‘Sokak mücadelesini terk edersek gecikiriz’

12 Eylül darbesinde kapatılan TÖB-DER Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yalçınkaya, 12 Mart ve 12 Eylül’den bu yana devletin karakterinin hiç değişmediğini belirterek, “Eğer bu dönemde sokağı terk edersek, hedeflere ulaşmamız çok daha gecikir” dedi.

Eğitim Sen’in Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve ihraç baskısı altında gerçekleştirdiği 10’nuncu Genel Kuruluna katılan 12 Eylül askeri rejiminin kapattığı sivil toplum örgütlerinden Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yalçınkaya, 12 Eylül’den bu yana devletin kamu emekçilerine yönelik uygulamalarını değerlendirdi.

‘DEVLETİN KARAKTERİ HİÇ DEĞİŞMİYOR’

“Devletin karakteri hiç değişmiyor. 12 Mart’ta da öyleydi, 12 Eylül’de de aynı şeyler vardı. Bugün de öğretmenler ihraç ediliyor” diyen Yalçınkaya, 12 Eylül’de 3 bin 800 öğretmen ile 250’ye yakın profesörün ihraç edildiği bilgisini verdi. Yalçınkaya, ayrıca 12 Mart’ta da çok sayıda akademisyen ile öğretmenin açığa alınıp tutukladığını da söyledi.

‘12 EYLÜL’DE BİLE YARGILAMALAR DAHA EVRENSELDİ’

1961 Anayasası ile memurlara tanınan sendika hakkının 12 Eylül’de değiştirilen Anayasa ile birlikte ellerinden alındığını ifade eden Yalçınkaya, günümüzde yaşananların 12 Eylül’den farklı olmadığını ancak 12 Eylül döneminde bile yargılamaların biraz daha evrensel hukuku içerdiğini söyledi. “Bir mukayese yapmak istiyorum” diyen Yalçınkaya, şöyle devam etti: “Gerek 12 Mart adli yapı ile gerekse de 12 Eylül’deki adli yapı ve şuan ki adli sisteme bir kıyaslama yapmak istiyorum. O dönemde de yargı hiçbir zaman tarafsız olmadı. Ama şimdi ki gibi değil. Örneğin 12 Mart’ta İstanbul 3 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi şöyle bir karar verdi. Dedi ki; ‘Ya gençlerin ellerinde birkaç tane silah var. Karşı tarafta tank var, top var, silah var, her türlü uçak var. Çok güçlü ordu var. Bunlar iki silah ile Anayasayı yıkamazlar.’ Ama ne oldu? Arkasından 3 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi lağvedildi. Ben oradaki hukukçular ile devletin tarzının ne kadar farklı olduğunu göstermek amacı ile söyledim. Yani orada kendileri sıkıyönetim mahkemesinin yargıçları olmasına rağmen, nispeten daha evrensel hukuk adamı.”

‘ŞİMDİKİ HUKUKTA HİÇBİR EVRENSEL KURALYOK’

12 Eylül’ de bir çok Sıkıyönetim Mahkemesi’nin işkence ile alınan ifadeleri kabul etmediğine dikkat çeken Yalçınkaya, söz konusu dönemde işkence ile alınan ifadelerin hükümsüz olduğunu belirtti. Yalçınkaya, “Yani o dönemde ki mahkemeler de hukuk tanımayan mahkemeler olmalarına rağmen yine de hukuk kırıntılarının olduğu mahkemelerdi. Ama şimdikilere bakıyorum kesinlikle hiçbir evrensel hukuk kuralı tanımıyorlar” ifadelerini kullandı.

‘BARIŞ MASASININ TEKRAR OLUŞMASI GEREKİYOR’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Belarus’a yaptığı günü birlik resmi gezisinden dönerken sarf ettiği “OHAL niye kalksın? Herkes işine, gücüne rahatlıkla gidiyor, geliyor” sözlerini hatırlatan Yalçınkaya, “Peki bu ülkenin huzura kavuşması hangi kriterlere göre olacak? Bu ülkenin huzura kavuşabilmesi için öncelikle Türkiye’de gerçek demokrasinin işlemesi lazım. Türkiye’de barış masasının tekrar oluşması gerekiyor” diye belirtti.

‘SOKAK MÜCADELESİ YÜRÜTÜLMELİ’

Türkiye’de emekçilere yönelik baskılara değinen Yalçınkaya, toplumun karamsarlığa kapılmaması gerektiğini belirtti. Yalçınkaya, karamsar tablonun dağıtılması gerektiğinin altını çizerek, “Karamsarlığı dağıtmak için sadece parlamento da mücadele yürütülmemeli. Sokak mücadelesi bence en temel mücadelelerden bir tanesi. Örneğin Gezi olaylarında ki mücadele. Biz eğer bu dönemde sokağı terk edersek, sokak mücadelesini geri plana itersek bence ulaşmaya çalıştığımız hedeflere ulaşmamız çok daha gecikir” dedi.

EN SON EKLENENLER