‘Tahliyem halkın direnişi sonucu’

Bir yılı aşkın süre cezaevinde tutulan hasta tutsak Sibel Çapraz, tahliyesini halkın direnişine ve ‘Miraz bebeğin çorabı’na borçlu olduğunu söyledi

Hasta tutsak Sibel Çapraz, bir yılı aşkın tutukluluğunun ardından kaldığı Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden ev hapsi şartıyla tahliye edildi. Çapraz, özyönetim sürecinde vurulması, cezaevine kaldığı süreç, hastalığı ve cezaevi koşullarını kamuoyuna yansıtması açısından önemli bir sembol oldu. Çapraz, cezaevi koşullarını, OHAL’in cezaevlerine yansımasını ve hasta tutsak olarak süreci nasıl atlattığını anlattı.

Halkımız sayesinde

Çapraz, tahliyesi hakkında, “Sibel Çapraz eğer bir direnişse bu Sibel Çapraz şahsında değil kocaman bir halkın direnişidir. Benim tahliye olmam bir halkın direnişinin sonucu oldu. Sibel’in yaşadığı her aşama halkın geldiği aşamadır. Tahliyemi de bu şekilde değerlendiriyorum” dedi. Hastane koşullarının kendisini çok zorladığını kaydeden Çapraz, 3 buçuk ay boyunca açık yarayla kalmasının kötü hissetmesine neden olduğunu belirtti. Kolundan aldığı yaranın ardından doktorlara kolunu kesmelerini söylediğini ifade eden Çapraz, “Çektiğim acıdan dolayı doktora kolumu kesmesini söyledim. Çünkü inanılmaz bir ağrı yaşıyordum ve inanılmaz bir tedavi süreci vardı. Yani bitmeyen bir tedavi süreci vardı. Doktorlar bana kızarak, ‘Bu kadar emek verdik emeğimizi nasıl koparmamızı istersin’ dedi” diye kaydetti.

‘Menenem zorladı’

Cezaevinde kaldığı süre içerisinde kendisini en fazla Menemen Cezaevi’nin zorladığını aktaran Çapraz, tecrit koşulları altında yaşamanın insani bir durum olmadığını belirtti. Bakırköy Cezaevi’ne götürüldüğü anı da anlatan Çapraz, “Kadın arkadaşları görmem benim için inanılmaz olumlu oldu. Ama öncesinde Menemen’den getirildiğim için ve orada Ergin Aktaş’ı bıraktığım için hüzünlüydüm. Haftalarca Ergin’den ayrıldığım için bunun etkisinden kurtulamadım” dedi. Cezaevindeki bir anısını anlatan Çapraz, “İlk gittiğimde sol elimi hiç kullanamıyordum. Yemek yerken hep üzerime dökerdim. Bu benim moralimi çok düşürüyordu. Arkadaşlar bunu görünce bütün kaşıkları sağ ellerinden bırakıp hepsi sol eline almaya başladı. Elbette ki bütün arkadaşlar yemekleri üzerine dökmeye başladı ve hep beraber kahkaha atmaya başladık. Durumumuza gülmeye başladık, bu beni çok motive etti” dedi.

Miraz’ın çorabı

Gülistan Diken Akbaba’nın ve 7 aylık bebeği Miraz’ın koğuşlarına geldiği güne de değinen Çapraz, Miraz’ın cezaevine gelmesine üzüldükleri kadar onu görmenin de mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Çapraz, “Miro daha 7 aylık bir bebek. Zaten biz siyasi tutsaklara olan yaklaşımlarını biliyoruz. Kaldı ki bir bebeğin o ortamda yaşaması ne derecede kabul edilebilir ki? Ben duruşmaya katılmadan önce annesi bana Miro’nun çoraplarını verdi. Ben duruşma boyunca Miro’nun çoraplarını cebimden çıkarmadım. Çünkü ben Miro’nun çoraplarıyla totem yaptım” dedi.

Hasta tutsaklar

Cezaevleri koşullarının daha fazla işlenmesi gerektiğine sık sık dikkat çeken Sibel, “Tedavi olmam noktasında kadınlar inanılmaz derecede duyarlılık gösterdi ama ben bunun sadece benimle başlayıp benimle bitmesini istemiyorum. Diğer hasta tutsak arkadaşlar için de bu kamuoyunun bir an önce oluşturulması gerektiğine inanıyorum” dedi. Fatma Tokmak’ın kahvaltıdan önce 24 adet ilaç alması gerektiğine dikkat çeken Çapraz, “Bu ilaçların midesinde sindirmesi öğlene buluyor. Arkadaş ancak öğlen kahvaltı yapabiliyordu. Hem cezaevi koşulları hem de darbe bahanesi Fatma Tokmak’ın tedavisini görmesi için inanılmaz bir engel” diyerek kendisinden çok diğer hasta tutsaklara değinmenin doğru olacağına vurgu yaptı. Ergin Aktaş’ın sağlık durumuna özellikle değinmek istediğini belirten Çapraz, “Ergin arkadaşın çok ciddi sağlık sorunları var. Astım hastalığı var ve lağım kokulu bir odada kalıyor. Cezaevi sorunları ile ilgili ve özellikle Menemen cezaevi ile ilgili ciddi bir kamuoyu oluşturulması gerekiyor. Aktaş’ın cezaevinde tutulması bir işkencedir” diye konuştu.

ŞÛJÎN / İSTANBUL

EN SON EKLENENLER