Türkiye ile ilişkisini de kabul eden Michael Flynn’in itirafları Trump için ne anlama geliyor?

BBC Türkçe’nin haberine göre Flynn, Aralık 2016’da Rusya’nın Washington Büyükelçisi Sergey Kislyak ile yaptığı görüşme konusunda FBI’ya yalan beyanda bulunduğunu kabul etti. Flynn’in ulusal güvenlik danışmanlığı görevine başlamadan önce Kislyak ile Rusya’ya yönelik yaptırımlar üzerine görüştüğü öne sürülmüştü.

Flynn, anlaşma kapsamında verdiği ifadede, Türkiye ile ilişkileri konusunda da bugüne kadar reddedilen iddiaların doğru olduğunu kabul etti.

Flynn’in adını taşıyan danışmanlık şirketi, Ağustos 2016’da seçim kampanlarının sürdüğü bir dönemde Türk bir iş adamına ait şirketle üç aylık bir anlaşma imzalamıştı. Ancak taraflar, bunun iki şirket arasında yapıldığını ve Türkiye hükümetinin bu anlaşmanın tarafı olmadığını savunuyordu.
Ancak Flynn, savcılıkta yaptığı itiraflar çerçevesinde, seçim kampanyası döneminde Türk hükümetinin talimat ve yönlendirmeleri ile danışmanlık hizmeti verdiğini de ilk kez kabul etti.

Trump ise tüm bu gelişmelerin üzerine Twitter hesabından FBI’ya sert tepki gösterdi. Trump, FBI’ın itibarının “lime lime edildiğini” belirterek, eski FBI Başkanı James Comey’in, Flynn hakkında soruşturma açmasını engellediği iddialarını da bir kez daha yalanladı.

Flynn’e altı ay ceza indirimi önerildi. Uzmanlara göre, Flynn’in itirafçı olması, Trump yönetiminde bir veya daha fazla üst düzey yetkili hakkında suç isnat edecek bilgilere sahip olduğuna işaret ediyor ve Trump’ın ekibinin Rusya ile ilişkileriyle ilgili yürütülen soruşturmada önemli bir gelişme olarak görülüyor.

Flynn’in yaptığı anlaşma Trump için ne anlama geliyor?

1) Soruşturma artık Trump’ın yakın çevresine uzandı

Bu anlaşma, çok ama çok önemli. Flynn, başkanlık seçim yarışı boyunca Trump’ın yakın danışmanlarından ve sırdaşlarından biri oldu, ayrıca Trump kampanyasını televizyonlarda temsil eden isimlerden biriydi.

Ayrıca, Temmuz 2016’da Cumhuriyetçi Parti’nin Ulusal Kongresi’nde konuşma yapacak kadar ön plana çıktı. Seçimlerin ardından geçiş döneminde de kritik rol oynadı.
Flynn’in Trump’ın yemin etmesinin hemen ardından atandığı Ulusal Güvenlik Danışmanlığı, Beyaz Saray’daki en kıdemli pozisyonlardan birisini oluşturuyor.

Ulusal güvenlik danışmanının en önemli sorumluluğu ABD ordusu ve istihbarat camiası ile başkan arasında köprü görevi görmek. Bu görevde daha önce Henry Kissinger, Zbigniew Brzezinski, Colin Powell ve Condoleezza Rice gibi isimler bulunmuştu.

Trump, istifa etmesinden birkaç gün sonra Flynn’i “muhteşem bir adam” sözleriyle övmüş ve “basın tarafından çok ama çok büyük bir haksızlığa maruz kaldığını” söylemişti.

Bugün gelinen noktada ise Flynn hapse girebilir ve hepsinden önemlisi içinde uzun zaman geçirdiği Trump’ın yakın çevresiyle ilgili çok önemli bilgiler paylaşıyor olabilir.

2) Flynn bildiklerini anlatmaya başladı

Özel savcılığın sunduğu “Suçlamaları Kabul Beyanında,” Flynn’in Aralık 2016’da Rus büyükelçi Kislyak ile yaptığı görüşmenin hem öncesinde hem de sonrasında Trump’ın geçiş dönemi ekibiyle temas kurduğunu söylediği belirtiliyor.

Belgede, “Geçiş dönemi ekibinin üyeleri, Obama yönetiminin Rus hükümetine yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya koymasının ardından Rusya ile tansiyonun daha da yükselmesinin önüne geçmek istemiştir” deniliyor.

Bu görüşmeler, Trump’ın başkanlığa seçilmesinden yalnızca bir ay sonra yapıldı. Bu temaslar sırasında, Flynn’in ulusal güvenlik danışmanlığı gibi çok önemli bir pozisyona atanacağı halihazırda resmen açıklanmıştı.

Şimdi gündeme gelen esas soru başkanın geçiş dönemi ekibinde yer alan ve Rusya ile tansiyonun yükselmesini istemeyen bu üst düzey isimlerin kim olduğu.

ABD’li bazı basın kuruluşları bu kişilerin Trump’ın damadı Jared Kushner ve eski Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı KT McFarland olduğunu iddia ediyor. Bu isimler arasında Trump’ın kendisinin de olduğunu söyleyenler de var.

3) Flynn’in sözleri Beyaz Saray’ın tutumuyla çelişiyor

Flynn’in Kislyak ile görüşmesi hakkında geçiş dönemi ekibiyle temas kurduğunu söylemesi, Şubat ayında Flynn’in talimatlarına aykırı hareket ettiğini söyleyen Trump’ın sözleriyle ciddi şekilde çelişiyor.
Aslında, o dönemde Beyaz Saray, Flynn’in Rusya ile temasları hakkında Başkan Yardımcısı Mike Pence’e yalan söylediği gerekçesiyle görevden alındığını açıklamıştı.

Flynn’in yaptığı görüşmelere dair ilk ayrıntılar, ABD devletinin Kislyak’a yönelik teknik takip çalışmaları sonucu elde edilen bilgilerin basına sızdırılmasıyla ortaya çıkmıştı.

Eğer Flynn’in elinde o dönem Pence başkanlığındaki geçiş dönemi ekibini bilgilendirdiğine dair bir kanıt varsa, o zaman Beyaz Saray’ın yaptığı açıklamalar üzerinde ciddi şüpheler doğması da muhtemel.

Başkan Trump’ın yakın çevresinde olan ve FBI ya da Mueller’in yürüttüğü soruşturmada bu temaslardan haberdar olmadığını söyleyen kişilere de yeni suçlamalar yöneltilebilir.

Beyaz Saray’ın şu ana kadarki açıklamaları Flynn’in “yalancı” olduğu tezine dayanıyor.

4) Mueller, adaletin tecellisinin engellenmesi suçlamasını içeren bir dava hazırlıyor olabilir
Flynn’in Rus büyükelçiyle kurduğu temas şüpheli bir durum yaratsa da, yasa dışı olduğunu söylemek güç.

Burada yasa dışı olan ise adaletin tecellisini engellemeye çalışmak. Eski FBI Başkanı Comey, Flynn’in kovulmasından bir gün sonra 14 Şubat’ta yaptığı açıklamada, Oval Ofis’te yaptıkları özel bir görüşmede, Trump’ın kendisinden soruşturmayı durdurmasını istediğini söylemişti.
Başkan Trump da daha sonra kendisine yönelik bu konuda açılmış bir soruşturma olduğunu ifade etmişti.

5) Bunlar buzdağının görünen ucu mu?

Flynn hakkında bir süredir ortalıkta dolaşan çok sayıda söylenti ve iddia var. Özel savcılığın, Flynn’in Obama yönetimi zamanda Savunma İstihbarat Teşkilatı başkanlığı dönemindeki bazı eylemlerini de soruşturduğu bildirilmişti.

Soruşturma kapsamında ele alınan konular arasında 2015 yılında Rusya devletinin desteklediği RT kanalının davetiyle yaptığı Rusya seyahati ve Türk hükümeti için yaptığı çalışmalar da yer alıyor.
Ancak, şu aşamada kendisine yöneltilen suçlama yalnızca Aralık 2016’da Kislyak ile yaptığı telefon görüşmesini kapsıyor. Flynn hakkında beş yıla kadar hapis cezası isteniyor. Burada Mueller’in sorumluluğu tamamen Flynn’e yıkmadığı ve yapabilecekken daha yüksek bir ceza istemediği görülüyor.

Zira, Mueller’in esasında yürüttüğü soruşturma Trump kampanyasının Rus devleti ile bağlantıları hakkında. Flynn de Trump’ın hem en önemli danışmanlarından hem de en önemli destekçilerinden biriydi.

Flynn’e yöneltilen suçlamaların nispeten hafif kalması, esas soruşturmayla doğrudan bağlantılı kritik bilgiler verdiği anlamına mı geliyor?

6) Yürütülen bağımsız soruşturmanın kapsamı genişletiliyor

Flynn’in vardığı anlaşma, özel savcının çözmeye çalıştığı çok büyük bir yap-bozun yalnızca bir parçasınmı oluşturuyor.

Mueller, Ekim ayında Trump’ın eski kampanya müdürü Paul Manafort ve Beyaz Saray bağlantılı danışman Rick Gates hakkında, Trump’ın seçim kampanyasına dahil olmalarından önce kara para aklama suçlamalarıyla iddianame hazırladı.

Ayrıca, Rusya ile temasları hakkında yalan beyanda bulunan eski dış politika danışmanı George Papadopoulos ile de anlaşma yaptı.

Tüm bu eylemler şu aşamada birbirinden bağımsız ve doğrudan bağlantılı değilmiş gibi görünüyor. En azından şimdilik durum bu.

Bir aşamada, Mueller’in Trump’ın kampanya ekibiyle ilgili daha geniş bir dava oluşturup oluşturmadığını görmemiz muhtemel.

Aynı başkanın dediği gibi, bizi izlemeye devam edin.

EN SON EKLENENLER