Türk-İslam sentezi, Emevi İslam’ından daha tehlikelidir

CİHAN EREN

İslam’a, ‘Kur’an özü, Muhammed’ilik yüzü’ tanımı getirenler, Erdoğan ve AKP dinciliğine Emevi İslamcılığı demeyi adet haline getirmiş gibidir. Bu doğru ancak eksik bir tanımlamadır. Emeviler, iktidar İslam’ı icat edenlerdir. Diğer tüm hanedan ve imparatorluklar, 20.yy’daki Müslüman kimlikli ulus devletler bu geleneğin devamcısı olmuştur. Ancak bu hanedanların, imparatorluk ve ulus devletlerin Emevileri sadece taklit ettiği, iktidar İslam’a hiçbir şey eklemedikleri anlamına gelmez.

Abbasîler, Emevi muhalefetine ve bu muhalefeti yürütenlere dayandığı için belli bir yoruma ve başlarda esnek bir politik tutuma sahip olabilmiştir. Tasavvuf ve tarikatların, felsefik akım ve mezheplerin doğuşunda bu özelliğin etkisi olmuştur. Yine Abbasîlerin muhalifleri toplu katletmesi, halife, vali ve komutanlarının zevk u sefa içinde yaşaması, Emevileri çok çok aşmış, bu politikaları meşrulaştıran yeni yorumlar getirerek İslam’ı özünden daha da uzaklaştırmıştır.

Arap, Kürt ve Fars gibi Müslümanlaşmış halklar, İslam’ın sahabe ve tabiin öncülüğünde irşat edildiği dönemleri yaşadıkları için Emevi ve Abbasî yozlaşmasını erkenden fark etmiş, iktidar İslam’a karşı demokratik İslam değerlerine daha fazla bağlı kalmaya çalışmıştır.

Türki boylar, binli yılların başında Ortadoğu’ya kalabalık guruplar halinde gelmeye başlamıştır. Bu, iktidar İslam ile demokratik İslam’ın tümüyle ayrıştığı, Müslümanlaşmamış kesimlerin kimliklerini Müslümanlara kabul ettirdiği dönemdir. Başını Selçuklu egemenlerinin çektiği boylar, iktidar İslam temsilci olan Abbasîlerin askeri hizmetine girmiş, Türkmen halksa ağırlıkta İran ve Kürdistan’da Aleviler içinde öz kimlikleri ile kalmıştır. Türkmenlerin Ortadoğu’yu tanıması, uyum sağlaması, demokratik İslam topluluklarından çok İslam olmayan kesimler içinde olmuştur. Egemenlerse iktidar İslam’ın en gerici ve yoz temsilcisi olan Abbasî halifeleri ile ittifak içinde hareket etmiştir. Türkmen halk ile egemenler arasında yüz yılları alan çatışmanın kaynağı bu ayrışmadır. Bu Türk İslamlaşmasındaki özgünlüktür

Arap egemenler, İslam’ı iktidar için yozlaştırdığının bilinciyle hareket etmiştir. Fars ve Kürtlerdeki iktidar İslam ise İslam öncesi inanç ve kültürlerinden ötürü Şiilikte, tarikat ve mezheplerin kullanılmasında gördüğümüz gibi biraz daha farklı gelişmiştir. Türk egemenleri Abbasî halifelerinin askeri hizmetlerinde işe başladıkları için, iktidarın en vurucu gücü olacak biçimde eğitilmiştir. Bunlar Samara’da birkaç defa Kabe maketi etrafında döndürülerek hacı olduklarına bile inandırılmıştır. Dolayısıyla Türk egemenleri İslam’ı kılıç ve kalkan, savaş ve ganimet, iktidar ve devlet olarak anlamıştır. Özellikle Müslüman Kürtlerin, Türk iktidar İslamcıları ile arasındaki inanç duygusunun ne kadar farklı olduğunu bilince çıkarması için bu özgünlüğü iyi anlaması, tanıması gerekir. Kürtler, Allah’a, İslam ve peygambere iktidar İslamcı Türklerle aynı duygularla inanmadıklarını adı gibi bilmesi gerekir.

Türk egemenleri İslam denildiğinde, yüzde doksan dokuz, savaşarak ganimet ve toprak elde etmeyi anlıyorlar. İnançları böyle şekillenmiştir. Kelam bir yana fıkhı bile pek ilgilendikleri alanlar olmamıştır. Dikkat edilirse Türk kökenli her devlet yöneticisinin yanında çoğu Kürt olmak üzere diğer halklardan mutlaka bir alim, hoca, akılmend hep olmuştur. Bir hafta önce adına dua edilen II. Mehmet, Akşemseddin ilişkisinde olduğu gibi. Dolayısıyla Türk iktidar İslam’ı, Emevilerle başlamış iktidar İslam’ın tüm özellikleri barındırması yanında, savaş, ganimet, talan, yalan, işgal, kardeş boğazlama gibi İslam kılıf edilerek yaptıklarıyla seleflerini çok çok aşmış, yeni yöntemler eklemiştir. Her biri kendi başına ayrı bir kitap konusu olan bu hususları belirtmemizin nedeni bugünü biraz daha iyi görmektir. AKP denilen organizasyonun, Erdoğan denilen kişiliğin dini kavramları kullanırken ne demek istediğini anlamaktır.

İktidar da para gibi biriktirilir denilmiştir. İslamla kimlik ve kişilik kazanmış Türk egemenleri de bu ilkeye uyarlar. Bu nedenle AKP-MHP adı altında gördüğümüz Türk İslam sentezi, iktidar İslam’ın toplamıdır. Bunlara Emevi İslam’ını esas alıyorlar diyerek geçemeyiz. Politikalarını kavrayamayız. Örneğin belgelerden okuduğumuza göre hiçbir Emevi halifesi Erdoğan kadar yalan söylememiştir. Hatta Muaviye’nin Medinelilere söylediklerine bakarsak, Emeviler yaptıklarını ve yapacaklarını yalana, aldatamaya başvurmadan söylemiştir. Yalan, ikiyüzlülük, aldatma vb… erdemsizliklerde Türk egemenleri Emevilere rahmet okutuyor gibidir. Emeviler ellerindeki her şeyi savaşa ve askeriyeye harcamamıştır. Tek bir kiliseyi zafer havası içinde, debdebeli törenlerle cami yapmamıştır. Hiçbir halkın diline ‘bilinmeyen, anlaşılmayan dil’ dememiştir. Hiçbir halkın kimliğini inkar etmemiştir. Hiçbir halkı soykırıma uğratıp, sonra da suçlamamıştır.

Türk İslam anlayışı, başta sol ve sosyalistler olmak üzere, yurtsever Müslüman aydın ve entelektüellerce tarihsel, sosyolojik ve psikolojik olarak incelemesi gerekmektedir. Bunun neden önemli olduğu ve yaşanan sorunların çözümünde nasıl bir rol oynayacağını gösteren günlük örnekler çoktur. Türk askerleri Libya, Suriye ve Kürdistan’ı işgale giderken ‘Vatan savunması’ diyerek gidiyorlar. Devlet adına konuşan Proflar ülkelerin işgaline dini referanslar getirerek ‘milli çıkarlarımız’ diyebiliyorlar. Kendi yaptıklarının aynısını başkası yapınca düşman gösterilebilinmektedir. Bundan daha hasta ve sapkın bir dini yorum, kimlik ve kişilik olabilir mi?

Türk iktidar İslam’ı, milliyetçi ulus devletle birlikte lümpenleşmiştir. AKP bu lümpenliğin zirvesi, Erdoğan da lideridir. İktidar bağlamında bile herhangi bir ilkesi yoktur. Kadın cinayetleri bu lümpenliğin ve ilkesizliğin en trajik sonuçlarından biridir. Başarısını bilim ve sanatla değil işgal ve öldürmeyle ölçecek kadar insanlıktan uzaktır. Bu ve benzer bir kişilik yaratan Türk iktidar İslam’ı, DAİŞ’i kullanarak ne kadar tehlikeli ve katliamcı olduğunu da göstermiştir. Erdoğan AKP iktidarıyla birlikte Kürtler dışındaki diğer halkların da bu gerçeği görmüş olması hayırlı olmuştur. Türk sol ve sosyalistleri, halktan ve haktan yana alimlerin bu gerçekliği çok daha derin görmesi, bu İslam’ın inşa ettiği Türklüğün kendileri ve insanlık için yarattığı tehlike ve sorunları halka kavratması yeni bir Türk kültürleşmesine yol açacaktır.

özgür politika

EN SON EKLENENLER