Suruç Davası: Bunlar cesareti polis ve yargıdan alıyor

Suruç davasının 2’nci duruşmasında konuşan Avukat Gülhan Kaya, sanık Yakup Şahin’in provokatif konuşmasına “Bu insanlar bu cesareti katliamdan sonra yaralılara biber gazıyla saldıran polislerden ve yargı üyelerinden alıyorlar” diye tepki gösterdi.

Suruç davasının 2’nci duruşması Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen 1 saatlik aradan sonra avukatların talepleri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) davaya müdahil olma talebi ile çocuklarını kaybeden ailelerin beyanları ile devam etti.

Müşteki avukatlarından avukat Meriç Eyüpoğlu mahkeme heyetine “Duruşmanın birden fazla güne planlanmasını beklerken, siz tek gün verip saatlerce bekletiyorsunuz. Müştekilerimiz aynı zamanda olayın tanıkları olanlar esasen sanık sorgusundan sonra ifade verecekler” dedi.

Katliamda yaşamını yitiren Duygu Tuna’nın babası Hasan Tuna, olayda ihmali veya kastı olan tüm kamu görevlilerinden şikâyetçi olduğunu belirterek, kızının katledildiğini ve sorumluların bir an önce cezalandırılmasını istedi. Katliamda yaşamını yitiren Polen Ünlü’nün babası Şemsettin Ünlü ise, “Suruç’ta hayatını kaybeden 33 candan Polen Ünlü’nün babasıyım. Çocuklarımızın hiçbir suçu yoktu. Çocuklarımızı katledenlerden ve onların arkasında olan herkesten şikâyetçiyim. Yaşam hakkı elinden alınan kişilerin faillerinin bir an önce cezalandırılmasını istiyoruz” dedi.

Katliamda yaşamını yitirenlerden Emrullah Akhamur’un babası Mehmet Şerif Akhamur da, “Çocuklarımız Kobane’nin yetim çocuklarına yardım etmeye, okul açmaya, park yapmaya gidiyordu. Çocuklarımız yeni Kobane’nin beyin takımıydı. Bu Birilerinin işlerine gelmedi. Çocuklarımızın katili Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün irtibat kurduğu, ona yemek veren, koruyan ve saklayan kişilerin tespit edilmesi ve cezalandırılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

‘ORADA 33 KİŞİ ÖLDÜ BÖYLE SORULMAZ’

SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban ise müdahillik talebinde müşteki olmak için bir önceki duruşmada hem bireysel hem de SGDF adına başvurusu olduğunu, ancak SGDF adına başvurusunun reddedildiğine dikkat çekerek, “Bireysel başvuruma da henüz cevap verilmedi. Katliamda oradaydım ve 1 yıl psikolojik tedavi gördüm” diye konuştu. Olayda yaralanan Pınar Gayip mahkeme heyetinin “Zararınız nedir?” sorusuna tepki göstermesi üzerine mahkeme başkanı sesini yükselterek soru da bir sorun olmadığını söyledi. Gayip ise cevap olarak, “Orada 33 kişi öldü. Biz de ölebilirdik. Bu soru böyle sorulmamalı” diyerek tepkisini dile getirdi. Katliamada yaşamını yitiren Uğur Özkan’ın ablası Hatice Sezgin de ”Benim kardeşim oraya şeker götürecekti. İlik bekleyen hastalara ilik götürüyordu. Hastalar ilik beklerken onun acı haberini aldık” diyerek katliamı yapan asıl sorumlulardan şikâyetçi olduğunu ifade etti.

Avukat Can Tombul, iddianamede müşteki olarak yer almasına rağmen ESP, SGDF ve BEKSAV’ın katılma taleplerinin geçen celsede reddedildiğine dikkat çekerek, devamında şunları belirtti: “Yunus Durmaz’ın bilgisayarından çıkan listede müvekkil kurumlarımızın ismi açık olarak hedef listesindedir. Müvekkil kurumlar ESP, SGDF ve BEKSAV özel olarak IŞİD tarafından hedef seçilmiştir. Müvekkil kurumlarımızın katılma taleplerinin reddinin hiçbir hukuki yanı bulunmamaktadır.”

‘SURUÇ MİLATTIR’

Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) adına müdahillik talebinde bulunan avukat Ruken Gülağacı, Suruç’un bir milat olduğunun altını çizerek, “Özgürlükçü Hukukçular Platformu olarak İnsan hakları alanında çalışmalar yürütüyoruz. Birçok katliam davasını takip ediyoruz. Bu olaydan sonra katliam ve savaş süreci başlamış ve OHAL sürecine girilmiştir. Bu davanın takipçisiyiz. Bu nedenle katılım talebinde bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) olarak daha önce davaya müdahil olma taleplerinin reddedildiğini belirten avukat Sevda Çelik Özbingöl ise “Daha önce Adana ve Mersin İl ve ilçe binaları, Diyarbakır ve yine Suruç’ta HDP’ye yönelik saldırı gerçekleşti. Suruç’ta olayda yaşamını yitirenlerin bir kısmı HDP yöneticileriydi. Ankara gar katliamında müdahil olmak isteyenlerin isteği kabul edilmişti” diyerek HDP’nin müdahil olma taleplerini yenilediklerini belirtti.

Avukat Sezgin Uçar, “Müvekkilim Ceren Çoban SGDF adına geçen duruşmada müdahillik talebini yazılı olarak mahkemeye sunmuştu. Ancak müvekkilim hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten suç duyurusunda bulunuldu. Ancak bu yazıda herhangi bir suç yok. Örnek vereyim Erdoğan’ı Nazi’ye benzeten fotoğraflar paylaşıldı. Ancak beraat kararı verildi. Oysa müvekkilimin bu katliamdan sonra tüm kamu kuruluşlarına yönelik eleştirisiydi ve katliamdaki sorumluluklarına işaret ediyordu” dedi. Avukat Berdan Demir ise, “Bazı ailelerimiz çocuklarından kalan son eşyalara ulaşmak için 2 yıl beklemektedirler. Bu insani talebin hemen karşılanması gerekmektedir” diyerek eşyaların ailelere teslim edilmesi talebinde bulundu.

‘BUNLAR CESARETİ YARGI ANLAYIŞINDAN ALIYORLAR’

Sözlerine başlamadan önce katliamda yaşamını yitirenler önünde saygıyla eğildiğini belirten Avukat Gülhan Kaya, “Bugün bir kez daha gördük ki dosyaya gelen hiçbir belge savcılık tarafından incelenmemiştir. Biz bu dosyanın heyetiniz tarafından doğru düzgün okunduğunu bile düşünmüyoruz. Bugün sanık Yakup Şahin’i gördük. Ne kadar aymaz olduğunu gördük. Bu cesareti sadece örgütlerinden almadıkları açıktır. Biz dosya sanıklarının nasıl ellerini kollarını sallayarak ülke içinde gezdiğini gördük. Biz sanıklar hakkında verilen takipsizlik kararlarını gördük. Bu insanlar bu cesareti işte bu yargı anlayışından ve üyelerinden alıyor. Bu insanlar bu cesareti sanığı mahkemeye bile getiremeyen heyetlerden alıyor. Bu insanlar bu cesareti katliamdan sonra yaralılara biber gazıyla saldıran polislerden alıyorlar ve bu insanlar yine bu cesareti bu görüntüleri dosyaya getirmeyen yargı üyelerinden alıyorlar” diye konuştu.

Kaya mahkeme heyetine, “İstihbarat raporlarına ilişkin mahkemeniz bir araştırma yapacak mı merak ediyoruz?” sorusunu yönelterek, katliam öncesi Alagöz’ün orada gezdiğinin görüntüsünü dosyada gördüklerini, ancak katliamdan sonra ne olduğunu bilmediklerini söyledi. Kaya, “Tabi görüntüler silinmiş olabilir. Kimin silmiş olabileceğini biliyoruz. Yine dosyada 34 diye geçti, ancak 34’üncü kişi Aydın Şen’dir. Aydın Şen’in babasının ifadesine bakılır ise, Aydın Şen’in cenazesinin sınırdan alındığı anlaşılacaktır. Ancak Aydın Şen’in isminin dosyaya nasıl eklendiğini bilmiyoruz” dedi.

İddia makamı, olaya tanık olan kişilerin davaya müdahil olma taleplerinin bir sonraki celse değerlendirilmesine, yine yaşamlarını yitirenlerin eşyalarının ailelere iade edilmesine ve dosyada adı geçen ve DAİŞ sorumlularından olduğu ve Suriye’de öldürüldüğü iddia edilen Deniz Büyükçelebi’nin ölümünün araştırılmasına, kurumların müdahillik taleplerinin reddine, Yakup şahinin tutukluluğunun devamını istedi.

TALEPLER REDEDİLDİ

İddia makamının taleplerinden sonra verilen kısa aradan sonra mahkeme, sanık Deniz Büyükçelebi’nin eşinin Suriye’de öldüğünü iddia etmesi durumunda, Deniz Büyükçelebi’nin ölümünün araştırılmasına, katliamda yaşamını yitirenlerin eşyalarının iadesine bir sonraki celsede karar verilmesine, ESP, SGDF, BEKSAV ve İzmir Barosu’nun katılma taleplerinin reddine, SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban dahil çok sayıda Suruç gazisinin davaya katılma talebinin reddine, sanık Yakup Şahin’in bir sonraki duruşmada duruşma salonuna bizzat getirilmesine, SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban hakkındaki suç duyurusunun kaldırılması talebinin reddine ve sonraki duruşmanın 13 Kasım saat 10.00’da görülmesine karar verdi.

‘MAHKEMENİN HÜKMÜ YOKTUR’

Duruşmadan sonra aileler cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. ‘Suruç için adalet herkes için adalet’ pankartının açıldığı açıklamada konuşan SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban “Biz yine 33 düş yolcusunun yolunda yürümeye devam edeceğiz. Ailelerimiz ve gazilerimizle birlikte bu davanın peşini bırakmayacağız. En önemli kazanımız iki yıldan sonra sanığın mahkeme salonuna getirilmesidir. Komiktir ki, cehennemi yaşayanlar bu gün o katliamlardan yeterince etkilenmediler diye müdahillik talepleri kabul edilmedi. Biz Suruç için adalet isterken, ilk günden bu yana Suruç aydınlatılmasa başka katliamlar yaşanır dedik. Bu gün birçok adalet arayışçıları ile birlikte buradayız. Daha sonraki duruşmalarda burada olmaya devam edeceğiz. Suruç’un hesabını mahşere bırakmayacağız” dedi.

‘ONLARIN HAYALLERİNİ YERİNE GETİRECEĞİZ’

Çoban’dan sonra konuşan HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan 9’da başlaması gereken mahkemenin 12’de başladığını ve ailelere eziyet edildiğini mahkemelerin işkenceye dönüştürüldüğünü söyledi. Gerçek adaleti mahkeme salonunda oturanların vermeyeceğini, adaleti mücadele ederek getireceklerini söyleyen Öcalan, “Er ya da geç bu hukuksuzlukları ile yüzleşmek zorundalar. HDP ve DBP müdahil olma talepleri reddedildi. Ancak biz mücadelenin sonuna kadar takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz. Onların hayallerini yerine getirme sözü veriyoruz” ifadesini kullandı.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi ise katliamın üzerinden 2 yıl geçtiğini ancak bu acının herkesin yüreğinde hala derin olduğunu söyleyerek, mahkemenin trajikomik bir şekilde ilerlediğini söyledi. Çelebi sözlerini şöyle sonlandırdı : “Biz bu davanın sonuna kadar peşin de olacağız. Bu dava neye sürülürse olursa olsun takipçisi olacağız. Genç yoldaşlarımızın kararlılıkla yürüttükleri direniş mücadelesi biz devir alacağız. Bu mahkemenin hükmü yoktur gerçek hüküm sokaklardadır.”

EN SON EKLENENLER