Tarihten Günümüze Alevilik

MESUT SOYA

Alevilik inancı günümüz inanç bütünlüğüne Anadolu coğrafyasında kavuşsa da kapsamı daha geniştir.  Bugün ki özgün inanç gerçekliğine Mezopotamya, Anadolu ve Kafkasya üçgeninde;  tarihsel gelişim içinde ulaşmıştır. Oluşumundan günümüze kadar özünde eşitlikçi, demokratik, cem tutan(Alevi İbadeti), semah dönen, kadını toplumsal yaşamda eşit haklı gören ve örtünmeye zorlamayan, paylaşımı öngören, 72 inancı, milleti bir gören, eline, beline, diline sahip çıkan bir inanç haline dönüşmüştür.

Kendi özünde-inancında barındırdığı sebeplerden dolayı sürekli yaşadıkları coğrafyalarda asimilasyon, inkâr ve katliam politikaları ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu politikalar ile ya yok edilmeye ya da egemen inançta içerilmeye çalışılmışlardır.

Alevilik tarihine baktığımızda Kerbela’dan günümüze sürekli katliamlar tarihi karşımıza çıkar. Fakat alevi direnişleri de her dönemde görülmüştür. Anadolu Selçuklu devleti zamanında Babai İsyanı; Osmanlılar zamanında Şah Kalender Çelebi isyanı, Şah kulu isyanı gibi büyük direnişlerle zulme karşı durmuşlardır.

Alevilerin ‘’dört elle sarıldığı’’ Cumhuriyet dönemi Alevileri baskı, katliam ve asimilasyon politikalarına maruz bırakmıştır. Dersim, Maraş, Sivas, Gazi katliamları yaşanmıştır.

12 Eylül 1980 Alevilerin tarihinde ayrıca bir öneme sahiptir. Darbe öncesi Maraş’ta büyük bir katliam gerçekleşmiş ve bu katliamla 12 Eylül darbesinin temelleri hazırlanmıştır.

Darbe ve katliamlar sonrasında örgütlenip güçlenen ve aydınlanan Alevilerin, Türk-İslam politikaları ile yok edilemeyeceği görüldükçe 2009 yılında Cami-Cem evi projesiyle sünnileştirilip içerilmeye çalışılmışlardır.

Aleviler, varlık-yokluk gerçeği ile yüzyüzedirler

Tam da bu politikaların orta yerinde Aleviler, varlık-yokluk gerçeğiyle yüzyüzedirler. Ya kendi inancı temelinde özgürleşecek, anayasal hak temelinde ibadetine, ibadet yerine kavuşacak yâda müzelik bir kültüre dönüşecek. Deyişler bir müzik makamı, semahlar folklorik figürlere dönüşecek, öyle anılacak.

Tam da bugünlerde 1978 Maraş katliamının üzerinden 38 yıl geçmiş ve hala hiç kimse cezalandırılmamış. Katliam sırasında Maraş Emniyet Müdürü olan Abdülkadir Aksu’ya bağlı Maraş polisi 5 gün boyunca katliamı izlemiş ve bu kişi sonrasında AKP milletvekilliği dahi yapmıştır.

Sivas katliamı davası zaman aşımına uğratılmıştır.

Bugün günümüz Türkiye’sine baktığımızda demokratik hak talebinde bulunan herkese savaş ilan edilmiş durumdadır.  Bu savaştan aleviler de payına düşeni almaktadır. Alevilerin matem ayı olan Muharrem ayında alevi kanalı TV 10 hukuksuzsa ve sebepsiz yere kapatılmıştır.  Yine alevi kanalı YOL TV Maraş katliamının yıldönümünde aynı şekilde kapatılmıştır.

AKP ye yakınlığı ile bilinen bir Akademisyenin(!) çıkıp Alevileri katletmek üzerine rahatlıkla konuşabildiği bir ortamdayız şu an. Henüz 78 Maraş katliamının izlerini üzerinden atamayan bir toplumun yasadığı coğrafyaya bütün engellemelere rağmen 27 bin kişilik bir Afad mülteci kampı yapıldı. (Kampın açılışını Başbakan Binali Yıldırım Maraş katliamının yıldönümüne denk getirdi.) Bu kamplarda özellikle hangi cihatçı terör örgütlerine ait insanların örgütlendiğini biliyoruz. Suriye deki savaşın da cihatçı örgütler açısından hüsranla sonuçlanmasına az kalmışken ve bu cihatçılar Türkiye’de neler neler yapabilir diye konuşurken, Adana’da jandarma köy muhtarlarına bildirimde bulunuyor, bu bildirimde Alevilerin yoğun yaşadığı mahalle ve köylere her an Işid saldırısı olabileceği belirtiliyor.

Bu saldırıyı yarın Maraş’ta kamptan çıkan cihatçıların yapmayacağı garantisini ve bugün o coğrafyada yaşayan Alevilerin hayati tehlikesinin oluşmayacağının garantisini kim verebilir?

Pir Sultanlaşabilmek

Her zaman olduğu gibi bugün de baktığımızda egemen güçler Aleviliği ve Alevileri her alan ile sıkıştırmış ve asimile politikaları ile yok etmeye çalışıyorlar. Katliam tehditine ve bu saldırılara cevap üretebilmek; bugün Alevilerin bilinçlenip, öz örgütlenmelerini kurup, beraber hareket etmesinden geçiyor.

Elbette her dönemde olduğu gibi günümüzde de Hızır Paşalık yapanlara verilebilecek en güzel cevap Pir Sultanlaşabilmektir.

“Kadılar müftüler fetva yazarsa

İşte kemend, işte boynum asarsa

İşte hançer, işte kellem keserse

Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”

 

 

 

EN SON EKLENENLER