Sağlık örgütlerinden yaşamını yitiren Feyruz Pulat hakkında açıklama

Cizre İlçesi’nde yaşayan 31 yaşındaki 8 aylık hamile Feyruz Pulat’ın doğum sancısı çekmesi ve kaldırıldığı hastanede kadın doğum uzmanı olmaması nedeniyle karnındaki bebeği ile hayatını kaybetmesi olayı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Şırnak Tabipler Odası ile SES tarafından, Cizre Devlet Hastanesi yönetimi ve Feyruz Pulat’ın eşi Hüsnü Pulat ile yapılan görüşmelerine de yer verilerek rapor hazırlandı. Raporda, 150 bin nufüslu bir ilçede kadın doğum uzmanının bulunmamasının başlı başına bir ihmal olduğu, sevk işlemlerinin uzun süren prosedürlerin olması nedeniyle bu tür vakaların önüne geçilemeyeceği anlaşıldığına vurgu yapıldı.

150 yataklı devlet hastanesinde ve kadın hastalıklarının ve doğurganlık oranının yüksek olduğu bir ilçede tek kadın doğum uzmanı doktorunun olduğu bir sağlık kuruluşunda, idarenin nasıl ve neye dayanarak tek hekimi izne çıkarması ayrıca üzerinde durulması gereken bir durum olduğu ifade edilen raporda, şöyle denildi:

“SIRADAN BİR ÖLÜM DEĞİL ALENEN CİNAYETTİR”

“112 Acil biriminin Cizre Devlet Hastanesi’nde kadın doğum uzmanının bulunmadığını bildiği halde neden en yakın kadın doğum uzmanın olduğu bir merkeze götürülmemiştir? Bu hususlardan anlaşılıyor ki Feyruz Pulat ve bebeğinin ölümü bize göre sıradan bir ölüm değil alenen bir cinayettir. Ülkemizde 1998 yılında yayımlanan ve uluslararası belgelere bağlı kalınarak düzenlenmiş olan Hasta Hakları Yönetmeliği ile hasta haklarının uygulanması için sağlık kurumlarına ve sağlık çalışanlarına çeşitli sorumluluklar yüklenmiştir. Ancak, yönetmelik hakların hizmetin içinde yaşama geçirilmesi için yeterli olamamış, konunun tarafları olan hastalarda ve sağlık çalışanlarında hasta hakları konusunda yanılgılar ve bilgi eksiklikleri devam etmiştir. Hasta haklarını uygulamaya geçirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hasta hakları yönergeleri yayınlanmış ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı yataklı tedavi kurumlarında yeni kurul ve birimler oluşturulmuştur. Bu bağlamda uluslararası düzlemde hasta haklarını ele alan ve ülkemizin de taraf olarak katıldığı bildirgelerin içeriği yol gösterici olarak önem kazanmaktadır. Yukarıda değindiğimiz hasta haklarına ilişkin temel hakların pratikte bir karşılığının olmadığı en son olarak Cizre Devlet Hastanesinde yaşanan üzücü olayla bir kez daha kanıtlanmış oldu.”

“İSTİFALAR YÜZÜNDEN DOKTOR SIKINTISI YAŞANMAKTADIR”

KHK’larla yapılan ihraçların iyi hekimlik uygulamalarının engellendiği de belirtilen raporda, kamu hastanelerinde çalışan doktorların istifa edip, özel hastanelerde çalışmalarıyla bir çok yerde doktor açığının yaşanmasına neden olduğuna vurgu yapıldı. Raporda, şöyle denildi:
“Günümüzde yapılan yanlış sağlık politikaları yüzünden artık hekimlik tetkik isteme ve reçete yazma düzeyine indirilmiş, koruyucu hekimlik veya hekimliğin hasta ve hastalığı sorgulayıcı tavrı günümüzün sağlık politikalarının getirdiği hekimlik anlayışına yenik düşmüştür. OHAL sürecinde KHK’ler ile özellikle sağlık alanında yapılan ihraçlar ve tutuklamalar yüzünden toplum üzerinde oluşturulan baskılar, hekimler üzerinde de oluşturularak iyi hekimlik uygulamaları engellenmiştir. Uygulanan bu yanlış politikalar hükümetin sağlık politikalarına olan güvenin azalmasına neden olup, beraberinde önü alınamayan istifaları getirmektedir. Kamudan istifa edip özel kurum ve kuruluşlarında görev yapmaları sağlık alanında özel sektörü daha güvenli hale getirilmeye çalışılmaktadır. Yapılan bu gelişi güzel istifalar yüzünden bir çok yerde doktor sıkıntısı yaşanmaktadır. Bunun en iyi örneğini Cizre Devlet Hastanesi kadın doğum ünitesinde hemen hemen hiç doktor kalmaması sonucunda, yapılamayan müdahaleler yüzünden yaşanan ölüm olayı bize bu gerçeği en acı şekilde bir daha yaşatmış oldu. Diğer yandan kanun hükmünde kararnameler ile memurluktan birçok hekimin ihraç edilmesi sonucunda hastanelerde hekim açığının artması bahse konu olan elim olayın başka sebepleri arasında sayılabilir.”

“HEKİMLERİN GÖREVLERİNE İADE EDİLMESİ GEREKİYOR”

Raporun çözüm önerileri bölümünde de “Özellikle anne ve bebek ölüm hızını daha da azaltmak için İstanbul Ankara ve İzmir gibi birkaç büyük şehirde oluşturulan ve tüm ilin doğum öncesi, doğum sırasında ve doğum sonrasındaki kanamalara müdahale eden özelleşmiş mavi kod tarzında özel kadın hastalıkları ve doğum ekipleri kurulmasını öneririz. Diğer çözüm önerilerimiz arasında hekimler üzerinde mesleki ve idari mobbingin ortadan kaldırılmasının koşullarının yaratılması, sağlıkta şiddetin önünde geçilmesi ve bunun caydırıcılığını sağlayacak ciddi cezai yaptırımların bulunduğu yasal düzenlemelerin yapılması, yeterli hukuki kanıt olmadan haksız yere memuriyetten atılan hekimlerin görevlerine iade edilmesi gerekiyor” denildi.

EN SON EKLENENLER