Tahliye edildikten sonra yaşamını yitiren Sılık’ın eşi: Yaşadıklarımızı kimse yaşamasın

Hasta tutuklu Ahmet Sılık, ‘Hayatını yalnız idame ettiremez’ raporuna rağmen yaklaşık 4 yıl sonra ‘denetimli serbestlik’ tahliye olduktan sonra yaşamını yitirdi. Sılık’ın eşi, ‘Eşime iftira atarak tutukladılar, yatalak ettiler’ dedi

Cezaevlerinde hasta tutuklulara yönelik hak ihlalleri devam ederken, tahliyelerine ilişkin yapılan başvurular sonuçsuz bırakılıyor. Durumları ağır ve kendilerine bakamayan tutuklular ya tek kişilik hücrelerde tutuluyor ya da tedavi koşulları oluşturulmayarak, ölüme terk ediliyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, Nisan 2022 itibari ile Türkiye cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. 2021 yılı içinde en az 59 hasta tutuklu yaşamını yitirirken, 2022 yılının 10 ayında ise 63 tutuklu yaşamını yitirdi. Bu verilere göre, yaklaşık 2 yılda 122 tutuklu hayatını kaybetti.

Tahliyeden sonra yaşamını yitirdi

Ağır hasta olmasına rağmen tutuklanan ve 4 yıl boyunca cezaevinde tek kişilik hücrede tutulan Ahmet Sılık (78) da, tahliye edildikten sonra 2 Aralık’ta yaşamını yitirdi. Sêrt’in Dihê (Eruh) ilçesinde olan Sılık, ATK’nin “Hayatını yalnız idame ettiremez” raporuna rağmen yaklaşık 4 yıl sonra tahliye edildi. Evde yatalak bir şekilde yaşayan Sılık, tahliyesinin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra yaşamını yitirdi.

‘Tahammül edemedikleri için bıraktılar’

Binevş Sılık (76), eşi Ahmet Sılık’ın ölümüyle ilgili Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Semra Turan’a konuştu. Eşinin cezaevine girmeden önce de birçok hastalığı olduğunu belirten Sılık, cezaevinde kötüleştiğini ve felç geçirdiğini belirtti. Sılık, “Yaptığımız tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Artık kendisini pislettiği ve onlar buna tahammül edemedikleri için tahliye edildi. Tahliyesinden sonra da yatalak bir şekilde yaşadı” diye konuştu.

Eşi gibi yüzlerce hasta tutuklunun olduğunu hatırlatan Sılık, onların da eşi gibi olmaması için tahliye edilmesini istedi. Sılık, “Cezaevlerinde hasta tutuklularda hal bırakmıyorlar. Ölüm döşeğine geldiklerinde tahliye ediyorlar. Kimsenin bizim yaşadıklarımızı yaşamasını istemiyorum. Eşime iftira atarak tutukladılar. Yatalak ettiler” diye belirtti.

 

‘Tutuklaması hukuksuzdu’

Dava avukatı Zafer İncin de, Sılık’ın tutuklanmadan önce yazın köyünde, kışın ise İzmir’de ticaretle uğraşan biri olduğunu söyleyerek, yapılan tutuklamanın hukuksuz olduğunu belirtti. İncin, yapılan bir operasyonda sığınakta çıkarılan bir çuvalda Sılık’ın sadece isminin yazılı olmasından dolayı tutuklandığını anımsatarak, olayla ilgili hiçbir bağının olmadığını söyledi. Sılık’ın tutuklanmasının ardından yaşadığı sağlık nedenlerinden dolayı infazının ertelenmesi talebi için başvuruda bulunduğunu ifade eden İncin, yaptığı başvuru ve sonuçları şöyle özetledi:

“Bunu üzerine Sılık önce Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. ATK sağlık sorunları nedeniyle ‘Hayatını yalnız idame ettiremez’ şeklinde rapor verdi. Ancak bu durumlarda sadece ATK’nin raporu yeterli olmuyor. Toplum güvenliği açısından bir tehlike, tehdit barındırıyor mu, barındırmıyor mu? Savcılığında toplum nezdinde bir tehlikenin barındırmadığına dair bir kanaat oluşturup, infaz ertelemesi vermesi gerekiyor. Bunun için savcılık Sılık’ın oturduğu ilçenin karakoluna akıbeti hakkında bilgi istedi. Karakol savcılığa Sılık hakkında ‘örgüte müzahir bir aile diyerek’ olumsuz bir rapor gönderdi. Savcılık da bunu gerekçe göstererek, tahliyesini engelledi. Birçok itirazda bulunduk ancak dosya hala Anayasa Mahkemesi’nde devam ediyor. AYM bugüne kadar neden kararını açıklamadı, ölümünü mü bekledi, bu da ayrı bir soru işareti. Bundan sonrası için AYM’nin kararı doğrultusunda girişimlerimiz olacak.”

‘Düşman hukuku uygulanıyor’

Hasta tutuklulara düşman hukukunun uygulandığını söyleyen İncin, “Hasta tutuklular, tamamen etnik, siyasi, ideolojik, kimliklerinden kaynaklı hukuksuzluğa maruz kalıyor. Her hangi bir hastanenin vereceği raporunda esas alınarak, bu insanların daha fazla acı çekmeyerek, dışarda sağlık ve tedaviye erişim haklarının sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir” dedi.

Ne oldu?

Ahmet Sılık, 4 Kasım 2011’de Siirt Eruh ilçesinde bir sığınakta üzerine isminin yazıldığı çuvallar bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı. 4 gün sonra çıkarıldığı mahkemece, “örgüte yardım etmek” iddiasıyla tutuklanan Sılık, bir yıla yakın tutukluluğunun ardından 19 Ekim 2012’de tahliye edildi. Sılık’a, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasında 6 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Yargıtay tarafından 21 Şubat 2017’de cezası onanan Sılık, yaşadığı İzmir’in Bayraklı ilçesinde tutuklandı. Sılık, İzmir Kırıklar, Şakran ve son olarak Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu kaldı.

74 yaşında tutuklanan prostat, şeker, kalp, yüksek tansiyon gibi hastalıkları bulunan Sılık, beyine giden damarları tıkındığı için de 2 ayrı ameliyat geçirdi, cezaevinde sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine kısmi felç geçirdi. Unutkanlık yaşamaya başlayan ve ihtiyaçlarını karşılayamayan Sılık, cezaevinde hafızasını yitirdi. Sılık, 7 Mayıs 2021’de İdari Gözlem Kurulu’nun raporuyla 1 yıl denetim uygulamasıyla tahliye oldu.

HABER MERKEZİ

#Tahliye #edildikten #sonra #yaşamını #yitiren #Sılıkın #eşi #Yaşadıklarımızı #kimse #yaşamasın

EN SON EKLENENLER