Sönmeyen Ateş: Dörtler

Saat dörtte dört canın etrafı dört duvar

Duvarların ötesi mayıs gülleri ve bahar

Analar ve bacılar ağlayacakmış ne çıkar

Bu gece “dörtlerin gecesi”

Dört göğüste yar diye yalnızca ateş yanar

Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner. 12 Eylül Askeri Cunta döneminde işkence, kötü muamele, cinayet ve idamlarla gündeme gelen Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde 17 Mayıs 1982 tarihinde bedenlerini ateşe vererek tarihe “Dörtler” olarak geçtiler. Ateşi söndürmek isteyen arkadaşlarına, “Ateşi gürleştirin, su döken ihanetçidir” sözleriyle seslenen Dörtler, arkalarında bıraktıkları, “Bu eylem, mutlaka halka ulaştırılmalı. Eylem, Mazlum arkadaşın eyleminin devamıdır. Bizler Mazlum’un ardıllarıyız, eylem doğru anlaşılmalı. İhanet, teslimiyet ve baskılara karşı konulan bir eylemdir” notla adlarını tarihe yazdırdı.

Kürdistan’ın bütün çocukları bizimdir

Kardeşiyle güçlü bir ilişkisinin olduğuna dikkati çeken abla Kurtay, “Ferhat dürüst bir insandı. Ferhat başını verirdi, ama sırrını vermezdi. Haksızlığı asla kabul etmezdi. Hak ve doğruluğun arkadaşıydı. Doğruluk için o tatlı canını ateşe verdi. Biz ölene kadar O fidanlar anılarımızda yaşayacak. Çok çalışkan biriydi” diye konuştu.

Ferhat Kurtay’ın cezaevine girmeden önce evlendiğini ve bir çocuğu olduğunu hatırlatan abla Kurtay, “Bir çocuğu vardı ama öldü. Çocuğu öldüğü zaman annem ağlıyordu. Ferhat, ‘Anne neden ağlıyorsun’ diye sordu. Annem ‘torunum öldüğü için ağlıyorum’ dediğinde Ferhat, ‘Kürdistan’ın bütün çocukları bizimdir’ dedi. O diyaloglar aklımızdan çıkmıyor” sözleriyle bir anıya değindi.

En büyük hayali 

En büyük hayalinin Kızıltepe’de Kürtçe anadilinde eğitim vermek olduğunu ifade eden abla Kurtay şöyle konuştu: “Ferhat birçok şey yazmıştı. Çok uzun zaman bende kaldı ama daha sonra bizi görmeye gelenler ‘geri getireceğiz’ diyerek, alıp o yazılanları bir daha getirmediler. Nasıl Kürtçe okuyacağımızı öğretiyordu. Herkes ona ‘Türksün’ diyordu. O da ‘Ben Kürdüm neden bana öyle diyorsunuz’ diye sorardı. Türkçe konuştuğu zaman şivesi kendini ele vermezdi. Aynı şekilde Kürtçe konuştuğu zaman da sade bir dil ile konuşurdu. Ama arkadaşları yine de ona ‘Karadenizli’ diye seslenirlerdi.

Her biri bir memleketi

“Ferhat’ın cenazesini almaya gittik. O esnada babam eve döndüğünde evin önündeki kalabalığı gördü ve sandalyeye oturdu sonra da sigarasını yaktı. Kimse ona Ferhat’ın yaşamını yitirdiğini söylemedi ama o anladı. Cenazeyi eve getirdiğimizde babamın feryadı başladı. Ferhat’ı da diğer kardeşimin yanına defnettik. Bu yolda iki kurban verdik. Her biri bir memleketti. Bu yolda düşen herkes öyleydi. Ferhat, inançlı ve dürüst bir insandı ve bu uğurda yaşamını yitirdi.”

MÊRDÎN

PKK ismini önerdi

Qoser (Kızıltepe) ilçesine bağlı Xursê köyünde 1949 yılında dünyaya gelen Ferhat Kurtay, gençlik yıllarında devrimci düşünce ile tanışır. Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni bitiren Kurtay, 1978 yılından itibaren Apocu grup ile ilişkilenir ve bu tarihten sonra Apocu hareketin Mardin örgütlenmesinde öncülük düzeyinde yerini alır. Kurtay, Apocu hareketin partileşmesinde PKK ismini öneren kişi oldu. 23 Kasım 1979 günü dayısına ait Kızıltepe ilçesindeki evde PKK Merkez Komite Üyesi M. Hayri Durmuş ile birlikte yakalanan Ferhat Kurtay, Amed zindanında 12 Eylül vahşetine karşı yoldaşları ile birlikte direndi.

Ferhat’ın son sözleri

Dörtler’in bedenlerini ateşe vererek gerçekleştirdiği eylemin 38’inci yılında koğuş arkadaşları Beşir Dündar, o günü ve “Dörtler’i şöyle anlattı:

“Mayıs ayıydı, 16’yı 17’ye bağlayan gece saat 03.30 gibiydi, koğuşu ateş aldı. Arkadaşlar koştu banyo kazanından su taşımaya. Banyomuz da yoktu ama banyo kazanı vardı işte. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Baktık Ferhat ve 3 arkadaşımız. Her 3 arkadaşın da başları Ferhat’ın dizlerinin üstünde ateş içindeydi. Ferhat; ‘Ateşi söndürmeyin, bu bir eylemdir. Ateşi söndüren hainlik yapmış olur’ dedi. Onları kaldırdık. Farklı bir atmosferdi.

Ateşin sönmesinin ardından Ferhat’a “Ben ne yapabilirim” diye sordum. Yastık istedi. Yastık getirip, başının altına koydum. Elimi başının altına koyduğumda elimde eriyordu. Ne yapmamız gerektiğini sordum. Dedi; ‘Arkadaşlara sahip çıkın.’ Bana söylediği son söz buydu.”

kaçak bahis
kaçak iddaa
kaçak bahis

cratosslot
cratosslot
cratosslot

EN SON EKLENENLER