıdan bakan birisi belki de “3.5 TL’nin nesi var, neyini beğenmiyorsunuz” diye sorabilir. Basitçe hesaplarsak günde 3 öğün 3.5 TL’den yemek yemek ayda 315 TL ediyor ki bu da devletin bize bir aylık harcamalarımız için verdiği KYK kredisinin neredeyse %60’ı. Diğer her şey için (ulaşım, sosyal yaşam, kitap, sinema, tiyatro vb.) yalnızca 235 TL’miz kalıyor. Ondan sonra hayatta kalma yarışı başlıyor… Özel üniversiteler için bu rakamlar zaten hayal, arkadaşlarımız sıradan bir öğün yemeğe neredeyse 20 TL ödemek zorundalar.

İstanbul Üniversitesi yemek zamlarını geri çekmek durumunda kalmıştı.Yapılan eylemlerin nasıl bir etkisi oldu sizce? Bir de Sibel Ünli var tabi ki….

Az önce bahsetmiştim: Bu ülkede bir şeylerin düzelmesi için öncelikle başımıza bir şey gelmesi gerekiyor. Rektörlük gece 01:30’da açıklama yaptı. Rektörlükler ne zamandan beri gece 01:30’da toplantı yapıyor? Peki zam geri alındığı gibi arkadaşımızı geri alabilecek miyiz? 

Öğrenciler olarak talepleriniz neler? Sorunun çözümünü nerede görüyorsunuz?

Sorunun çözümü, öğrencinin kâr kaynağı olarak görülmekten vazgeçilmesi. Her seçim döneminde tüm partiler seçim bildirgelerine “Gençler bizim geleceğimiz” yazıyor. Şimdi seçim yokken de tüm partilerden bu ülkenin geleceğine yatırım yapmasını bekliyoruz. Klasik bir örnek vereyim: Siz bir binanın temelinden çalarsanız o binanın depremi yaşamasına gerek kalmadan yıkılacağı bellidir.

Toparlayacak olursak, bizim tek isteğimiz bu ülkenin geleceğine yatırım yapılsın. TÜBİTAK ezan okuyan fasulyeye değil, dört köşe burs aramak zorunda kalan arkadaşlarımıza burs versin. Öğrenciler çalışırken okumak zorunda kalmasın. Cumhurbaşkanı’nın okulunu uzatan öğrencilere dair birçok demeci var. Bizim iddiamız şu: Bu ülkede hiçbir öğrenci çalışmak zorunda kalmadıktan sonra, okulu bir yıl dahi uzatanı örgün eğitimden çıkarabilirler. Bunda çok samimiyiz, olanaklarımız gelişkin olsa okulumuz da uzamaz, başarımız da aksamaz. Öğrencilerin tek görevi okulunu okumak olmalı.

EN SON EKLENENLER